Fransızca içindeki montre ne anlama geliyor?
Fransızca'deki montre kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte montre'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki montre kelimesi saat, kol saati, saat, kol saati, göstermek, anlatmak, göstermek, sergilemek, göstermek, sergilemek, göstermek, çıkarıp göstermek, ibraz etmek, göstermek, teşhir etmek, gururla göstermek, sergilemek, teşhir etmek, kanıtlamak, ispatlamak, göstergesi olmak, göstermek, göstermek, örnek olmak, örnek oluşturmak, örnek teşkil etmek, teşhir etmek, göstermek, gösteren, saat yönünün tersi, saat yönünde, saat kayışı, elektronik saat, zamana karşı yarışmak, zamana karşı yarış, cep saati, göster anlat etkinliği, zaman kazanmak, vakit kazanmak, saat (dönüş) yönünde olan, saat yönünde dönen, saat kayışı, saat cebi, utandırarak, mahçup ederek mecbur etmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
montre kelimesinin anlamı
saat, kol saatinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ma montre indique qu'il est trois heures. Saatim üçü gösteriyor. |
saat
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kol saatinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cette montre (or: montre-bracelet) est vieille, mais elle est toujours exacte. |
göstermekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il montre tout le temps ses dents quand il sourit. |
anlatmak(exprimer) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il lui a montré son amour en lui offrant des fleurs. |
göstermek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
sergilemekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
göstermek, sergilemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
göstermekverbe transitif (örnekle) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Vous devriez montrer à vos enfants la bonne attitude à adopter. |
çıkarıp göstermek, ibraz etmek(soutenu : montrer) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Après avoir caché son travail pendant des mois, il l'a finalement produit en public. |
göstermek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le sondage souligne son manque de popularité. |
teşhir etmekverbe transitif (son corps,...) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La robe de Janice dévoile ses épaules. |
gururla göstermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quand sa mère célèbre vient à l'école, il la montre à tous ses amis. |
sergilemek, teşhir etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'homme riche aimait exhiber sa fortune. |
kanıtlamak, ispatlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les lettres personnelles de l'Impératrice ont montré sa réticence à régner. |
göstergesi olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
göstermekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La note de Maria au test indique son haut niveau d'intelligence. |
göstermek(avec ostentation) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il aime bien exhiber ses talents au basketball. |
örnek olmak, örnek oluşturmak, örnek teşkil etmekverbe transitif (l'exemple) (davranışlarıyla, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tu devrais donner (or: montrer) l'exemple à ton jeune frère. |
teşhir etmekverbe transitif (vücut, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Karen a exhibé sa poitrine. |
göstermekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La présence de représentants de la société à la réunion indique leur ouverture à la discussion. |
gösteren
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les résultats sont révélateurs du besoin de procéder à une enquête approfondie. |
saat yönünün tersilocution adverbiale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tournez la poignée dans le sens inverse des aiguilles d'une montre pour éteindre la machine. |
saat yönündelocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Faites pivoter l'image à 90 degrés dans le sens des aiguilles d'une montre. |
saat kayışınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
elektronik saatnom féminin (kol saati) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Une montre numérique affiche l'heure en utilisant des nombres plutôt qu'avec la position des aiguilles. |
zamana karşı yarışmaknom féminin (figuré) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) C'est une course contre la montre : ça doit être fini avant la fin de la journée. |
zamana karşı yarışnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Certaines étapes du Tour de France sont des courses sur route; d'autres sont des courses contre la montre. |
cep saati
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mon grand-père avait une montre à gousset qu'il mettait dans la poche de son gilet. |
göster anlat etkinliği(Éducation, Can) (okul) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Johnny, qu'est-ce que tu as apporté pour le montre et raconte ? |
zaman kazanmak, vakit kazanmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La principale utilisation du médicament est de gagner du temps en ralentissant la propagation de la maladie. |
saat (dönüş) yönünde olan, saat yönünde dönenlocution adverbiale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'eau de l'évier se vidait en un tourbillon qui tournait dans le sens des aiguilles d'une montre. |
saat kayışınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il faut que je remplace le bracelet de ma montre parce qu'il est cassé. |
saat cebinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
utandırarak, mahçup ederek mecbur etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le prêcheur poussa ses fidèles à l'action en leur faisant honte. Vaiz, cemaati utandırarak (or: mahçup ederek) harakete geçmeye mecbur etti. |
Fransızca öğrenelim
Artık montre'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
montre ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.