Fransızca içindeki entrave ne anlama geliyor?
Fransızca'deki entrave kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte entrave'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki entrave kelimesi engel, mani, engel, mani, köstek, engel, mâni, mânia, (fiziksel) özür, engel, engel, mani, engel, tıkanma, tıkanıklık, engelleme, köstekleme, ayaklarını bağlamak, kısıtlamak, sınırlamak, engellemek, engel olmak, sınırlamak, kısıtlamak, aksatmak, yavaşlatmak, aksatmak, yavaşlatmak, aksatmak, engellemek, yavaşlatmak, kısıtlamak, kısıtlandırmak, engel olmak, engellemek, kısıtlamak, kısıtlamak, sorumluluğu olmayan anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
entrave kelimesinin anlamı
engel, maninom féminin (figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
engel, mani, köstek
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La mère de Stacy croyait que le copain de sa fille serait un obstacle à son succès. |
engel, mâni, mânia
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le nouveau mur fera obstacle aux cambrioleurs. |
(fiziksel) özür, engel
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La jambe cassée de James constituait un énorme obstacle, mais il a quand même réussi à intégrer l'équipe. |
engel, mani(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Votre attitude négative est un frein à notre réussite. |
engel(figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je pense que cette querelle que tu as eue avec ta femme n'est qu'un obstacle. |
tıkanma, tıkanıklık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) À cause d'un bouchon dans le tuyau, la pièce est maintenant inondée. |
engelleme, köstekleme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ayaklarını bağlamakverbe transitif (un animal) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
kısıtlamak, sınırlamakverbe transitif (figuré) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ryan n'était pas entravé par les contraintes des traditions ou des conventions. |
engellemek, engel olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La loi ne permet pas à l'argent d'entraver la justice. |
sınırlamak, kısıtlamakverbe transitif (figuré) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
aksatmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le mauvais temps a sérieusement gêné l'évolution du projet. |
yavaşlatmak, aksatmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le collègue mesquin d'Irene s'ingéniait à entraver l'avancée de son projet. |
yavaşlatmak, aksatmak(ilerleme, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'incompétence du directeur gênait (or: entravait) l'avancement du projet. |
engellemek(un projet,...) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les adversaires de l'équipe de foot ont annihilé leurs efforts en prenant possession de tous leurs ballons. |
yavaşlatmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les menottes gênaient (or: entravaient) le prisonnier en fuite et il fut rapidement rattrapé. |
kısıtlamak, kısıtlandırmak(faire obstacle) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La liberté des étudiants a été limitée à cause du bruit. |
engel olmak, engellemekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kısıtlamakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ike était entravé par les devoirs à son université, et a donc arrêté pour monter son entreprise. |
kısıtlamakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'auteur estime que les régulations de l'État entravent l'innovation. |
sorumluluğu olmayanadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
Fransızca öğrenelim
Artık entrave'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
entrave ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.