İngilizce içindeki dark ne anlama geliyor?
İngilizce'deki dark kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte dark'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki dark kelimesi karanlık, koyu, karanlık, karanlık, karanlık, ışıksız, karanlık, tehditkar, tok, derin, kötü, şer, esrarlı, gizemli, esmer, koyu, kederli, üzüntülü, karanlık, loşluk, kötülük, cahillik, cehalet, bilgisizlik, koyu mavi renk, koyu mavi, siyah çikolata, koyu renk saç, sır küpü, az bilinen aday, sürpriz at, koyu ten, koyu tenli, bronz tenli, koyu renk saçlı, karanlıkta, bilmeyen, zifiri karanlık, kapkaranlık, kaba tahmin anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
dark kelimesinin anlamı
karanlıkadjective (without light) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The house was dark when I woke up. Make sure you're home before it gets dark. |
koyuadjective (colour tone) (renk tonu) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Richard is wearing a dark green shirt. Rıza koyu yeşil bir gömlek giymiş. |
karanlıknoun (end of daylight) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) My parents want me home before dark. |
karanlıknoun (lack of light) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) He couldn't see the phone in the dark. |
karanlıknoun (without electricity) (elektriksiz) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The town was left in the dark after the storm. |
ışıksız, karanlıkadjective (opaque) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) We opened the dark lantern to let out a ray of light. |
tehditkaradjective (threatening) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The sky was full of dark clouds. |
tok, derinadjective (tone: deep) (ses tonu) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The viola has a darker tone than the violin. |
kötü, şeradjective (evil) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Many people consider him good, but he has a dark side, too. |
esrarlı, gizemliadjective (mysterious) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) A dark stranger came to town. |
esmer, koyuadjective (complexion) (cilt) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Many people find dark skin attractive. |
kederli, üzüntülüadjective (figurative (gloomy) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) With a recession predicted to hit soon, these are dark days for the economy. |
karanlık, loşluknoun (no light) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Darkness swiftly followed the setting of the sun. |
kötülüknoun (figurative (evil) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The preacher warned his congregation against the powers of darkness. |
cahillik, cehalet, bilgisizliknoun (figurative (ignorance) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Education provides us with a light in the darkness. |
koyu mavi renknoun (navy, deep blue) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) People wearing dark blue are hard to see at night. |
koyu maviadjective (navy, deep blue) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) People wearing dark blue clothing are hard to see at night. |
siyah çikolatanoun (plain or non-milk chocolate) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dark chocolate has become very popular of late. |
koyu renk saçnoun (brunette or brown hair) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) She has naturally dark hair but she dyes it blond. |
sır küpünoun (figurative (secretive person) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) You're such a dark horse! - you never told me you'd got married. |
az bilinen adaynoun (figurative (little known political candidate) (siyaset) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) At first Obama was something of a dark horse, but he went on to win the election! |
sürpriz atnoun (little-known racehorse) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nobody bet on the dark horse, who went on to place first. |
koyu tennoun (brown or olive complexion) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) African American mothers often have difficulty finding dolls with dark skin. |
koyu tenliadjective (person: non-white) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The dark-skinned locals made us all look like ghosts! |
bronz tenliadjective (tanned) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sheila was so dark skinned after all those years abroad that I hardly recognised her. |
koyu renk saçlıadjective (brunette) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Is Jane the dark-haired girl or the blonde? |
karanlıktaexpression (where there is no light) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) The lights in the cave went out, leaving the tourists in the dark. With heavy clouds covering the stars and moon, they walked along the path in the dark. |
bilmeyenexpression (figurative (uniformed, without knowledge of [sth]) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) There must be an answer to this problem, but I admit I'm in the dark. |
zifiri karanlıknoun (total darkness) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) He walks this road every night, in the pitch dark! |
kapkaranlıkadjective (totally dark) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) There was no moon and the night was pitch black. |
kaba tahminnoun (informal, figurative (wild guess) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) He took a shot in the dark and guessed the correct answer on the test. |
İngilizce öğrenelim
Artık dark'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
dark ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.