Fransızca içindeki lancer ne anlama geliyor?

Fransızca'deki lancer kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte lancer'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Fransızca içindeki lancer kelimesi atmak, fırlatmak, (uzaya) fırlatmak, tanıtmak, atış, atış, zar atmak, atmak, başlatmak, fırlatmak, atmak, fırlatma, atmak, fırlatmak, atmak, ortaya atmak, sözünü kesmek, lafını kesmek, topu atmak, sunmak, söyleyivermek, atmak, başlatmak, reklamını yapmak, atma, topu atmak, ortaya atmak, olta atma, vuruş, atış, atış, (yavaşça) atma, atış, fırlatma, olta atma, atış, zar atmak, satmaya çalışmak, (saldırı, vb.) başlatmak, fırlatmak, atmak, arada söz söylemek, araya laf sokuşturmak, lanse etmek, bağırmak, bağırıp çağırmak, atmak, fırlatmak, atmak, kaldırıp atmak, başlamak, çıkarmak, fırlatmak, atmak, fırlatmak, fırlatmak, yöneltmek, çalıştırmak, başlatmak, aşağılayarak söylemek, ortaya atmak, çalıştırmak, atmak, havaya fırlatmak, kurmak, çalıştırmak, fırlatmak, atmak, atmak, atmak, -e atmak, -den dışarı atmak, yardım istemek, yardım talep etmek, bombalamak, alev alev yanmak, tutuşmak, parlayarak alevlenmek, işe girişmek, disk atma, gülle atışı, fikir üretmek, beyin fırtınası yapmak, (konuşmayı) bir sözle kesmek/müdahale etmek, ters ters bakmak, dik dik bakmak, şevkle başlamak, istekle başlamak, katılmak, kovalamak, fırlatmak, fırlatıp atmak, savurmak, yavaşça atmak/fırlatmak, mahkeme önünde suçlandırmak, peşinden koşmak, havalandırma, at nalı oyunu, hemen başlamak, dik dik bakmak, ters ters bakmak, dört elle sarılmak, (küfür, vb.) savurmak, suçlamak, itham etmek, hazırcevaplık yapmak, yangın bombasıyla saldırmak, alev bombasıyla saldırmak, tekrar fırlatmak, fırlatmak, geçiş yapmak, topu başa yakın atmak, savaş açmak, dik dik bakmak, topa tutmak, bombardıman etmek, bombardımana tutmak, fırlatmak, girmek, girişmek, başlamak, rica etmek, talep etmek, hırlamak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

lancer kelimesinin anlamı

atmak, fırlatmak

(un ballon, une balle,...)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Dépêche-toi et lance la balle !

(uzaya) fırlatmak

verbe transitif (une fusée, un missile)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
L'agence spatiale a lancé une nouvelle fusée dans l'espace à six heures du matin.
Uzay ajansı, sabah saat altıda uzaya bir roket daha fırlattı.

tanıtmak

verbe transitif (un produit, une campagne) (pazarlamada)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La société lancera son nouveau produit mercredi.
Şirketin yeni şubesini önümüzdeki ay başlatacağız.

atış

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Son lancer était extraordinaire, et impossible à réceptionner pour l'adversaire.
ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. İyi bir atıştı, diğer oyuncuya kadar ulaştı.

atış

nom masculin (de dés) (zar)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
C'était un bon lancer, qui a rebondi contre le bord de la table.

zar atmak

verbe transitif (un dé)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
C'est à ton tour de lancer.

atmak

verbe transitif (des dés) (zar, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il souffle sur les dés avant de les lancer.

başlatmak

(bir şeyi)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ils ont lancé l'expédition dans la jungle inexplorée.

fırlatmak

verbe transitif (roket, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le commandant a donné ordre de lancer les torpilles sur le navire ennemi.

atmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il a lancé la balle vers le but à trente mètres de distance.

fırlatma

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

atmak, fırlatmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Dan a lancé violemment l'ordinateur brisé dans les escaliers.

atmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

ortaya atmak

verbe transitif (figuré : une idée) (düşünce, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

sözünü kesmek, lafını kesmek

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

topu atmak

verbe transitif (Base-ball) (beysbol)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Au baseball, le lanceur lance la balle au batteur.
Beysbolda topu atmak topu vurucuya atmak anlamına gelir.

