İngilizce içindeki finished ne anlama geliyor?

İngilizce'deki finished kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte finished'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki finished kelimesi sona ermiş, tamamlanmış, bitmiş, mahvolmuş, bitirmek, tamamlamak, bitirmek, bitirmek, kullanıp bitirmek, bitirmek, bitmek, tamamlamak, bitiş, finiş, son, sonuç, cila, terbiye, kaplama, kaplamak, terbiye görmek, terbiye almak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

finished kelimesinin anlamı

sona ermiş

verb, past participle (past participle of finish) (sona ermek fiilinin miş'li geçmişi)

(miş'li geçmiş zaman: İş, oluş, hareket, konuşan tarafından görülmemiş, sonradan duyulmuş yahut öğrenilmiştir. Fiillere "-mış, -miş, -muş, -müş" ekleri getirilerek yapılır.)
The game had finished by four o'clock.
Maç saat dörtten önce sona ermişti.

tamamlanmış, bitmiş

adjective (completed)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Here is where they ship the finished goods.
Bitmiş malları nakliye ettikleri yer işte burasıdır.

mahvolmuş

adjective (ruined)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
With so many debts, the business was finished.

bitirmek, tamamlamak

transitive verb (task: complete) (bir işi)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
He will finish the translation in the next 30 minutes.
Çeviriyi 30 dakika içinde bitirecek.

bitirmek

verbal expression (task: complete) (iş, görev)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Tania finished cooking dinner and served it up.

bitirmek, kullanıp bitirmek

transitive verb (use up, exhaust)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
She finished the box of cereal and had to open another one.

bitirmek

transitive verb (race: reach end of) (yarış)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
She finished the race in 35 minutes.

bitmek

intransitive verb (come to an end)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
My class finishes at noon.

tamamlamak

intransitive verb (complete [sth])

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Please finish so that we can leave.

bitiş, finiş

noun (end of a race) (sporda)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
She reached the finish first.
Finişe (or: bitişe) ilk varan o oldu.

son

noun (end of a process)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
I'm nearing the finish. I just have to write a conclusion.

sonuç

noun (decisive ending)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The home team beat the visiting team in a dramatic finish.

cila

noun (surface coating)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The table looks good with the new cherry finish.

terbiye

noun (social polish)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
She got her finish from the Walton School for Girls.

kaplama

noun (surface coating material)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Did you buy another can of mahogany finish at the store?

kaplamak

transitive verb (coat: an object)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Now that we have built the chair, we need to finish it with a cherry stain.

terbiye görmek, terbiye almak

transitive verb (dated, formal (teach social graces to)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
She was sent to a school in Switzerland to be finished.

İngilizce öğrenelim

Artık finished'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

finished ile ilgili kelimeler

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.