Fransızca içindeki arrêté ne anlama geliyor?

Fransızca'deki arrêté kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte arrêté'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Fransızca içindeki arrêté kelimesi bırakmak, durdurmak, yakalamak, tevkif etmek, durdurmak, kapatmak, engellemek, bloke etmek, durdurmak, yavaşlatmak, bırakmak, yolunu kesmek, bırakmak, bitirmek, yapmayı kesmek, kesmek, son vermek, yakalamak, durdurmak, çıkarıp atmak, tutuklamak, kapatmak, kapamak, yakalamak, durmak, kesilmek, bırakmak, son vermek, bitirmek, topu tutmak, topu yakalamak, yakalamak, bitirmek, durdurmak/kesmek, durdurmak, kapatmak, son vermek, yayından kaldırmak, durdurmak, yakalamak, durdurmak, kesmek, bırakmak, engellemek, engel olmak, mani olmak, çıkarmak, hafiflemek, kararlaştırmak, son vermek, (birşeyi yapmak için, vb.) fazla büyümüş olmak, karar vermiş, dağişmez, (resmi) emir, talimat, buyruk, yasa, kanun, dur, kes şunu, kes artık, durmak, durdurmak, vazgeçmek, durmak, kalmak, bırakmak, bırakmak, durmak, durmak, durmak, sözü uzatmak, lafı uzatmak, durma, duruş, değişmeden kalmak, sona ermek, sonlanmak, durmak, yanaşmak, durmak, çağırmak, kenara çekmek, bitmek, durgunlaşmak, hareketsizleşmek, ara vermeden, durup dinlenmeden, tamamen durma, (alışkanlık, vb.) bırakmak, vazgeçmek, terketmek, işi bitirmek, bırakmak, düz gitmek, dümdüz gitmek, durmak, uğramak, homurdanmak, homurdanarak konuşmak, gecelemek, bırakmak, çok konuşmak, konuşup durmak, yayına son vermek, set çekmek, gelip gitmek, bırakmak, son vermek, son ilmeği atmak, konuşup durmak, artık üretmemek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

arrêté kelimesinin anlamı

bırakmak

verbe intransitif (sigara, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Je n'aime pas fumer et je veux arrêter.

durdurmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Veux-tu arrêter ça tout de suite !

yakalamak, tevkif etmek

verbe transitif (police)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La police arrêta (or: appréhenda) plusieurs suspects.
Polis katil zanlılarını yakaladı.

durdurmak

verbe transitif (araç, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il arrêta (or: stoppa) la voiture pour jeter un œil à la carte.

kapatmak

verbe transitif (un moteur, une machine)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Éteins la machine avant d'entamer des réparations.
Tamire başlamadan önce makineyi kapatın.

engellemek, bloke etmek

verbe transitif (un ballon,...)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le gardien de but a bloqué le tir.

durdurmak

verbe transitif (Médecine) (büyümesini, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Nous espérons que la chimiothérapie va enrayer la progression de la tumeur.

yavaşlatmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La digue fit barrage à l'inondation.

bırakmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Je n'arrive pas à me concentrer quand tu tapotes des doigts sur le bureau. Arrête.

yolunu kesmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

bırakmak

(l'école) (okulu, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il a arrêté l'école avant d'obtenir son diplôme.

bitirmek

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je crois que je vais arrêter pour ce soir : ce fut une longue journée !

yapmayı kesmek

verbe intransitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Gary sifflait faux jusqu'à ce que Dave lui dise d'arrêter.

kesmek

verbe intransitif (bir şeyi yapmayı)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il n'arrête pas de me taquiner au sujet de mon copain. J'aimerais qu'il arrête.

son vermek

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Les grévistes ont déclaré qu'ils n'arrêteraient pas leur campagne d'action.

yakalamak

(police)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

durdurmak

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La police nous a arrêtés pour excès de vitesse.

çıkarıp atmak

(une activité)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

tutuklamak

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

kapatmak, kapamak

(une machine, un moteur) (makine, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

yakalamak

verbe transitif (police)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La police a arrêté le suspect pour meurtre.
Polis katil zanlılarını yakaladı.

durmak, kesilmek

verbe intransitif

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Tu me rends fou avec tes questions, arrête !

bırakmak

verbe intransitif (uyuşturucu, sigara, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Avant, Sonia se droguait, mais elle a arrêté il y a des années.

son vermek, bitirmek

(familier)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Vous deux ! Arrêtez immédiatement de vous battre !

topu tutmak, topu yakalamak

verbe transitif (Base-ball, Cricket : une balle)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il arrêta la balle avec dextérité.

yakalamak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La police a arrêté le suspect ce matin.

bitirmek

(émission,...)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Nous arrêtons la pièce à la fin de la saison.

durdurmak/kesmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La desserte de notre ville par le train a été interrompu.

durdurmak, kapatmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Arrête (or: Éteins) le moteur. Nous en avons pour un moment.
Arabanın motorunu durdur. Burada bir süre duracağız.

son vermek

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ce livre est dur à trouver vu que sa maison d'édition en a interrompu la publication il y a des années.

yayından kaldırmak

verbe transitif (une émission)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La chaîne de télévision a arrêté l'émission du fait du faible audimat.

durdurmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La direction a stoppé le projet lorsque l'argent a commencé à manquer.

yakalamak

verbe transitif (un criminel,...)

