İzlandaca içindeki fóstri ne anlama geliyor?

İzlandaca'deki fóstri kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte fóstri'ün İzlandaca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İzlandaca içindeki fóstri kelimesi babalık anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

fóstri kelimesinin anlamı

babalık

Daha fazla örneğe bakın

Meira að segja í kommúnistaríkinu Júgóslavíu „sýna rannsóknir að stór hluti kvenna, sem hafa látið eyða fóstri, á í aðlögunarörðugleikum.“
Komünist Yugoslavya’da bile “yapılan araştırmalar, kürtaj yaptıranların büyük çoğunluğunun duruma uyum sağlayamadıklarını gösteriyor.”
Sumar mæður láta jafnvel eyða fóstri, drepa börnin áður en þau geta fæðst.
Hatta anneler kürtaj yaptırarak çocuklarını dünyaya getirmeden öldürmektedir.
Stúlkur verða barnshafandi og láta síðan eyða fóstri eða ganga ef til vill í hjónaband án þess að hafa aldur eða þroska til.
İstenilmeyen gebelikler, onları kürtaj yapmaya, ya da erken evliliklere sevk ediyor.
Lauslæti leiðir líka til óæskilegra þungana og þá getur verið freistandi að láta eyða fóstri.
Cinsel açıdan özgür bir yaşam sürmek, istenmeyen hamileliklere de yol açıyor ve hatta bazı durumlarda doğmamış bebeğin hayatına son veriliyor.
Hvað nú ef erfðaprófun á fóstri leiðir í ljós að hætta er á einhverjum kvilla?
Doğum öncesi testler olası bir sorunu ortaya çıkarırsa ne olacak?
„KYNMÓÐIR mín var sautján ára og komin sjö og hálfan mánuð á leið þegar hún ákvað að láta eyða fóstri með saltlausn,“ sagði Gianna.
“ÖZ ANNEM 17 yaşında 7 buçuk aylık hamileyken tuzla zehirleme yöntemiyle bebeğinden kurtulmaya karar vermiş.
Helmingur þeirra ól barnið en hinn helmingurinn lét eyða fóstri.
Bu kadınların yarısı çocuğunu doğurmuş, yarısı da aldırmıştı.
Margar láta eyða fóstri vegna þess að þær eru beittar miklum þrýstingi.
Çoğu zaman onlar kürtaj yaptırmak için çevreden yoğun bir baskı görüyorlar.
Þó játar margt það fólk (ef ekki flest) sem lætur eyða fóstri og þeir sem framkvæma þær, einhverja trú.
Oysa, kürtaj yapanlardan veya yaptıranlardan birçoğu (çoğunluğu değilse) bir dinin üyesi olduğunu iddia ediyor.
Tvísvar lét hún eyða fóstri.
İki kez kürtaj oldu.
Ef það er synd fyrir kaþólskan mann að láta eyða fóstri, er það þá minni synd fyrir þann sem tilheyrir frjálslyndri mótmælendakirkju?
Eğer kürtaj bir Katolik için günahsa, liberal bir Protestan için neden günah olmasın?
Milljónir þjóna Guðs hafa skilið þennan eilífa sannleika og hafnað því að láta eyða fóstri. Þeir vita að fóstureyðing er alvarleg synd gegn Guði.
Bu değişmez gerçeği anlamak, milyonlarca gerçek Hıristiyanın kürtajı Tanrı’ya karşı büyük bir günah olarak görüp reddetmesine yardım etmiştir.
Víkjum aftur að Monicu sem ákvað að láta ekki eyða fóstri þrátt fyrir þrýsting frá mömmu sinni.
Annesinin baskısına rağmen kürtaj yaptırmayan Monica’yı hatırlayalım.
Þegar kærastinn hennar lét hana fá peninga og sagði henni að „afgreiða málið“ svaraði hún: „Meinarðu að ég láti eyða fóstri?
Erkek arkadaşı ona para verip ‘bu işi halletmesini’ söylediğinde Denise şöyle cevap verdi: “Kürtaj mı?
Það hafði meðal annars í för með sér að hún varð barnshafandi og lét eyða fóstri.
Bu seçimi yüzünden birçok olumsuz sonuçla karşılaştı; örneğin, istemediği halde hamile kaldı ve kürtaj oldu.
Hvers vegna skyldu konur, sem láta lífsskoðanir sínar leyfa sér að eyða fóstri, vera gripnar sektarkennd eftir á, jafnvel svo sterkri að þær verði sinnisveikar?
