İngilizce içindeki horse ne anlama geliyor?
İngilizce'deki horse kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte horse'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki horse kelimesi at, erkek at, aygır, atlama beygiri, gudubet, süvari birliği, eroin, bıçkı sehpası, bıçkı tezgahı, at vermek, maskaralık etmek, boşa çabalamak, boşa kürek çekmek, sır küpü, az bilinen aday, sürpriz at, büyüklenmek, tımarcı, at tımarcısı, at yarışı, amansız yarış, binicilik, at sineği, at yarışı, kamçı, yarış atı, (oyuncak) sallanan at, denizatı anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
horse kelimesinin anlamı
atnoun (animal) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Many cowboys rode horses. Kovboyların çoğu at sürerdi. |
erkek at, aygırnoun (male horse) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The horse mated with the mare. |
atlama beygirinoun (gymnastics) (jimnastik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Her favourite competition in gymnastics was the horse. |
gudubetnoun (US, slang, figurative, dated ([sb] unattractive) (çirkin kimse, argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Why don't I like him? He's a horse! |
süvari birliğinoun (cavalry) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) While the foot soldiers were fighting, the horses came in to help. |
eroinnoun (heroin) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) They say it is hard to get off the horse once you are on it. Heroin addiction is strong. |
bıçkı sehpası, bıçkı tezgahınoun (carpentry: sawhorse) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) James used a horse to support the board which he was cutting. |
at vermektransitive verb (dated (provide with horses) (birisine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The groom made sure the master and the lady were properly horsed for the journey. |
maskaralık etmekphrasal verb, intransitive (informal (behave in a silly or frivolous way) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) While the parents made dinner, the kids horsed around at their feet. |
boşa çabalamak, boşa kürek çekmekverbal expression (figurative (pursue a hopeless cause) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I tried to convince him to come with us, but felt that I was beating a dead horse. |
sır küpünoun (figurative (secretive person) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) You're such a dark horse! - you never told me you'd got married. |
az bilinen adaynoun (figurative (little known political candidate) (siyaset) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) At first Obama was something of a dark horse, but he went on to win the election! |
sürpriz atnoun (little-known racehorse) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nobody bet on the dark horse, who went on to place first. |
büyüklenmekverbal expression (figurative, informal (act morally superior) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I know you think I'm wrong but there's no need to get on your high horse about it. |
tımarcı, at tımarcısınoun (person who tends horses' coats) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The groomer cleaned and brushed the horse. |
at yarışınoun (competition for horses) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Brenda is watching a horse race on TV. |
amansız yarışnoun (US, figurative (close competition) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
biniciliknoun (activity: riding on a horse) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I love horse riding but it makes my muscles ache afterwards. |
at sineğinoun (large flying insect) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tom was having a nice day until a horsefly bit his arm. |
at yarışınoun (race between horses) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Eddie enjoys watching horseracing, but he never places bets. |
kamçınoun (riding crop) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yarış atınoun (horse that competes in races) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) That racehorse has never lost. |
(oyuncak) sallanan atnoun (riding toy) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Charlie keeps falling off the rocking horse we bought him. |
denizatınoun (small horse-like fish) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Some seahorses are no bigger than your finger. |
İngilizce öğrenelim
Artık horse'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
horse ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.