İngilizce içindeki children ne anlama geliyor?
İngilizce'deki children kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte children'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki children kelimesi çocuk, çocuk, evlat, çocuk, bebek, toy kimse, ürün, çocukken, çocuk doğurmak, doğum yapmak, çocuk istismarı, çocuk suistimali, çocuk cinsel istismarı, çocuk işçiliği, harika çocuk, dahi çocuk, çocuk yetiştirme, çocuk nafakası, çocuk bakımı, evlatlık çocuk, üstün yetenekli çocuk, çocukları cinsel emeller için kandırma, çok kolay, çocuk oyuncağı, gayri meşru çocuk, çok genç kimse, ortanca evlat, ortanca çocuk, örnek çocuk, tek çocuk, ailenin tek çocuğu, şımarık/arsız çocuk, üvey çocuk, üvey evlat anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
children kelimesinin anlamı
çocuknoun (boy, girl) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A child needs love. |
çocuk, evlatnoun (son, daughter) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) We have just had our first child. İlk çocuğumuz doğdu. |
çocuknoun as adjective (of children) Child psychologists study the mind and behaviour of children. |
bebeknoun (baby) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The child was born only a few months ago. |
toy kimsenoun (figurative (person: immature) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) He is such a child. He should treat others better. |
ürünnoun (figurative, literary (result) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) William Hazlitt once wrote, "Prejudice is the child of ignorance". |
çocukkenadverb (during childhood) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) As a child, Henry was scared of dogs but he later went on to become a vet. |
çocuk doğurmak, doğum yapmakverbal expression (give birth to a baby) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Helen bore a child at the age of 43. |
çocuk istismarınoun (violence towards a child) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Social workers and teachers have to look out for evidence of child abuse. |
çocuk suistimalinoun (neglect of a child) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Failing to provide for a child's basic needs is a form of child abuse. |
çocuk cinsel istismarınoun (sexual molestation of a child) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A 36-year-old man has been charged with child abuse and making indecent images of children. |
çocuk işçiliğinoun (children: forced working) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Child labor is still prevalent in some Third World countries. |
harika çocuk, dahi çocuknoun (gifted young person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mozart was a child prodigy who started composing music before the age of five. |
çocuk yetiştirmenoun (parenting, raising of offspring) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Child rearing doesn't end when the children become adults, it just changes form. |
çocuk nafakasınoun (money paid by absent parent) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) My ex-husband has to pay child support every month. |
çocuk bakımınoun (professional care of children) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Working parents need good childcare for their kids. |
evlatlık çocuknoun (child placed with a family) (koruyucu aile tarafından bakılan) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) She became a foster child when both of her parents went to jail. |
üstün yetenekli çocuknoun (young person: talented, clever) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mozart was a gifted child, composing from the age of five. |
çocukları cinsel emeller için kandırmanoun (preying sexually on a child) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The paedophile was arrested for child grooming. |
çok kolay, çocuk oyuncağıexpression (it's extremely easy) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) It's so easy to do -- it's child's play, really. |
gayri meşru çocuknoun (slang (illegitimate offspring) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) That girl is a love child; she has never met her father. |
çok genç kimsenoun (very young person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A mere child can't be expected to understand the stock market. |
ortanca evlat, ortanca çocuknoun ([sb] with older and younger siblings) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
örnek çocuknoun (child: well behaved) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I was a model child. I got good grades and never gave my parents any trouble. |
tek çocuk, ailenin tek çocuğunoun ([sb] without siblings) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) My mother's an only child, but my father has five siblings. |
şımarık/arsız çocuknoun (child: unpleasant, greedy) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) If you always give in to him, he'll become a spoiled child. |
üvey çocuk, üvey evlatnoun (child of your spouse) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Marcia never had children of her own, but she has a stepchild with her husband. |
İngilizce öğrenelim
Artık children'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
children ile ilgili kelimeler
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.