Fransızca içindeki langues ne anlama geliyor?
Fransızca'deki langues kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte langues'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki langues kelimesi lisan, dil, dil, (yiyecek) dil, lisan, dil, konuşma tarzı, yabancı dil, dil, dilini dokundurmak, dil atmak, pelteklik, dil basacağı, dilbasan, peltek konuşmak, İngilizce konuşan, konuşan, günlük dil, gündelik dil, konuşma dili, akıcılık, akıcı konuşma, işaret dili, Yabancı Dil Olarak İngilizce, Yabancı Dil olarak İngilizce Öğretimi, dil tıklatma, işaret dili kullanan kimse, arpa şehriye, anadili, ana dil, ana dil, anadil konuşuru, işaret dili, hedef dil, ana dil, yabancı dil, dil engeli, sertçe eleştirmek, pes etmek, yuh çekme, yalama, yalayış, Baltık dil ailesi, dikkatli konuşmak, pes etmek, işaret diliyle söylemek, şirret kimse, Fransız öpücüğü vermek, işaret diliyle anlatmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
langues kelimesinin anlamı
lisan, dilnom féminin (d'un pays) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle parle deux langues, le français et l'anglais. Fransızca ve İngilizce olmak üzere iki lisan (or: dil) bilmektedir. |
dilnom féminin (ağızda) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Rick a mordu dans la fraise juteuse et a senti le goût exploser sur sa langue. |
(yiyecek) dilnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Patricia a servi de la viande pour le déjeuner. |
lisan, dilnom féminin (langage) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Plusieurs personnes ont du mal à maîtriser une autre langue. |
konuşma tarzı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yabancı dilnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'adorerais travailler en Italie, mais je ne parle pas la langue. |
dilnom féminin (langage) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dilini dokundurmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
dil atmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sarah avait du mal à se concentrer sur le film à cause des deux adolescents qui s'embrassaient sur la bouche dans la rangée devant elle. |
pelteklik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) En raison de son zézaiement, le garçon a passé des années en rééducation orthophonique. |
dil basacağı, dilbasannom masculin invariable (tıp) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le médecin pressa un abaisse-langue sur la langue de la patiente pour examiner ses amygdales. |
peltek konuşmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Tous les écoliers se moquent de mon fils parce qu'il zézaie quand il parle. |
İngilizce konuşan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
konuşan(langue) (lisan) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La plus grande partie de l'Amérique du Sud est hispanophone. |
günlük dil, gündelik dil, konuşma dilinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ils parlaient dans leur langue vernaculaire pour que je ne puisse pas les comprendre. |
akıcılık, akıcı konuşma(d'une langue) (lisan) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
işaret dilinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Emily communique de mieux en mieux en langue des signes avec son ami sourd. |
Yabancı Dil Olarak İngilizce
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Laurie a enseigné l'anglais langue étrangère en Corée du Sud pendant deux ans. |
Yabancı Dil olarak İngilizce Öğretimi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dil tıklatmalocution verbale (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le fermier appela le cheval en faisant doucement claquer sa langue. |
işaret dili kullanan kimse(Langue des signes, technique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
arpa şehriye(italien : pâtes alimentaires) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
anadili, ana dilnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La langue maternelle de Juan est l'espagnol. |
ana dilnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ma langue maternelle (or: langue natale) est l'anglais, mais j'ai appris le français à l'école. |
anadil konuşurunom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle parle très bien cette langue, impossible de deviner que ce n'est pas sa langue maternelle. |
işaret dilinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il communique parfaitement en langue des signes. |
hedef dilnom féminin (çeviri) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) En général, je traduis de la langue source vers l'espagnol, la langue cible. |
ana dilnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'anglais n'est pas ma langue maternelle. La langue maternelle de la plupart des Australiens est l'anglais. |
yabancı dilnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Plus tôt on commence à apprendre une langue étrangère, plus facile l'apprentissage sera. |
dil engelinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Pour surmonter la barrière de la langue, quand je suis allée en Asie, j'ai communiqué avec des gestes et des dessins. |
sertçe eleştirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tu aimes critiquer (or: critiquer les autres) mais toi, tu n'aimes pas être critiqué. |
pes etmeklocution verbale (familier : devinette) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je donne ma langue au chat ! Je n'arriverai pas à trouver la solution tout seul. |
yuh çekme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le père de l'enfant criait en lui demandant de revenir mais le garçon lui a simplement tiré la langue et est parti en courant. |
yalama, yalayışnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le chien dégueulasse de Tom a trempé la chemise de Greg en un coup de langue. |
Baltık dil ailesinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les linguistes étudient le letton et le lituanien pour comprendre les caractéristiques de la langue balte originelle. |
dikkatli konuşmak(figuré) (bir şey hakkında) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Plus la peine de tourner autour du pot : le patron a débarqué et l'a fichu à la porte. |
pes etmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) D'accord, je donne ma langue au chat. Quelle est la réponse ? |
işaret diliyle söylemeklocution verbale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'ami malentendant de Veronica lui a dit en langue des signes qu'il préférait venir à sept heures ce soir-là. |
şirret kimsenom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cathy est mauvaise langue ; elle dit toujours du mal des autres. |
Fransız öpücüğü vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Un professeur a surpris Susie et Jimmy à s'embrasser derrière les gradins. |
işaret diliyle anlatmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
Fransızca öğrenelim
Artık langues'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
langues ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.