İtalyan içindeki cattivo ne anlama geliyor?
İtalyan'deki cattivo kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte cattivo'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki cattivo kelimesi kötü, fena, şer, pis, kötü, kötü, kötü, kalitesiz, yanlış, hatalı, yetersiz, noksan, çürük, terbiyesiz, edepsiz, üzücü, kötü, (romanda, vb.) kötü karakter, kötü adam, kötü karakter, kötü adam, çok kötü, berbat, iğrenç, kötü, fena, huysuz, ters, kaba, kötü, fena, çirkin, sert adam, kötü, fena, kem, kötü, fena, kızgın, öfkeli, kötü, acımasız/zalim/insafsız kimse, kırık, fırtınalı, müthiş, kötü, ahlaksız, edepsiz, terbiyesiz, kötü niyetli, hain, kötü, günahkâr, (yorum, vb.) çirkin, kötü/cani/hain kimse, kırıcı ve sert (söz), kötü, berbat, rezil, kötü, kötü durumda, kötü, fena, kötüler, kötü kimseler, dağınık, düzensiz, zarar, değersiz/düşük kalitede, sinirli, çabuk kızan, asabi, pis koku, kötü koku, kötü koku, pis koku, fena koku, uğursuz, meşum, aksi, ters, huysuz, huysuz, aksi, talihsiz, ahlâkı bozuk/mayası bozuk, aksi, duyarsızca, düşüncesizce, keyifsiz, zevksiz/ucuz/bayağı/değersiz şey, kiç, yaramazlık, söz dinlemezlik, müstehcenlik, düşmanlık, husumet, ağız kokusu, kötü etki, kötü tesir, zevksizlik, yaramazlık, aksilik, terslik, eskilik, zarar vermek, aksilenen, aksi davranan, ters davranan, (sanat eseri, vb.) zevksiz/ucuz/bayağı/değersiz, duyarsız, düşüncesiz, neşesiz, tadı kötü, kötü hava şartları, kötü ruh hali, uygunsuzluk, zevksiz, hatalı kullanım, yanlış kullanım, melankoli, iğrenç, tiksinç, sıkıcı, (tıpta) distres anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
cattivo kelimesinin anlamı
kötü, fena, şer
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Nei film il personaggio cattivo di solito perde. |
pis, kötüaggettivo (sgradevole) (koku, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Veniva un cattivo odore dal cestino. |
kötüaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'hanno licenziato e gli hanno dato cattive referenze. |
kötü, kalitesizaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La ricezione del televisore era cattiva. Televizyonda görüntü çok kötü. |
yanlış, hatalı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Hai una cattiva pronuncia, devi esercitarti. Telaffuzun hatalı, çok pratik yapman gerekiyor. |
yetersiz, noksanaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I suoi occhi sono peggiorati perché leggeva sempre con una cattiva illuminazione. |
çürük(meyve, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Penso che queste mele siano guaste. Sono rimaste qui per un mese. |
terbiyesiz, edepsiz(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mio zio è proprio antipatico, fa sempre scherzi villani. |
üzücüaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ho paura di avere brutte notizie per voi. |
kötüaggettivo (meteo) (hava) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La costa ovest è conosciuta per il suo tempo brutto. |
(romanda, vb.) kötü karakter, kötü adamsostantivo maschile (personaggio in film, libri ecc.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Alla fine del film il cattivo muore in un incidente d'auto. |
kötü karaktersostantivo maschile (personaggio cattivo di film, libri ecc.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Non so come si chiami quell'attore, ma fa sempre la parte del cattivo. Bu oyuncunun adını bilmiyorum ama filmlerde hep kötü karakterleri canlandırır. |
kötü adamsostantivo maschile (storia, film, ecc.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çok kötü, berbat, iğrenç
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Oliver, smettila di essere cattivo con tua sorella. |
kötü, fenaaggettivo (davranış) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sarà punito per il suo comportamento cattivo. |
huysuz, ters, kabaaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ha un'indole cattiva e si lamenta di ogni cosa. Çok huysuz bir yapısı vardır, her şeye homurdanıp durur. |
kötü, fena, çirkinaggettivo (mizaç, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ha mostrato il suo cattivo carattere quando ha ricevuto le brutte notizie. |
sert adamsostantivo maschile (rol) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) John ha recitato la parte del cattivo nella commedia, perciò ha dovuto gridare molto. |
kötü, fena, kemaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il bambino maligno tormentava il gattino. |
kötü, fenaaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'anomala tempesta di grandine nel bel mezzo dell'estate è stata interpretata come un brutto segno dai superstiziosi abitanti del villaggio. |
kızgın, öfkeliaggettivo (sguardo, tono) (bakış, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) "Mettilo giù", le disse, con lo sguardo arrabbiato. |
kötü(avverso) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Abbiamo avuto proprio una cattiva sorte. |
acımasız/zalim/insafsız kimse(resmi olmayan dil) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il mio fratello maggiore è un meschino, mi picchia sempre senza motivo. |
kırık(lisan) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Parlava in un inglese stentato che era difficile da capire. |
fırtınalı(hava) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il clima tempestoso rende la vita in Antartide difficile. |
müthiş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sarah ha lanciato una difficile palla veloce. |
kötü(letterario) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La storia parla di una strega malvagia a cui piaceva far soffrire i bambini. |
ahlaksız, edepsiz, terbiyesizaggettivo (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mary era una persona cattiva che metteva in giro voci su tutti. |
kötü niyetli, hain
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kötü, günahkâraggettivo (ahlâki bakımdan) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Molti sono d'accordo a considerare Hitler malvagio. Çoğu kişi Hitler'in kötü bir insan olduğu konusunda hemfikirdir. |