La police a arrêté (or: capturé) le criminel sans aucun problème.

durdurmak, kesmek, bırakmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Cesse immédiatement de siffler !

engellemek, engel olmak, mani olmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

çıkarmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
On lui a dit d'éliminer les glucides riches en féculents de son alimentation.

hafiflemek

(arrêt complet)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
L'averse a finalement cessé après quatre heures de déluge ininterrompu.

kararlaştırmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
As-tu décidé d'une église pour le mariage ?

son vermek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il est temps de clore la polémique.

(birşeyi yapmak için, vb.) fazla büyümüş olmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Veronica a passé l'âge de jouer à la poupée Barbie à l'âge de treize ans.

karar vermiş

(idée)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Une réunion a eu lieu pour parler des projets, mais la plupart des gens sont venus avec des idées arrêtées.

dağişmez

(figuré : idées, convictions) (kişi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Il a des convictions bien arrêtées et ne changera pas d'avis.

(resmi) emir, talimat, buyruk

(gouvernement, autorité religieuse)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Le Juge a émis un décret interdisant au prévenu de quitter l'État.

yasa, kanun

(gouvernement)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

dur

interjection

(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.)
Arrête, il n'est pas si méchant que ça !

kes şunu, kes artık

(argo)

(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.)
Ça suffit ! Si tu n'arrêtes pas, je vais devoir te punir.

durmak, durdurmak

verbe pronominal

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le garde leur a ordonné de s'arrêter.
Hırsızları kaçmaktan alıkoymayı becerdik.

vazgeçmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

durmak, kalmak

verbe pronominal

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Au lieu de rouler jusqu'à l'eau, la balle de golf s'est arrêtée dans l'herbe.
Golf topu, suyun içine yuvarlanacağına çimin üzerinde durdu (or: kaldı).

bırakmak

(alışkanlık, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Ça va être dur, mais je vais essayer d'arrêter de manger du chocolat pour le Carême.

bırakmak

(bir şeyi yapmayı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
S'il te plaît, arrête de m'appeler.

durmak

verbe pronominal

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Attendez que le bus s'arrête avant de descendre.

durmak

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
La tempête cessa au petit matin.

durmak

verbe pronominal (taşıt)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le taxi s'arrêta le long du trottoir, et elle en descendit.

sözü uzatmak, lafı uzatmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

durma, duruş

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
L'arrêt du train était dû à une défaillance technique.

değişmeden kalmak

verbe pronominal

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le temps s'était arrêté ; la maison de mes grands-parents n'avait pas changé depuis mon enfance.

sona ermek, sonlanmak

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)

durmak

verbe pronominal

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
La voiture s'arrêta au passage à niveau.

yanaşmak

verbe pronominal (araç)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Deux voitures se sont arrêtées devant la maison.

durmak

verbe pronominal

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Emily n'arrête pas de se plaindre au sujet de son petit ami, elle n'arrête jamais !

çağırmak

(un taxi) (taksi, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le portier va vous héler un taxi.

kenara çekmek

verbe pronominal (en voiture) (taşıt)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
On devrait s'arrêter à ce restaurant à la prochaine sortie.

bitmek

verbe pronominal

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
La pièce s'arrête lundi.

durgunlaşmak, hareketsizleşmek

verbe pronominal (mecazlı)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Le projet s'est arrêté à partir du moment où plus personne ne s'y intéressait.

ara vermeden, durup dinlenmeden

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
J'ai travaillé de midi à neuf heures sans interruption (or: sans m'arrêter).

tamamen durma

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Ils ont entendu un grand boum dans le moteur et la voiture s'est mise à l'arrêt complet.

(alışkanlık, vb.) bırakmak, vazgeçmek, terketmek

locution verbale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Certains fumeurs utilisent l'hypnose pour essayer d'arrêter de fumer.

işi bitirmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Ça fait des heures que je bosse, c'est bon, je m'arrête là pour aujourd'hui.

bırakmak

locution verbale (bir şeyi yapmayı)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Arrêter de discuter ! Tu me donnes la migraine !

düz gitmek, dümdüz gitmek

(familier)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Après sa sortie de prison, Alan était déterminé à se ranger.

durmak, uğramak

(tren, vb.)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Ce train s'arrêtera à Bromley South et à London King's Cross.

homurdanmak, homurdanarak konuşmak

(familier, péjoratif)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je me suis éclipsé tandis qu'elle blablatait.

gecelemek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Nous avons fait escale pour la nuit à Miami en venant ici.

bırakmak

(bir şey yapmayı)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

çok konuşmak, konuşup durmak

(bir şey/birisi hakkında)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

yayına son vermek

(Radio, TV)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Notre station radio locale ne diffuse plus après minuit et ensuite, il n'y a plus d'émissions.

set çekmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

gelip gitmek

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)

bırakmak

locution verbale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La mère a dit à son enfant d'arrêter d'arracher les pages du livre.

son vermek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Vas-tu enfin arrêter de m'interrompre quand j'essaie d'étudier ?

son ilmeği atmak

locution verbale (Tricot) (örgü)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

konuşup durmak

(familier, péjoratif) (bir şey hakkında)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Clive radotait sur ses problèmes au boulot.

artık üretmemek

locution verbale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Je crois qu'ils ont arrêté la production de ce modèle il y a des années.

Fransızca öğrenelim

Artık arrêté'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.

arrêté ile ilgili kelimeler

Fransızca hakkında bilginiz var mı

Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.