Fransızca içindeki vague ne anlama geliyor?
Fransızca'deki vague kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte vague'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki vague kelimesi belirsiz, müphem, dalga, dalga, hava dalgası, heyecan seli, bulanık, hayal meyal, anlaşılmaz, belirsiz, bulanık, şüpheli, (hafıza) zayıf, belirsiz, belirsiz, dalga, büyük dalga, dalga, gizli, içten içe, belirsiz, bulanık, uzak, anlaşılmaz, belirsiz, belli belirsiz, olaylar zinciri, (hafıza, vb.) bulanık, kararsız, kesin olmayan, büyük artış, zayıf, karmaşık, belirsiz, belli belirsiz, müphem, belirsiz, muğlak, (hafıza) bulanık, belirsiz, (saç) dalga, tartışmalı, dalmak, dalıp gitmek, bulanık, aşırı şekilde/çılgınca yapılan şey, ekonomik refah, ufak bir fikir, (hava) sıcak dalgası, soğuk dalgası, soğuk hava dalgası, suç dalgası, dalgın, meyil, temayül, işaret, iz, büyük dalga, soğuk hava dalgası anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
vague kelimesinin anlamı
belirsiz, müphemadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Karen apercevait une forme vague dans la brume mais n'était pas sûre de ce que c'était. |
dalga(okyanus, deniz, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les vagues de l'océan faisait bouger le bateau. Okyanus dalgaları tekneyi sallıyordu. |
dalganom féminin (figuré : série) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y eut une vague de protestations après l'annonce du nouveau programme. Yeni politikanın açıklanmasının hemen ardından bir protesto dalgası başladı. |
hava dalgasınom féminin (figuré : climat) (soğuk, sıcak) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Une vague de froid s'est abattue sur la région cette nuit. |
heyecan selinom féminin (figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y eut une vague d'enthousiasme suite à la victoire de l'équipe. |
bulanık, hayal meyaladjectif (hafıza) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) J'ai un vague souvenir d'avoir rencontré cet homme quelque part, mais je ne peux pas me rappeler où c'était. |
anlaşılmazadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Simon devait remplacer e professeur de maths, malgré sa vague connaissance du sujet. |
belirsizadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Des rumeurs vagues (or: incertaines) couraient dans le bureau prétendant que le patron avait une liaison avec une des employées, mais personne n'en était certain. |
bulanıkadjectif (görüş) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le politicien a offert une réponse vague, puis a essayé de changer de sujet. |
şüpheliadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Nous n'avons qu'une vague idée du projet. |
(hafıza) zayıfadjectif (souvenir) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Karen n'avait qu'un vague souvenir de ce à quoi ressemblait la maison où elle avait grandi. |
belirsiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le livre est plein d'idées vagues ; il n'est pas prêt à être publié. |
belirsizadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tony avait le vague sentiment que Jerry voulait lui piquer sa place au travail. |
dalga(figuré : de son) (ses) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Lorsque le maire est monté sur scène, une vague de murmures s'est fait entendre dans la salle. |
büyük dalganom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les vagues fracassaient le rivage. |
dalganom féminin (figuré) (duygu, his) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Anna sentait une vague de culpabilité chaque fois qu'elle pensait à ce qu'elle avait fait. |
gizli, içten içeadjectif (sentiment, impression) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Perry ne pouvait pas s'empêcher de penser que son fils mentait. |
belirsizadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
bulanıkadjectif (souvenir) (hafıza, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) J'ai le vague souvenir d'un Français qui nous avait draguées dans un café pendant notre voyage scolaire, c'était quoi déjà son nom ? |
uzakadjectif (ihtimal) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il reste un vague (or: mince) espoir que tu obtiennes le poste mais aux vues de l'entretien, cela m'étonnerait. |
anlaşılmazadjectif (idée) (fikir, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ce problème ne peut pas être réglé avec ce genre de raisonnement vague (or: confus). |
belirsiz, belli belirsizadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) J’apercevais la vague silhouette de quelque chose, mais j'ignorais ce que c'était. |
olaylar zincirinom féminin (figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La police rappelle aux gens de verrouiller leurs portes et leurs fenêtres à la suite d'une vague (or: série) de cambriolages dans le quartier. |
(hafıza, vb.) bulanık
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tom tenta de se remémorer ce qu'il avait fait à la soirée la veille, mais ses souvenirs étaient confus. |
kararsız, kesin olmayan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
büyük artış(figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nous avons reçu une montagne de commandes pour notre nouveau produit. |
zayıf(argument) (iddia, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'accusation de Bill affirmant que Steven avait volé l'or était peu convaincante car il n'y avait pas de preuve. |
karmaşıkadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ce qu'il disait était confus et personne ne comprit rien. |
belirsiz, belli belirsiz, müphemadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La silhouette indistincte d'un homme apparut à la porte. |
belirsiz, muğlak(idée) (konu, fikir, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Cette stratégie est un quelque peu nébuleuse : je n'y crois pas trop. |
(hafıza) bulanıkadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le policier a dit que son souvenir de l'événement était flou (or: vague). |
belirsizadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'enseignant a fourni une explication floue (or: vague) que ses élèves n'ont pas vraiment compris. |
(saç) dalganom féminin (cheveux) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle est venue avec les cheveux coiffés en vagues. |
tartışmalı(argument) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'enseignante a dit à Oliver que les arguments dans son essai étaient faibles et que s'il voulait une bonne note, il devait faire mieux. |
dalmak, dalıp gitmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Dan essayait de se concentrer sur son travail, mais son esprit vagabondait. |
bulanık(image) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
aşırı şekilde/çılgınca yapılan şey
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le groupe d'amis avaient quelques jours de congé, alors ils sont allés faire la fête sur la côte. |
ekonomik refah(Économie, anglicisme) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le krach de Wall Street a mis un terme au boom des années 20. |
ufak bir fikirnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
(hava) sıcak dalgası
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
soğuk dalgası, soğuk hava dalgasınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La météo prévoit une vague de froid. |
suç dalgasınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dalgın(regard) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Comme mamie parlait de son enfance, elle avait un air lointain (or: perdu) dans les yeux. |
meyil, temayülnom féminin (figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La vague de l'opinion publique se transformait au fur et à mesure que de nouveaux détails émergeaient. |
işaret, iznom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ils nous ont à peine donné une vague idée de ce qu'il allait se passer. |
büyük dalganom féminin (sörfçüleri alaşağı eden) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
soğuk hava dalgasınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Wendy a dû redémarrer le chauffage à cause d'une soudaine vague de froid. |
Fransızca öğrenelim
Artık vague'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
vague ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.