(yorum, vb.) çirkinaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'amico di Kelsey ha messo in giro voci maligne su di lei. |
kötü/cani/hain kimsesostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I media lo hanno sempre dipinto come un malvagio. |
kırıcı ve sert (söz)aggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I commenti crudeli di Gareth ferirono i sentimenti di Martha. |
kötü, berbat, rezilaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) È una pessima madre. |
kötü(umore, ecc.) (ruh hali) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Morris è di pessimo umore. Cosa gli hai detto per sconvolgerlo a tal punto? |
kötü durumdaaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La casa era in un triste stato. |
kötü, fenaaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La città aveva una pessima reputazione ma in effetti era molto carina. |
kötüler, kötü kimselersostantivo maschile (persona malvagia) (çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) L'inferno è riservato ai veri cattivi. |
dağınık, düzensiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La commessa del negozio di moda prese in giro l'aspetto malconcio della cliente. |
zarar
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
değersiz/düşük kalitede
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tutti i negozi per turisti vendono dei souvenir kitsch. |
sinirli, çabuk kızan, asabi
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Stai attento: il capo è irritabile stamattina. |
pis koku, kötü koku
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Alla fine individuarono la fonte della puzza, un topo morto sotto il divano, senza dubbio lasciato lì dal gatto. |
kötü koku, pis koku, fena koku
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La puzza era evidente quando abbiamo aperto il frigorifero. |
uğursuz, meşum
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
aksi, ters, huysuz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Appena si sveglia, la bambina è sempre scontrosa. |
huysuz, aksi
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Dopo la sconfitta, Eddie è rimasto imbronciato per ore. |
talihsizlocuzione aggettivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Cathy è entrata nella banca in un momento di cattivo auspicio, proprio mentre arrivavano i rapinatori. |
ahlâkı bozuk/mayası bozukaggettivo (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sembrava una brava persona, invece era cattivo fino al midollo. |
aksi
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'insegnante di pianoforte di Darla è un vecchio signore scontroso. |
duyarsızca, düşüncesizce
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Alcuni hanno criticato il comico per il suo cattivo gusto. |
keyifsizlocuzione aggettivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Josh sarà di cattivo umore quando scoprirà che hai mangiato tutta la sua cioccolata. |
zevksiz/ucuz/bayağı/değersiz şey, kiç
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yaramazlık, söz dinlemezlik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il bambino chiassoso ha avuto un cattivo comportamento durante la messa. |
müstehcenlik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La volgarità dello spettacolo televisivo ha scioccato molti spettatori. |
düşmanlık, husumet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ağız kokususostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il dentista individuerà la causa del tuo alito cattivo. |
kötü etki, kötü tesirsostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Simon è un cattivo esempio per gli altri bambini. |
zevksizliksostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ho sempre avuto cattivo gusto nel vestire. |
yaramazlıksostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il bambino fu punito per il suo cattivo comportamento. |
aksilik, tersliksostantivo maschile (tavır) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Eviterei di chiederglielo adesso: è di cattivo umore. |
eskilik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
zarar vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il soldato ha arrecato un danno al suo paese disertando la sua truppa durante la battaglia. |
aksilenen, aksi davranan, ters davrananlocuzione aggettivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Kenny diventa di cattivo umore quando ha fame. |
(sanat eseri, vb.) zevksiz/ucuz/bayağı/değersiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La lampada con la forma di una sirena era assolutamente di cattivo gusto. |
duyarsız, düşüncesiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quel commento era di cattivo gusto. |
neşesiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Si è appena lasciata con il ragazzo, perciò oggi è un po' giù di corda. |
tadı kötü
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kötü hava şartları
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Questa settimana ha fatto parecchio maltempo. |
kötü ruh halisostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Per qualche motivo sono stato di cattivo umore tutto il giorno. |
uygunsuzluksostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Penso che la battuta sia stata di cattivo gusto. |
zevksiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La signora Rooney vive in una casa davvero di cattivo gusto. |
hatalı kullanım, yanlış kullanımsostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'insegnante di inglese si arrabbiava facilmente per il cattivo uso delle parole. |
melankoli
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Vive nella tristezza da quando il ragazzo l'ha lasciata. |
iğrenç, tiksinç
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mangiare vermi? È disgustoso! |
sıkıcı(specifico: battuta, discorso) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
(tıpta) distres
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
İtalyan öğrenelim
Artık cattivo'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
cattivo ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.