Örneğin, hayatla ilgili felsefelerinde kürtaj yaptırmak için kendilerine izin veren kadınlar, neden daha sonra psikolojik açıdan hasta olacak kadar suçluluk duygusuna kapılıyorlar?
VICTORIA, sem nefnd var til sögunnar í fyrstu greininni, sagði Bill, kærastanum sínum, að hún vildi ekki láta eyða fóstri.
İLK makalede sözü edilen Victoria, erkek arkadaşı Bill’e kürtaj yaptırmayacağını söyledi.
Konur, sem láta eyða fóstri, eru af öllum kynþáttum og þjóðernum, af alls konar trúaruppruna, öllum tekjuhópum, öllum menntastigum og á öllum aldri frá gelgjuskeiði fram að tíðahvörfum.
Kürtaj yaptıran kadınların her ırk ve milletten, çeşitli dinlerden, toplumdaki her gelir ve eğitim seviyesinden, ergenlikle menopoz arasındaki her yaş grubundan geldiği görülüyor.
Victoria og Bill, sem sagt er frá í upphafi þessarar greinar og þeirrar fyrstu í blaðinu, segja að það hafi orðið þáttaskil í lífi þeirra þegar þau ákváðu að láta ekki eyða fóstri.
Yaşadıklarını ilk makalede ve bu makalenin başında anlattığımız Victoria ve Bill, kürtaj yaptırmama kararının hayatlarının dönüm noktası olduğunu söylüyor.
Eftir að hafa rannsakað blóðsýni mælti læknirinn eindregið með því að móðirin léti eyða fóstri.
Doktor, kan örneklerini incelendikten sonra, fazla düşünmeden hamileliğe son verilmesini ısrarla tavsiye etti.
Valin fóstureyðing felst í því að eyða fóstri sem hefur ekki þau einkenni sem foreldri (eða foreldrar) óska.
Seçmeli çocuk aldırma, bir bebeğin, ana-babasının (veya onlardan birinin) istediği özelliklere sahip olmadığı için aldırılmasıdır.
Eftir að hafa fjallað um „sláandi og ákaflega dapurlegan vitnisburð“ 1.940 kvenna sem höfðu látið eyða fóstri segir í niðurstöðum rannsóknarinnar: „Margar þessara kvenna eru reiðar vegna þess að þær syrgja barn sem þeim var sagt að hefði aldrei verið til.“
Bu araştırma çocuk aldıran 1.940 kadının “yürek parçalayan, sarsıcı tanıklığından” bahsettikten sonra şu sonuca vardı: “Bu kadınların birçoğu hiç var olmadığı söylenen çocuğunu kaybettiği için kederli ve öfkeli.”
▪ Fara yfir sjúkrasögu móðurinnar og skoða hana til að meta áhættuþætti og sjá fyrir hugsanleg vandkvæði sem gætu komið upp hjá móður eða fóstri.
▪ Riskleri tespit etmek ve komplikasyonları önlemek için annenin şimdiki ve geçmişteki sağlık durumunu gözden geçirir ve onu muayene ederler.
Þess vegna tekur tímaritið Science World svo til orða að ‚sérhver fruma í vaxandi fóstri sé með fullan skáp af teikningum.‘
Bu nedenle, Science World dergisi şu benzetmeyi kullandı: ‘Gelişmekte olan bir ceninin her hücresinde bütün planların bulunduğu bir dolap vardır.’
Afstaða margra sem vilja ekki láta eyða fóstri mótast af því hvaða augum skaparinn lítur á málið.
Kürtaj yaptırmayı reddeden birçok kişinin kararını etkileyen şey, Yaratıcının bu konudaki görüşünü dikkate almalarıdır.

İzlandaca öğrenelim

Artık fóstri'ün İzlandaca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İzlandaca içinde arayabilirsiniz.

İzlandaca hakkında bilginiz var mı

İzlandaca bir Cermen dilidir ve İzlanda'nın resmi dilidir. Germen dil grubunun Kuzey Germen şubesine ait bir Hint-Avrupa dilidir. İzlandaca konuşanların çoğunluğu İzlanda'da yaşıyor, yaklaşık 320.000. Danimarka'da 8.000'den fazla yerli İzlandalı konuşmacı yaşıyor. Dil ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 5.000 kişi ve Kanada'da 1.400'den fazla kişi tarafından konuşulmaktadır. İzlanda nüfusunun %97'si İzlandaca'yı ana dili olarak görse de, İzlanda dışındaki topluluklarda, özellikle Kanada'da konuşanların sayısı azalmaktadır.