Fransızca içindeki entrée ne anlama geliyor?
Fransızca'deki entrée kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte entrée'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki entrée kelimesi girmek, girmek, içeri girmek, içeriye girmek, yazmak, girmek, içeriye dalmak, tuşlamak, içeriye, içeri, içeri girmek, yazar kasaya işlemek, girmek, içeri dalmak, dahil olmak, tuşlamak, gir tuşu, meze, bina girişi, giriş yeri, giriş izni, ordövr, meze, ara yemek, kabul, madde başı sözcük, girme, giriş ücreti, başlangıç tabağı, giriş, ağız, giriş, girme, kayıt, giriş, kayıt, giriş ücreti, giriş, madde, giriş, kayıt, evin önü, giriş, giriş kapısı, içeri alma, giriş, fuaye, kabul, giriş, giriş, girme, giriş vanası, antre, sunuş, arz, arz ediş, giriş yeri, giriş kapısı, girme, giriş, giriş, kayıt, lobi, bekleme salonu, girmek, kaydetmek, çıkmak, iletişim kurmak, irtibat kurmak, ayrıntılı olarak anlatmak/açıklamak, çok kızgın, öfkeli, hiddetli, iletişime geçmek, savaşa girmek, harbe girmek, yürürlüğe koymak, iletişim kurmak, temas kurmak, yürürlüğe girmek, çarpışmak, (yanardağ) patlamak, izinsiz/davetsiz girmek, gizlice girmek/içeri süzülmek, bağlantı kurmak, içeri girmek, haneye tecavüz etmek, aceleyle girmek, haneye tecavüz etmek, gelin gitmek, girmek, -e girmek, arabayla girmek, -e girmek, içeri davet etmek, rahatlatmak, içeri almak, girip çıkmak, iz bırakmak, çıkmak, görüşmek, iletişime geçmek, irtibata geçmek, aynı görüşte olmamak, karşıt fikirde olmak, çarpışmak, temas ettirmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
entrée kelimesinin anlamı
girmekverbe transitif (dans base de données) (veri, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Entrez le code en utilisant le clavier numérique. |
girmek, içeri girmek, içeriye girmekverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Vous pouvez entrer, mais s'il vous plaît, tapez à la porte pour vous annoncer ! |
yazmak(form, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il inscrit son nom sur la première ligne du formulaire. Formun ilk satırına ismini yazdı. |
girmekverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Entrez, c'est ouvert. |
içeriye dalmakverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mais ne vous gênez pas, entrez, faites comme chez vous ! |
tuşlamak(des nombres,...) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
içeriye, içeriverbe intransitif (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Il a ouvert la porte et ils sont tous entrés. |
içeri girmekverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il fait chaud dehors, tu veux rentrer (à l'intérieur) ? |
yazar kasaya işlemekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Bien qu'un prix de 9,95 $ soit affiché, le vendeur a saisi 19,95 $ par erreur. |
girmekverbe transitif (Informatique) (veri, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Elle a entré les données dans un tableur. |
içeri dalmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
dahil olmak(être inclus) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Leur demande tombe dans le champ de notre projet. |
tuşlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Entrez votre nom et adresse e-mail dans le formulaire d'inscription en ligne. |
gir tuşunom féminin (touche d'ordinateur) (bilgisayar) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Appuyez sur « Entrée » pour commencer à taper sur une nouvelle ligne. |
meze(premier plat d'un repas) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Voulez-vous commander une entrée avant le plat principal ? Yemekten önce meze alır mıydınız? |
bina girişi, giriş yerinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le bâtiment disposait d'une grande entrée commune à tous les appartements. |
giriş izninom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le propriétaire de l'imposante demeure laissait le public y accéder le week-end. |
ordövr, meze(yemek) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le serveur a servi les entrées aux clients. |
ara yemeknom féminin (Cuisine) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'entrée se composait d'une petite assiette de cœurs d'artichauts. |
kabul(giriş izni) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Kursa kabul, alınan notlara bağlıdır. |
madde başı sözcük
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
girmenom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
giriş ücretinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les visiteurs doivent payer l'entrée de 2,50 €. |
başlangıç tabağı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nous avons mangé des crevettes en sauce comme entrée au dîner. |
giriş(bâtiment, salle) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'entrée arrière du bar était fermée. |
ağıznom féminin (d'une grotte,...) (doğal açıklık) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'entrée de la grotte était étroite mais l'intérieur était gigantesque. |
giriş, girmenom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tom était toujours enjoué et son entrée illumina la pièce. |
kayıt, girişnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La troisième entrée a été soumise par Frank. |
kayıtnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je remarque deux entrées pour M. Smith dans la base de données. Nous devons en supprimer une. |
giriş ücretinom féminin (au cinéma) (sinema, tiyatro, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Combien coûte l'entrée pour la séance de 8:00 ? |
girişnom féminin (dans une pièce) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'entrée de la star aux habits extravagants attira l'attention de tous. |
maddenom féminin (dans un dictionnaire) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
giriş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jane parlait avec sa voisine dans l'entrée, mais ne l'a pas invitée à entrer. |
kayıtnom féminin (base de données) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La base de données comporte 130 entrées. |
evin önünom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La boîte aux lettres se trouve presque toujours à l'entrée d'une propriété. |
giriş, giriş kapısınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Pippa attendait le retour de Mark près de l'entrée. |
içeri almanom féminin (de marchandises) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'entrée de produits au pays était limitée par les nouvelles lois. |
giriş, fuaye(d'un hôtel, d'une maison,...) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Kate attendit ses amies dans le vestibule de l'hôtel. |