sunmak

(piyasaya, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
L'entreprise pense lancer sa nouvelle gamme de produits au printemps.

söyleyivermek

(familier)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je n'aime pas la façon dont il a lancé ces brèves excuses.

atmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Devon a lancé la balle au-dessus du marbre.

başlatmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

reklamını yapmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La société a lancé sa nouvelle marque de dentifrice.

atma

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Un seul lancer envoya le chapeau voler dans le coin de la pièce.

topu atmak

verbe intransitif (Cricket) (kriket oyunu)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le capitaine a dit à Fred que c'était à son tour de lancer.

ortaya atmak

verbe transitif (une idée) (fikir)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Agnes a lancé l'idée de ne travailler que quatre jours par semaine et de fermer le bureau chaque vendredi, mais son chef n'a pas adhéré.

olta atma

nom masculin (Pêche)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Il a attrapé un énorme poisson dès son premier lancer de ligne.

vuruş

nom masculin (spor)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Le lancer du sportif était remarquable.

atış

nom masculin (bovling topu)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
C'est un beau lancer : je pense qu'on est bien parti pour un strike !

atış

nom masculin (Base-ball) (beysbol)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Au base-ball, un batteur peut faire face à trois lancers par tour de batte.

(yavaşça) atma, atış, fırlatma

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Le lancer de Linda n'est pas allé assez loin et la balle est tombée au sol.

olta atma

nom masculin (Pêche)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Le lancer de Jeff est celui des beaux jours.

atış

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Le mauvais lancer de Fred lui démit le dos alors qu'il chargeait le camion.

zar atmak

verbe transitif (un dé)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
C'est à ton tour. Lance les dés !

satmaya çalışmak

verbe transitif (Marketing)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Les fabricants lancent généralement leurs produits dans des marchés cibles.
Üreticiler ürünlerini çoğunlukla belli bazı pazarlarda satmaya çalışırlar.

(saldırı, vb.) başlatmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le général a lancé ses forces sur le camp ennemi.

fırlatmak, atmak

verbe transitif (argo)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Joe a lancé la balle à Wendy.

arada söz söylemek, araya laf sokuşturmak

verbe transitif (figuré : dire [qch]) (mecazlı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La réunion était presque terminée lorsqu'Adam a lancé une idée dans la discussion pour augmenter la productivité.

lanse etmek

verbe transitif (un produit, une marque)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
L'entreprise a lancé le nouveau modèle de voiture en octobre.

bağırmak, bağırıp çağırmak

verbe transitif (des paroles)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

atmak, fırlatmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le jeune garçon jeta une boule de neige sur son professeur.

atmak, kaldırıp atmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Kate a jeté le vieux canapé dans la benne à ordures.

başlamak

verbe transitif (bir şeye)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

çıkarmak

verbe transitif (yeni bir ürün, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La compagnie a lancé un nouveau médicament miracle.

fırlatmak, atmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Tom jeta le caillou dans la fontaine.

fırlatmak

(à la main) (mecazlı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il a lancé une balle à travers la fenêtre.

fırlatmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Andy lança (or: jeta) un bref regard en direction d'Helen.

yöneltmek

verbe transitif (accusation) (eleştiri, suçlama, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Les collègues de Ray lancèrent (or: portèrent) de terribles accusations contre lui.

çalıştırmak

(motor)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
J'ai appuyé sur le démarreur, allumé le moteur et décollé dans un ciel bleu sans nuages.

başlatmak

(une réunion, un match,...)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le président a démarré la réunion.
Başkan toplantıyı başlattı.

aşağılayarak söylemek

(personne)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

ortaya atmak

(une question)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il a soulevé une question sur les finances devant le conseil d'administration.

çalıştırmak

(un ordinateur) (motor, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Démarrez votre ordinateur et connectez-vous au réseau.

atmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Andie jeta (or: lança) le filet dans l'eau.

havaya fırlatmak

(une crêpe)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Jim fit sauter la crêpe dans la poêle.

kurmak

verbe transitif (une entreprise) (şirket, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Melissa a monté une entreprise de chez elle.

çalıştırmak

(une voiture, une machine)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Fais démarrer la voiture, il est temps de partir.
Arabayı çalıştır. Artık gitmemiz gerek.

fırlatmak, atmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Jake a perdu son calme et a commencé à jeter des assiettes contre le mur.

atmak

(un ballon, une balle,...)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Steve a lancé les clefs à Janet pour qu'elle puisse déverrouiller la porte.

atmak

(un ballon, une balle,...) (bir şeyi birisine)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Lance-moi cette serviette, veux-tu ?

