Fransızca içindeki vide ne anlama geliyor?
Fransızca'deki vide kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte vide'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki vide kelimesi boş, boş, yazısız, boş, anlamsız, manasız, boş, değersiz, boş, bomboş, boş, yorgun, (balık) iç organları temizlenmiş, hava boşluğu, boşluk, vakum, (duygusal) boşluk, boşluk, dolu olmayan, boş, boşluk, beyhudelik, (sözcük) anlamsızlık, manasızlık, boş, boş, boş, boş, boşluk, boş, ölü, yokluk, boş, açıklık, boşluk, oturulmayan, zaman aralığı, içi boş, delikli, donuk, çok yorgun, yorgun, bitik, bitkin, çok yorgun, canı çıkmış, boşaltmak, boşaltmak, boşaltmak, boşaltmak, boşaltmak, kaşıkla çıkarmak, boşaltmak, boşaltmak, tahliye etmek, boşaltmak, tüketmek, boşaltmak, boşaltmak, boşaltmak, içip bitirmek, içini boşaltmak, -den temizlemek, yormak, tükenme, tüketme, bitirme, boşaltmak, çıkarmak, bağırsaklarını çıkarmak, boşaltmak, önemsiz, boş, yoksun, boşluk, yoksun, boş kap, (yasal, vb.) boşluk, garaj satışı, garajda satış, boş bakış, ifadesizce, ifadesiz bir şekilde, içi boş kabuk, içi boş kabuk/birşeyin işe yaramaz dış kısmı, bitkin kimse, bitik kimse, yoksun, yokluk, kayıp, perdesiz, mahrum, yoksun, boş, abes, anlamsız, manasız, boşluğa bakmak, dalıp gitmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
vide kelimesinin anlamı
boşadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) J'ai bu tout mon café et maintenant, ma tasse est vide. |
boş, yazısızadjectif (dans questionnaire : espace) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Veuillez remplir les champs vides du formulaire d'inscription. |
boş, anlamsız, manasızadjectif (regard) (ifade, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les étudiants écoutaient la conférence le visage vide de toute expression. |
boşadjectif (sans personne) (araç, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le conducteur reconduisit le bus vide au dépôt. |
değersizadjectif (Mathématiques) (matematik) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Un ensemble vide est un ensemble qui ne contient aucun élément. |
boş, bomboşadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) J'ai regardé par la fenêtre, espérant voir Leah, mais la pièce était vide. |
boşadjectif (bakış, ifade, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Plusieurs élèves avaient le regard vide de toute expression alors qu'ils tentaient de résoudre les problèmes de maths. |
yorgun
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
(balık) iç organları temizlenmiş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Enlevez la queue et les nageoires du poisson vidé. |
hava boşluğu, boşluk, vakumnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La nature a horreur du vide. |
(duygusal) boşluknom masculin (émotionnel) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il eut un sentiment de vide après avoir quitté la maison. |
boşluknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dolu olmayan, boşadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Nina a jeté un coup d'œil dans le bureau vide, se demandant où était passé son patron. |
boşluk, beyhudeliknom masculin (manque de contenu) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le vide de la plupart des programmes télé est une bonne raison pour ne pas les regarder. |
(sözcük) anlamsızlık, manasızlıknom masculin (des mots,...) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le vide de tout ce qu'il a dit ne m'a pas frappé que plus tard. |
boş(regard) (bakış, ifade, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'enseignant voyait à l'expression vide de l'élève qu'elle n'était pas concentrée. |
boşadjectif (figuré) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Après avoir gagné au loto, Jim trouvait sa vie étrangement vide. |
boşadjectif (contenant) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le tonnelet est vide ; on va devoir trouver un autre endroit où ils ont encore de la bière. |
boşadjectif (figuré) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tim avait le regard vide. |
boşluknom masculin (figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La mort de sa femme a laissé un vide dans la vie de George. |
boşadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
ölüadjectif (batterie) (akü, pil, mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La batterie est vide, la voiture ne démarrera pas. |
yokluknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Crois-tu que l'univers soit né à partir de rien ? |
boş(koltuk, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
açıklık, boşluk
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) On voyait à travers le trou qu'il y avait dans la haie. |
oturulmayan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
zaman aralığı(temps) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y avait un intervalle de quatre-vingt-dix minutes entre le moment où nous avons quitté le bar et celui où nous sommes arrivés à la maison. Bardan ayrılışımız ve eve varışımız arasında 90 dakikalık bir zaman aralığı vardı. |
içi boş, delikli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les fourmis avaient fondé une colonie dans la bûche creuse. |
donuk(regard) (bakış, ifade) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çok yorgun(physiquement) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Je suis vraiment épuisé : j'ai besoin de vacances, ou du moins de quelques jours de congé. |
yorgun, bitik, bitkinadjectif (familier, figuré : fatigué) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Je suis mort (or: crevé) ! Marcher toute la journée, c'est épuisant. |
çok yorgun, canı çıkmış(familier) (gündelik dil) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sarah était complètement crevée après ses examens de fin d'année. |