kabul, giriş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les tickets garantissent votre admission pour la journée entière. |
giriş, girme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
giriş vanası
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le plombier a réparé la valve brisée du chauffe-eau. |
antre(d'une grande maison) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sunuş, arz, arz ediş(magazine, journal) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les membres du jury ont vraiment aimé ta contribution et ont décidé de e décerner le premier prix. |
giriş yerinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les touristes sont entrés dans le château par l'entrée principale. |
giriş kapısınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tina a fait le tour de l'immeuble à la recherche de l'entrée. |
girme, girişnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'entrée en scène de l'acteur marquait une nouvelle phase de l'intrigue. Il était 18 h 00 et la femme de Tom était censée rentrer du travail. Du coup, Tom ne quittait plus la porte du regard, attendant son arrivée. |
girişnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Pete s'est frayé un passage à travers l'entrée (or: la porte) étroite pour entrer dans la tente. |
kayıt
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Kaptan, seyir defterine kayıt tutmuş. |
lobi, bekleme salonu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Aaron a attendu son ami dans le hall d'entrée de l'hôtel. |
girmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il entra dans la maison. Kapıdan içeriye girdiğinizde lütfen sessiz olun. |
kaydetmek(dans base de données) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'analyste entra des données dans la base de données. |
çıkmakverbe intransitif (Théâtre) (sahneye) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La comédienne entre côté cour au début du second acte. |
iletişim kurmak, irtibat kurmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) N'hésitez à nous contacter si vous avez des questions. |
ayrıntılı olarak anlatmak/açıklamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ton idée m'a l'air intéressante. Peux-tu développer ? |
çok kızgın, öfkeli, hiddetli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La professeure a été folle de rage en découvrant que plusieurs élèves trichaient à l'examen. |
iletişime geçmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Vous pouvez entrer en contact avec nous à l'adresse indiquée ci-dessus. |
savaşa girmek, harbe girmeklocution verbale (pays) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La Grande-Bretagne est entrée en guerre contre l'Allemagne en 1914. |
yürürlüğe koymak(une loi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
iletişim kurmak, temas kurmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Peut-être qu'un jour les extra-terrestres entreront en contact avec nous. |
yürürlüğe girmeklocution verbale (loi) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La nouvelle loi ne va pas entrer en vigueur avant février de l'année prochaine. |
çarpışmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
(yanardağ) patlamak(début) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Quand est-ce que l'Etna est entré en éruption pour la dernière fois ? |
izinsiz/davetsiz girmek(bir yere) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) On dirait bien que des taupes sont encore entrées sans autorisation (or: sans permission) ! |
gizlice girmek/içeri süzülmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les adolescents n'avaient pas le droit d'entrer dans le bar, mais ils sont quand même entrés en douce. |
bağlantı kurmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je déteste ce boulot, mais il me permettra d'entrer en contact avec des personnes influentes. |
içeri girmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Personne n'est entré dans la pièce pendant votre absence. |
haneye tecavüz etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les voleurs sont entrés par effraction et ont vidé le coffre. |
aceleyle girmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il entra précipitamment avant que nous ayons pu l'arrêter. |
haneye tecavüz etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les voleurs sont entrés (or: se sont introduits) dans la maison par effraction et ont volé plusieurs bijoux. |
gelin gitmekverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sophie est entrée dans une famille italienne par mariage. |
girmek(bina, oda) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je suis entré dans la maison. |
-e girmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
arabayla girmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Vous recevrez un ticket quand vous entrerez dans le parking. |
-e girmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Entre dans mon boudoir, dit l'araignée à la mouche. |
içeri davet etmeklocution verbale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
rahatlatmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ouvrez le compartiment de la batterie et faites-la entrer doucement dedans. |
içeri almakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
girip çıkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il faisait des allées et venues incessantes à la réunion si bien que personne n'a remarqué qu'il était parti pour de bon. |
iz bırakmaklocution verbale (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dick Button est entré dans l'histoire du patinage quand il a fait le premier double axel. |
çıkmak(Théâtre) (sahneye) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quand elle dit "Oh, Roméo, Roméo", tu dois entrer en scène. |
görüşmeklocution verbale (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
iletişime geçmek, irtibata geçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) J'aimerais prendre contact avec mes anciens camarades de classe. |
aynı görüşte olmamak, karşıt fikirde olmaklocution verbale (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Sous la dictature, tous ceux qui étaient en dissidence étaient jetés en prison. |
çarpışmak(birisiyle, bir şeyle) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
temas ettirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
Fransızca öğrenelim
Artık entrée'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
entrée ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.