-e atmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Johnny s'est fait gronder pour avoir jeté un livre sur son frère.

-den dışarı atmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Les passagers du train ne doivent pas jeter des ordures par la fenêtre.

yardım istemek, yardım talep etmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Elle a demandé son aide.

bombalamak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La ville a été régulièrement bombardée pendant la guerre.

alev alev yanmak, tutuşmak, parlayarak alevlenmek

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)

işe girişmek

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Le gouvernement a entrepris de venir en aide à l'association humanitaire.

disk atma

(sport) (spor)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Même s'il est court sur pattes, quand il était au lycée il faisait du lancer du disque.

gülle atışı

nom masculin (spor)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

fikir üretmek, beyin fırtınası yapmak

(anglicisme)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
L'équipe avait fait un brainstorming toute la journée, mais n'était parvenue à trouver une solution.

(konuşmayı) bir sözle kesmek/müdahale etmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

ters ters bakmak, dik dik bakmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Jason lança un regard noir à son professeur de maths, sentant que l'algèbre était une torture.

şevkle başlamak, istekle başlamak

(bir şeye)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Après avoir vu le mendiant, il s'est lancé dans un discours sur la pauvreté.

katılmak

verbe pronominal

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

kovalamak

(chasser)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Les chiens ont pourchassé le lapin (or: ont pris le lapin en chasse).
Köpekler tavşanı kovalıyordu.

fırlatmak, fırlatıp atmak, savurmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Trevor a lancé un caillou sur l'arbre, mais a manqué sa cible.

yavaşça atmak/fırlatmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Jacob a lancé la balle à Pippa.

mahkeme önünde suçlandırmak

(États-Unis, anglicisme)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

peşinden koşmak

verbe pronominal (birisinin)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
La police s'est lancée à la poursuite du cambrioleur et l'a attrapé dans le jardin de mon voisin.

havalandırma

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Il y a eu une expression (or: manifestation) d'opinions retentissante dans le débat sur les combats d'animaux.

at nalı oyunu

nom masculin (jeu d'adresse)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Les hommes ont bu de la bière et joué au lancer de fer à cheval dans le jardin.

hemen başlamak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

dik dik bakmak, ters ters bakmak

locution verbale

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Assis dans le coin, Tom lançait des regards noirs aux alentours.

dört elle sarılmak

verbe pronominal (mecazlı)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)

(küfür, vb.) savurmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le vieux Larry s'asseyait toujours sur son perron et lançait des injures aux écoliers qui passaient.

suçlamak, itham etmek

(États-Unis, anglicisme)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Les actionnaires ont lancé une procédure d'impeachment contre le PDG quand il a mal géré les finances de la société.

hazırcevaplık yapmak

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

yangın bombasıyla saldırmak, alev bombasıyla saldırmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

tekrar fırlatmak

(uzay aracı, vb.)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

fırlatmak

(taş, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La foule en colère a commencé à bombarder la police de pierres.

geçiş yapmak

(mecazlı)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

topu başa yakın atmak

locution verbale (Base-ball : la balle) (beysbol)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

savaş açmak

(figuré) (bir şeye)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le Président Richard Nixon a déclaré la guerre à la drogue en 1971.

dik dik bakmak

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Susan lança un regard noir à son petit ami.

topa tutmak, bombardıman etmek, bombardımana tutmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

fırlatmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Jane jeta violemment l'assiette contre le mur.

girmek

(familier) (meslek)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

girişmek

locution verbale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Lara se lance à corps perdu dans l'apprentissage de l'espagnol.

başlamak

(figuré) (projeye, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Nous ne savions pas du tout ce qu'impliquerait le projet quand nous nous sommes embarqués dedans.

rica etmek, talep etmek

(à candidature)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le directeur a lancé un appel à candidatures pour le nouveau poste.

hırlamak

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Jack voyait qu'il n'avait pas le choix. « D'accord, » lanca-t-il d'une voix rageuse. « Je le ferai. »

Fransızca öğrenelim

Artık lancer'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.

Fransızca hakkında bilginiz var mı

Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.