İngilizce içindeki pickup ne anlama geliyor?

İngilizce'deki pickup kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte pickup'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki pickup kelimesi kamyonet, gelişme, ilerleme, amplifikatör, yolcu alma, hızlanma gücü, yük alma, toplama, bir gecelik ilişkiye girilen kimse, arabayla almak, almak, yerden almak, tavlamak, iyileşmek, açmak, edinmek, öğrenmek, yavaş yavaş öğrenmek, tespit etmek, kamyonet anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

pickup kelimesinin anlamı

kamyonet

noun (US (small open-backed truck)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The man gave us a ride in the back of his pickup.

gelişme, ilerleme

noun (informal (business: improvement)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Analysts have noted a pickup in last month's housing figures.

amplifikatör

noun (on musical instrument)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
This guitar has three pickups.

yolcu alma

noun (informal (bus: letting passengers on) (otobüs, vb.)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
You can't pass a schoolbus that's stopped for a pickup.

hızlanma gücü

noun (car: acceleration speed) (taşıt)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
This car's pickup is much faster than my last one.

yük alma

noun (freight collection) (kamyon)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
I've got a pickup at the factory first thing this morning.

toplama

noun (informal (act of collecting [sth]) (çöp, vb.)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Make sure to take the garbage out this morning because the pickup is at noon.

bir gecelik ilişkiye girilen kimse

noun (casual sexual acquaintance)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Samantha was at the bar with another of her pickups - I doubt she even knew his name!

arabayla almak

phrasal verb, transitive, separable (collect in vehicle) (birisini bir yerden)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
I'll pick up the kids from school today.

almak

phrasal verb, transitive, separable (fetch)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Could you pick up my prescription on your way past the chemist?

yerden almak

phrasal verb, transitive, separable (grasp, lift)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
I picked up the book which had fallen onto the floor.

tavlamak

phrasal verb, transitive, separable (figurative, slang (seduce) (argo)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Lisa picked some guy up in a bar last night.

iyileşmek

phrasal verb, intransitive (informal (improve)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
We hope that sales will pick up next month.

açmak

phrasal verb, intransitive (informal (answer phone call) (telefonu)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
I let the phone ring for ages but he didn't pick up.

edinmek

phrasal verb, transitive, separable (figurative, informal (acquire: a habit, mannerism) (huy, alışkanlık, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Maria was worried that her son was picking up some bad habits from the other boys at school.

öğrenmek

phrasal verb, transitive, separable (figurative, informal (learn: a language, skill) (lisan, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
My brother is so good at languages, he picked up French in a week.

yavaş yavaş öğrenmek

phrasal verb, transitive, separable (figurative, informal (learn over time, bit by bit)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Andy picked up his cookery skills while working in his father's restaurant.

tespit etmek

phrasal verb, transitive, separable (detect)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The security scanner picked up something strange.

kamyonet

noun (small open-back truck)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
My new pickup truck is painted bright yellow.

İngilizce öğrenelim

Artık pickup'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

pickup ile ilgili kelimeler

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.