İtalyan içindeki discussione ne anlama geliyor?
İtalyan'deki discussione kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte discussione'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki discussione kelimesi konuşma, sohbet, anlatış, açıklama, izahat, tartışma, münakaşa, kavga, tartışma, tartışma, münakaşa, konuşma, tartışma, tartışma, münakaşa, ağız dalaşı, tartışma, münakaşa, atışma, konuşma, görüşme, münakaşa, tartışma, tartışma, münazara, konuşma, sohbet, konuşma, görüşme, kavga etme, didişme, atışma, diyalektik, eytişim, atıp tutma, tartışma, münakaşa, tartışma, münakaşa, boş laf, palavra, kavga, mücadele, konuşma, kavga, aile içi kavga, haber grubu, yaygara, tartışılabilir, tartışılır, sorgulamak, kesin, kati, olanaksız, imkânsız, tartışmaya açık/açılmış, olmaz, olamaz, olmayacak, olmaz, hayatta olmaz, mücadele, tartışma grubu, odak grubu, tartışmaya açık, tartışılabilir, tartışmalı, tartışılabilir, tartışmaya açık, ateşli tartışma, imkan vermemek, hiç de işe yaramadı, hiç de iyi değilmiş, karşı çıkmak, reddetmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
discussione kelimesinin anlamı
konuşma, sohbet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Oggi ho avuto un'interessante discussione col tuo insegnante. |
anlatış, açıklama, izahat
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ultimamente sulla stampa c'è stato un corposo dibattito sul cyberbullismo. |
tartışma, münakaşa
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Hanno avuto una discussione su cosa fare quella sera. |
kavga(litigio) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Marie non parla a Sarah, hanno avuto una discussione. |
tartışmasostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Gli amici stavano discutendo sugli argomenti del testo e la discussione durò un bel po'. |
tartışma, münakaşa
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Hanno iniziato un'altra discussione sulle politiche fiscali. |
konuşmasostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tartışma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Non riuscirono ad arrivare a un accordo, nemmeno dopo ore di discussione. |
tartışma, münakaşa, ağız dalaşı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La vendita dei quadri è al centro di una discussione su chi ha il diritto di venderli. |
tartışma, münakaşa, atışma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Hanno smesso di essere amici dopo la discussione sui soldi. |
konuşmasostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le discussioni di politica non mi interessavano un granché, quindi sono uscito. Siyasi konuşma pek ilgimi çekmedi, onun için dışarı çıktım. |
görüşme(dialogo fra gruppi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le discussioni fra partiti politici divergenti sono spesso accese. |
münakaşa, tartışma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La disputa dei vicini circa il preciso delineamento dei confini tra le proprietà sta andando avanti da anni. |
tartışma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
münazara
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
konuşma, sohbet(discussione) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Si è aperto un dialogo e tutti sperano che ciò possa migliorare la situazione. |
konuşma, görüşme(discussione) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kavga etme, didişme, atışma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jake disse ai bambini di interrompere il litigio. |
diyalektik, eytişimsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il mio professore di filosofia usa la dialettica come tecnica di insegnamento. |
atıp tutma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il preside della suola non si era reso conto che il sistema audio era acceso durante la sua polemica sessista. |
tartışma, münakaşasostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I commentatori hanno intavolato una discussione accesa contro la nuove imposte. |
tartışma, münakaşasostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Al momento c'è un'accesa discussione sul tema dell'immigrazione. |
boş laf, palavrasostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kavga, mücadele
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il consulente cercò di aiutare la coppia a farla finita con quei costanti litigi. |
konuşma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dopo un breve scambio di idee hanno deciso di accettare l'offerta. |
kavga
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Lo scontro verbale ha turbato sia Bob che Joe. |
aile içi kavgasostantivo femminile (di coppia) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Alcuni miei amici mi hanno invitato a cena l'altra sera; sono stato bene, anche se c'è stata una piccola lite su chi doveva lavare i piatti. |
haber grubu(internet) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yaygara
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tartışılabilir, tartışılır
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
sorgulamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ha contestato l'utilità della regola, ma non ha mai chiesto a nessuno di spiegarla. Kuralların faydasını sorguladı, ama kimseye bu konuda bir şey sormadı. |
kesin, kati
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
olanaksız, imkânsız(impossibile) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) È fuori discussione che un dodicenne vada in un night club! |
tartışmaya açık/açılmışlocuzione aggettivale Che tu vada alla festa non è assolutamente in discussione. |
olmaz, olamaz, olmayacakinteriezione (informale) (argo) Neanche per idea, Joe, non ti presto la macchina. |
olmaz, hayatta olmazinteriezione (informale) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Vuoi che venga con te in discoteca? Neanche per idea! Odio ballare. |
mücadele
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I ragazzi hanno fatto una zuffa su chi doveva andare per primo. |
tartışma grubusostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il gruppo di discussione si riunì per trovare una soluzione. |
odak grubu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tartışmaya açık, tartışılabilir
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I diritti umani non sono contestabili: dovrebbero essere applicati a tutti. |
tartışmalı, tartışılabilir, tartışmaya açık
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Chi abbia torto o ragione in questa discussione è una questione opinabile. |
ateşli tartışma(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Non farti coinvolgere nello scontro di opinioni tra mia zia e mio zio: le loro discussioni sono terribili. |
imkan vermemekverbo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Non era ancora nevicato, perciò sciare era fuori discussione. |
hiç de işe yaramadı, hiç de iyi değilmiş
(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) |
karşı çıkmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Lo scienziato ha contestato i risultati dei colleghi. |
reddetmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il consiglio non mette in discussione che questi cambiamenti porteranno ad alcune difficoltà momentanee, ma pensiamo che i risultati nel lungo termine le giustificheranno. |
İtalyan öğrenelim
Artık discussione'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
discussione ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.