Fransızca içindeki bouclé ne anlama geliyor?
Fransızca'deki bouclé kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte bouclé'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki bouclé kelimesi (saç) kıvırcık, bukleli, kemer tokası, kapalı devre, düğüm, döngü, kıvrım, bağlayıcı/tutturucu şey, kıvrık, kıvırcık saçlı, bukle, lüle, kopça, toka, bukle, tutam, dalga, kıvırmak, dalgalandırmak, bağlamak, helezon şeklinde kıvrılmak/dönerek hareket etmek, bağlamak, kordon altına almak, kesmek, baskıya hazırlamak, kordon altına almak, satış yapmak, bağlamak, hapse atmak, içeri tıkmak, hapse atmak, hapse tıkmak, son vermek, hapse mahkum etmek, bitirmek, son vermek, sona erdirmek, saç lülesi, bukle, devreyi tamamlamak, tekrar etmek, tekrarlamak, gecikim çevrimi, histerezis çevrimi, tekrar tekrar, defalarca, küpe, lüle, saç lülesi, eski haline dönmek, kes, tıraşı kes, kes sesini anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
bouclé kelimesinin anlamı
(saç) kıvırcık, bukleli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Aaron avait les cheveux châtain et bouclés. |
kemer tokasınom féminin (de ceinture,...) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les boucles de mes sandales sont abîmées. |
kapalı devrenom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ben a fait une boucle autour de l'édifice en marchant. |
düğümnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Pam a attaché la corde en boucle. |
döngünom féminin (Informatique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le programme fonctionnait en boucle jusqu'à ce que toutes les données soient traitées. |
kıvrımnom féminin (empreinte digitale) (parmak izi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les empreintes digitales de Fred contenaient très peu de boucles. |
bağlayıcı/tutturucu şeynom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Attache la boucle de ta ceinture. |
kıvrıkadjectif (cheveux) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Enfant, tes cheveux étaient bouclés, mais maintenant ils sont raides. |
kıvırcık saçlı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Shirley Temple était une enfant star aux cheveux bouclés des années 30. |
bukle, lüle(saç) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kopça, toka
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le fermoir de ce collier est minuscule. |
bukle(de cheveux) (saç) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tutam(saç) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dalganom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les cheveux de Bethan tombaient dans son dos en faisant des boucles. |
kıvırmak, dalgalandırmak(les cheveux) (saç) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tu peux me boucler les cheveux avant que je sorte danser ? |
bağlamakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La petite fille boucla ses chaussures en vitesse et se précipita vers la porte. |
helezon şeklinde kıvrılmak/dönerek hareket etmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le tuyau d'arrosage s'enroule le long de la cour. |
bağlamakverbe transitif (kemer) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Erin a bouclé la ceinture autour de sa taille. |
kordon altına almakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La police a bouclé la zone autour de l'accident pour que les enquêteurs puissent en déterminer la cause. |
kesmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La zone de l'accident a été bouclée par la police. |
baskıya hazırlamakverbe transitif (un journal, un magazine) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) C'est toujours une course contre la montre pour boucler la dernière édition du magazine. |
kordon altına almak(un secteur) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ils ont bouclé toute la zone et ont dit aux résidents de se tenir éloignés. |
satış yapmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le vendeur espère conclure la vente aujourd'hui. |
bağlamak(une ceinture) (emniyet kemeri) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Kate attacha sa ceinture et démarra la voiture. |
hapse atmak, içeri tıkmak(gayri resmi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hapse atmak, hapse tıkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ils l'ont enfermé dans une cellule qui lui laissait à peine de place pour bouger. |
son vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il est temps de clore la polémique. |
hapse mahkum etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le juge devrait emprisonner (or: enfermer) le meurtrier et jeter la clé. |
bitirmek, son vermek, sona erdirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Terminons les négociations à présent. Artık görüşmelere son verelim. |
saç lülesi, bukle
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Grace cala une boucle de cheveux derrière son oreille. |
devreyi tamamlamaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'électricien a formé une boucle avec les fils à travers l'appareil. |
tekrar etmek, tekrarlamaklocution verbale (musique) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Une phrase d'une chanson n'arrêtait pas de tourner en boucle dans ma tête sans que je sache d'où elle venait. |
gecikim çevrimi, histerezis çevrimi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'équation n'était finalement qu'un cycle d'hystérésis tel que démontré par sa représentation graphique. |
tekrar tekrar, defalarca
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ma sœur m'a rendu dingue à chanter la même chanson sans arrêt. |
küpenom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elizabeth cherchait sa boucle d'oreille tombée par terre. |
lüle, saç lülesinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
eski haline dönmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kes, tıraşı kes(figuré, familier) (argo) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Oh, boucle-là ! J'en ai ras-le-bol de t'entendre te plaindre sans arrêt. |
kes sesini(très familier) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) La ferme ! Je ne veux plus t'entendre ! |
Fransızca öğrenelim
Artık bouclé'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
bouclé ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.