Fransızca içindeki maîtresse ne anlama geliyor?
Fransızca'deki maîtresse kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte maîtresse'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki maîtresse kelimesi usta, erbap, uzman, üstat, efendi, bey, sahip, usta, astsubay, öğretmen, hoca, reis, alim, uzman, başkan, guru, öğretmen, hoca, bayan, metres, kapatma, evin hanımı, sahibe, aşık, aşık, okul müdiresi, müdire, usta, usta, kontrolü elinde bulunduran kimse, İsa Mesih, cankurtaran yüzücü, cankurtaran, serdümen, şantajcı, sorumlu, uşak, kâhya, erkek hizmetkâr, hakim, hükümdar, erkek öğretmen, erkek hoca, teşrifatçı, protokol görevlisi, öğretmen, hoca, lostromo, teşrifatçı, evin beyi, usta ressam, yardımcı doçent, doçent, cankurtaran, cankurtaran yüzücü, bira fabrikası müdürü, başarılı, hakim, aşçı, arama kurtarma görevlisi, hakim, duygularına hakim, bastırılmış, frenlenmiş, doçent, (üniversite) öğretim görevlisi, okutman anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
maîtresse kelimesinin anlamı
usta, erbap, uzman, üstat
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Eski arabaları tamir etmekte ustadır. |
efendinom masculin (Histoire : d'un esclave) (köle sahibi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) "Oui, Maître", répondit l'esclave. |
beynom masculin (de maison) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je dois demander au maître ce qu'il souhaite pour le dîner. |
sahipnom masculin (d'un animal) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le chien est revenu en courant en entendant la voix de son maître. |
ustanom masculin (Échecs, Bridge) (satranç, briç) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'est un des plus jeunes maîtres qui ait existé mais son talent aux échecs est incroyable. |
astsubaynom masculin (Marine) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Schneider a servi dans la Marine américaine pendant deux ans et a atteint le rang de sergent de marine. |
öğretmen, hoca(Scolaire, un peu vieilli) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le maître veut que nous finissions nos devoirs dans les délais. |
reis(vieilli : d'un ménage) (ev, aile) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'est le maître de maison. |
alim
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'est un spécialiste de l'étude de textes anciens. |
uzmannom masculin (expert) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'élève était censé apprendre du maître, mais il ne lui a jamais prêté beaucoup d'attention. |
başkannom masculin (de confrérie) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
guru(figuré) (bir konunun uzmanı, üstadı) |
öğretmen, hoca(collège, lycée, université) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le professeur est en retard à son cours. Öğretmen derse geç kaldı. |
bayan
(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Madame, vous pourriez me donner une feuille, s'il vous plaît ? Bayan, bana bir kağıt uzatabilir misiniz lütfen? |
metres, kapatmanom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Karen a découvert que son mari avait une maîtresse. |
evin hanımı, sahibenom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'esclave se présentait chez sa maîtresse chaque matin. |
aşık(homme) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
aşık(homme) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
okul müdiresi, müdire
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'élève a remis son travail à la maîtresse d'école. |
ustanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Après des années en tant qu'apprenti-menuisier, il est devenu maître-artisan. |
usta
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'escroc est un maître de la supercherie. |
kontrolü elinde bulunduran kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nous sommes tous maîtres de notre destin. |
İsa Mesihnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
cankurtaran yüzücü, cankurtaran
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ils ont fermé la piscine parce qu'aucun maître-nageur n'était disponible. |
serdümennom masculin (denizcilik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
şantajcınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sorumlu
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
uşak, kâhya, erkek hizmetkâr
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) M. Carson a officié en tant que maître d'hôtel du domaine durant de nombreuses années. |
hakim, hükümdarnom masculin (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le duc était le maître de la région entière. |
erkek öğretmen, erkek hoca(école primaire, un peu vieilli) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
teşrifatçı, protokol görevlisi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
öğretmen, hoca(école primaire) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
lostromonom masculin (tayfa başı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
teşrifatçı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le maître de cérémonie a présenté le premier conférencier. |
evin beyinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le maître de maison n'est pas forcément l'homme le plus important, mais la personne qui a le dernier mot dans certaines affaires familiales. |
usta ressamnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Rembrandt et Léonard de VInci sont considérés comme des grands maîtres. |
yardımcı doçent(France, équivalent) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Son premier poste d'enseignement fut celui de maître de conférences. |
doçent(France, équivalent) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle a été titularisée quand elle a été promue maître de conférences. |
cankurtaran, cankurtaran yüzücü
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bira fabrikası müdürü
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
başarılıverbe intransitif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
hakim(d'une situation) (konuya, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
aşçı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Trevor est un excellent cuisinier. Tarık çok iyi bir aşçıdır. |
arama kurtarma görevlisinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hakim(bir şeye) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Même sous la pluie, elle savait rester maître du véhicule. |
duygularına hakim(ses émotions) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
bastırılmış, frenlenmiş(réponse, émotions) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La colère contenue de Belinda a finalement éclaté. |
doçentnom masculin (Université, France, équivalent) (üniversite) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle est maître de conférences en littérature classique à l'université de Cambridge. |
(üniversite) öğretim görevlisi, okutman
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jeff s'est trouvé un emploi comme maître de conférences à l'université du coin. |
Fransızca öğrenelim
Artık maîtresse'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
maîtresse ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.