boşaltmakverbe transitif (enlever le contenu) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Sois gentil de vider ce carton, j'en ai besoin pour mes livres. Lütfen o kutuyu boşaltın, kitaplarım için kullanmam gerekiyor. |
boşaltmakverbe transitif (Physiologie) (bağırsakları, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les laxatifs l'aidèrent à vider ses intestins. |
boşaltmakverbe transitif (yükü, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les déménageurs ont vidé (or: ont déchargé) le camion. |
boşaltmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ils évacuèrent l'immeuble. |
boşaltmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Jessica a vidé le contenu de son sac à main sur la table de la cuisine. |
kaşıkla çıkarmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle a vidé la glace du bac à l'aide d'une grosse cuillère. |
boşaltmakverbe transitif (kutu, cep, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nous avons vidé toute la bouteille de vin rouge. |
boşaltmak, tahliye etmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le fermier a vidé la mare. |
boşaltmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Anita a vidé tous les placards en préparation du déménagement. |
tüketmek(mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Nancy a vidé son compte en banque. |
boşaltmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
boşaltmakverbe transitif (çöpü, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Janet a vidé sa poubelle et est rentrée. |
boşaltmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) William a vidé sa corbeille à papier. |
içip bitirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Jeremy vida son verre. |
içini boşaltmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La ville avait fait passer à la trappe le service qui applique les normes de construction, ce qui donna lieu à un incendie. |
-den temizlemekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les oiseaux ont vidé l'arbre de ses fruits. |
yormak(une personne) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ses plaintes incessantes m'épuisent (or: m'usent). |
tükenme, tüketme, bitirme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce projet coûte trop cher : cela vide nos ressources. |
boşaltmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Si tu ne ranges (or: vides) pas le garage rapidement, je ne pourrai plus garer ma voiture. |
çıkarmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Nous devons débarrasser tout le bazar du grenier. |
bağırsaklarını çıkarmakverbe transitif (un poisson) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Kelly vida le poisson qu'elle venait d'attraper. |
boşaltmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La portière de la voiture s'est ouverte brusquement et a renversé Arthur sur la chaussée. |
önemsiz, boş(sans intérêt) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Pour lui, les talk-shows sont des distractions futiles. |
yoksun
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Elle était dénuée de tout sens de l'humour. |
boşluk
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yoksun(sans) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Son visage était vide de toute expression. |
boş kapnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les bouteilles pleines sont à gauche et les bouteilles vides à droite. |
(yasal, vb.) boşluk(figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
garaj satışınom masculin invariable (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ils ont vendu beaucoup de leurs vieilles affaires dans un vide-greniers. |
garajda satışnom masculin invariable (kullanılmış mal satışı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
boş bakış
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L’enseignante a posé une question à l’adolescent, mais elle n’a eu que de la bêtise en retour. |
ifadesizce, ifadesiz bir şekildelocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) La vieille femme ne parle plus. Elle regarde simplement devant elle avec le regard vide. |
içi boş kabuknom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Durant l'été, les cigales muent et laissent leur coquille vide derrière elles. |
içi boş kabuk/birşeyin işe yaramaz dış kısmınom féminin (figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La maladie l'avait transformé en une coquille vide. |
bitkin kimse, bitik kimsenom féminin (figuré, familier : personne) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cette expérience a fait de lui une larve, à peine capable de fonctionner. |
yoksun(figuré) (bir şeyden) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ceux qui critiquent son mode de vie sont vides de toute forme d'empathie. |
yokluk, kayıpnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Rita a ressenti comme un vide quand ses enfants ont quitté la maison. |
perdesizadjectif invariable (Musique) (gitar teli, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Joue cet accord de sol majeur avec les cordes à vide. |
mahrum, yoksun
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Cet homme d'affaires est dénué de tout scrupule. |
boş, abes
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tout le travail de Tom était finalement dénué de sens. |
anlamsız, manasızlocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) J'ai essayé de comprendre les paroles, mais elles n'étaient que des syllabes dénuées (or: vides) de sens. |
boşluğa bakmak, dalıp gitmeklocution verbale (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'enseignante a regardé autour d'elle dans la classe et s'est rendu compte que la moitié des élèves regardaient dans le vide. |
Fransızca öğrenelim
Artık vide'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
vide ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.