Fransızca içindeki saisie ne anlama geliyor?
Fransızca'deki saisie kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte saisie'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki saisie kelimesi haciz, yeniden sahip olma, haciz, (bilgisayarda) yazma, daktilo etme, bilgi girmek, veri girmek, tutmak, tutmak, kapmak, kavramak, yakalamak, tutmak, yakalamak, kavramak, el koymak, anlamak, kapmak, kavramak, anlamak, benimsemek, hoş karşılamak, fırsattan istifade etmek, yakalamak, haczetmek, (duygusal olarak) etkisi altına almak, anlamını yakalamak, fırsatı değerlendirmek, fırsatı değerlendirmek, anlamak, idrak etmek, kavramak, kapmak, yazmak, haczetmek, ne olduğunu anlamak, anlamak, sıkı tutmak, hızla kapmak/yakalamak, yeniden sahip olmak, anlamak, tuşlamak, kapma, ders çıkarmak, tutmak, kavramak, anlamak, kızgın tavada kızartmak, anlamak, anlaşılmak, anlamak, idrak etmek, anlamak, kavramak, idrak etmek, anlamak, idrak etmek, kavramak, yazar kasaya işlemek, sıkı tutunma, tutmak, kavramak, sıkıca tutmak, kavramak, daktilo etmek, duymak, işitmek, sıkıca tutmak, girmek, veri girişi, uyuşturucu baskını, haciz emri anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
saisie kelimesinin anlamı
haciznom féminin (Droit) (hukuk) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) On s'attend à un pic des saisies cette année, qui devraient ensuite baisser. |
yeniden sahip olmanom féminin (Droit) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
haciznom féminin (Droit) (hukuk) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) À l'arrivée, la Cour a ordonné la saisie de la propriété. |
(bilgisayarda) yazma, daktilo etme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bilgi girmek, veri girmekverbe transitif (Informatique) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Nous devions saisir (or: entrer) tous les noms et adresses. |
tutmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le cheval refusait de bouger alors j'ai saisi les rênes et j'ai tiré. |
tutmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Saisissez bien le chargement et assurez-vous qu'il ne soit pas trop lourd avant de le soulever. |
kapmak, kavramak, yakalamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Liz a saisi le ballon et a foncé vers le but. |
tutmak, yakalamak, kavramak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Nancy a saisi le bras d'Edward. |
el koymakverbe transitif (Droit) (mal) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La banque a saisi notre maison pendant la récession. |
anlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je ne suis pas sûre d'avoir tout saisi, mais j'ai compris l'essentiel. |
kapmakverbe transitif (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dean a saisi l'occasion d'aller à la plage plusieurs fois. |
kavramakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle le saisit par le bras et le tira vers elle. |
anlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Mary a rapidement saisi ce que disait David. |
benimsemekverbe transitif (figuré : comprendre) (fikir, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'étudiant commençait à saisir l'idée du socialisme. |
hoş karşılamakverbe transitif (une occasion) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Je vous conseille vivement de saisir cette occasion avant qu'il ne soit trop tard. |
fırsattan istifade etmek(une occasion) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le danseur a saisi l'occasion d'auditionner pour le Ballet royal. |
yakalamak(une image) (görüntü, vb. mec.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le photographe a su saisir le moment décisif. |
haczetmekverbe transitif (un salaire,...) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La Cour a saisi les revenus de Peter pour la pension alimentaire de son enfant. |
(duygusal olarak) etkisi altına almak(émotionnellement) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) En voyant les conditions dans lesquelles vivait la famille, Tim a été saisi de tristesse. |
anlamını yakalamakverbe transitif (figuré) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La biographe a parfaitement saisi la personnalité d'Einstein dans son nouveau livre. |
fırsatı değerlendirmekverbe transitif (figuré : une occasion) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Lorsque les employeurs de Paul lui ont offert un poste à New York, il a saisi l'occasion. |
fırsatı değerlendirmekverbe transitif (figuré) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Des occasions comme ça ne se présentent pas tous les jours : tu devrais la saisir pendant que tu peux. |
anlamak, idrak etmek, kavramak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
kapmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
yazmak(form, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il inscrit son nom sur la première ligne du formulaire. Formun ilk satırına ismini yazdı. |
haczetmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ne olduğunu anlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je n'arrive pas à comprendre ce qui a pu te pousser à faire ça. |
anlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tu comprends ce que je te dis ? Ne demek istediğimi çaktın mı? |
sıkı tutmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Mike empoignait son sac fermement dans le métro. |
hızla kapmak/yakalamakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La mouette est descendue en flèche et a arraché le sandwich des mains de Lisa. |
yeniden sahip olmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
anlamakverbe transitif (familier) (nedenini, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
tuşlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Entrez votre nom et adresse e-mail dans le formulaire d'inscription en ligne. |
kapma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le voleur n'a pas réussi à saisir (or: arracher) le téléphone d'Alex. |
ders çıkarmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
tutmak, kavramak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Bella a sauté à l'arrière de la moto de Jacob et s'est agrippée à son corps. Agrippe-toi à la corde pour que je puisse te remonter. |
anlamakverbe transitif (familier) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Je lui ai dit qu'il avait empoisonné sa femme avec de l'arsenic, mais elle n'a pas saisi. |
kızgın tavada kızartmakverbe transitif (Cuisine) (et, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le chef grilla le thon des deux côtés. |
anlamakverbe transitif (familier : comprendre) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
anlaşılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
anlamak, idrak etmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
anlamak, kavramak, idrak etmek(mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Gerald ne parvenait pas à saisir le concept alambiqué que son professeur tentait d'expliquer. |
anlamak, idrak etmek, kavramakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Jane percevait le refus de Martin de changer d'avis. |
yazar kasaya işlemekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Bien qu'un prix de 9,95 $ soit affiché, le vendeur a saisi 19,95 $ par erreur. |
sıkı tutunma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tutmak, kavramakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Jason l'a attrapée (or: saisie) par le poignet. |
sıkıca tutmak, kavramakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Victor saisit les mains de Mona. |
daktilo etmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Peux-tu rédiger (or: saisir) ce rapport dans une typographie classique ? |
duymak, işitmekverbe transitif (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Je n'ai pas compris ce que vous avez dit. Ne dediğinizi duyamadım. |
sıkıca tutmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ils m'ont empoigné (or: saisi, agrippé) les bras et se sont mis à tirer dessus. |
girmekverbe transitif (Informatique) (veri, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Elle a entré les données dans un tableur. |
veri girişinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La saisie de données est un travail ennuyeux et qui ne paie pas bien. |
uyuşturucu baskınınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
haciz emrinom masculin (Droit) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Hier, la Cour a fourni l'ordre de saisie pour s'emparer de la propriété. |
Fransızca öğrenelim
Artık saisie'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
saisie ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.