Fransızca içindeki jeunes ne anlama geliyor?
Fransızca'deki jeunes kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte jeunes'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki jeunes kelimesi genç, genç, taze, genç, genç insan, delikanlı, oruç tutma, gençlerle ilgili/gençlere ait, genç, genç, oruç, oruç tutmak, gençler, acemi, toy, genç çocuk, oğlan, gelişmemiş/olgunlaşmamış, açlık grevi yapmak, gelin, genç kız, genç kadın, hırslı genç, yıldız adayı, fıkır fıkır/hareketli genç kız, tazelemek, tazelik vermek, çömez, öğrenen, öğrenmekte olan, stajyer doktor, daha genç, en genç, gençten, evlenmemiş kız, bakire, fide, genç kadın/kız, koro üyesi erkek çocuk, fidan, yeni evli, ayrılan kimse, harika çocuk, dahi çocuk, kızlık soyadı, çok küçük/genç yaş, bekarlığa veda partisi, küçük erkek kardeş, piliç, yatılı çocuk bakıcısı, genç adam, genç yetişkin, genç erişkin, acemi, bekarlığa veda partisi, şıklaştırmak, daha genç, yavru fok, fok yavrusu, kapüşonlu kazak giyen genç, yaşını başını almış kimse, köylü delikanlı, bayan, genç adam, çocuk, evlenmemiş kız, cilveli genç kadın anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
jeunes kelimesinin anlamı
gençadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il est encore jeune et a beaucoup à apprendre. Henüz çok genç ve daha öğrenmesi gereken çok şey var. |
gençadjectif (görünüş) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Vous paraissez très jeune pour quelqu'un de plus de soixante ans. |
tazeadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) C'est un vin jeune qui n'a pas encore assez de caractère. |
gençadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les jeunes chats n'étaient pas prêt à quitter leur mère. |
genç insan, delikanlınom masculin et féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Beaucoup de jeunes pensent que les politiciens ne représentent pas leurs intérêts. |
oruç tutmanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Selon ce livre sur le régime, le jeûne est bon pour nous. |
gençlerle ilgili/gençlere ait
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
genç(adolescent) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce jeune a créé beaucoup de problèmes. |
gençnom masculin et féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
oruçnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le jeûne dure pendant quarante jours. |
oruç tutmaknom masculin (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Certaines religions exigent que leurs disciples pratiquent un jeûne lors des fêtes religieuses. |
gençler(Sports) (turnuva, lig, vb.) Le tournoi jeune du club a lieu avant le tournoi senior. |
acemi, toyadjectif (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le joueur de basket-ball est encore jeune, mais s'améliorera avec l'âge. |
genç çocuk, oğlan(Sports) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
gelişmemiş/olgunlaşmamış
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il ne faut pas cueillir les fruits quand ils sont encore immatures. |
açlık grevi yapmakverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Pour protester contre son traitement, le prisonnier décida de jeûner. |
gelin
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La mariée était radieuse dans sa robe en dentelles. |
genç kız, genç kadın
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Qui est cette nouvelle fille à la réception? |
hırslı genç(anglicisme : jeune urbain actif qui a un train de vie de luxe) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yıldız adayı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
fıkır fıkır/hareketli genç kız(argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tazelemek, tazelik vermek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le nouveau gérant a redynamisé la société. |
çömez(argot) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les élèves plus âgés ont des bizuts qui se chargent de leurs corvées. |
öğrenen, öğrenmekte olan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
stajyer doktor(Médecine) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
daha gençlocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tu ne peux pas savoir quel cheval est plus jeune. Quand j'étais plus jeune, j'ai fait pas mal de bêtises. |
en gençadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Qui est le plus jeune employé de l'entreprise ? |
gençtenadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
evlenmemiş kız, bakire
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La jeune fille sautillait à travers le champ. |
fide(bitki) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Transplante les jeunes plants lorsque les premières vraies feuilles se développent. |
genç kadın/kız(esprili) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jane a joué le rôle d'une jeune femme dans une comédie élisabéthaine. |
koro üyesi erkek çocuknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
fidannom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le quartier n'a pas d'arbres matures, il n'a que de jeunes arbres. |
yeni evli(kişi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ayrılan kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
harika çocuk, dahi çocuknom masculin et féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kızlık soyadınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) De nos jours, plusieurs femmes gardent leur nom de jeune fille après le mariage. |
çok küçük/genç yaşnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mozart a joué devant la royauté européenne à l'âge tendre de six ans (or: au jeune âge de six ans). |
bekarlığa veda partisinom masculin (kadınlar için) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle voulait inviter dix de ses meilleures amies à son enterrement de vie de jeune fille. |
küçük erkek kardeşnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'ai une grande sœur et deux jeunes frères. |
piliç(mâle) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yatılı çocuk bakıcısınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ils avaient une jeune fille au pair pour s'occuper des enfants. |
genç adamnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) À 70 ans passés, il garde une allure de jeune homme. |
genç yetişkin, genç erişkin
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
acemi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bekarlığa veda partisinom féminin (kadınlar için) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
şıklaştırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
daha genç
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tous mes frères et sœurs sont plus jeunes que moi. |
yavru fok, fok yavrusunom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kapüşonlu kazak giyen genç
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yaşını başını almış kimselocution adjectivale (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle n'est plus toute jeune mais elle continue de courir tous les matins. |
köylü delikanlınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bayan
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Doucement, jeune fille. Je ne comprends pas un mot de ce que vous dites. |
genç adam(familier) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Paul appela : « Hé ! mon garçon, viens ici et donne-moi un coup de main. » |
çocuk
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Généralement, la marelle est un jeu que les fillettes adorent. |
evlenmemiş kız
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Rachel était une jeune fille lorsqu'elle a rencontré Dan. |
cilveli genç kadınnom féminin (péjoratif) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
Fransızca öğrenelim
Artık jeunes'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
jeunes ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.