Fransızca içindeki rapport ne anlama geliyor?
Fransızca'deki rapport kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte rapport'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki rapport kelimesi ilişki, münasebet, (mantıksal) ilgi, alâka, bağ, açıklama, anlatım, tutanak, inceleme raporu, teftiş raporu, şirket raporu, rapor, mali getiri, oran, bağ, bağlantı, bağlama, bağlayış, benzerlik, ilerleme raporu, ilgi, ilişki, bağlantı, ilgi, alaka, kazanç, kar, bağlantı, ilişki, ilgisi olmayan, alâkası olmayan, alâkasız, ilgisiz, (birisinden/birşeyden) daha büyük olmak, boyca büyük olmak, göre, ilişkisi olmayan, ilişkisiz, ilgili, ilişkili, alâkalı, birbiriyle bağlantısı olmayan, bağlantısız, yalnız, -e nazaran, kıyasla, ile ilgili olarak, uygunsuzluk/yersizlik, sebep sonuç, neden sonuç, sebep ve sonuç, ayrıntılı hesap, olumlu rapor, büyük değer, cinsel ilişki, paranın karşılığı, verilen paraya değer, karşılık, karşı, kıyasla, ile kıyaslandığında, karşısında, ile ilgili, ile ilgisi olmak, ile ilgili olmak, ilgili olmak, alakalı olmak, uzaktan ilgisi olan, ilgisiz, bağlantısı olmayan, ilgili, konu dışı olma, kıyasla, nispetle, ile ilgili olmak, ayrıntılı kayıt/rapor, rapor etmek, karşılaştırmak, kıyaslamak, mukayese etmek, gerisinde kalmak, oranla, karşısında, ilgili, durum raporu anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
rapport kelimesinin anlamı
ilişki, münasebet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il est important de comprendre le lien entre la pauvreté et le crime. |
(mantıksal) ilgi, alâka, bağ(rapport) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Y a-t-il un lien entre le gaz d'échappement des voitures et le réchauffement de la planète ? Egzoz dumanıyla küresel ısınma arasında bir bağ var mıdır? |
açıklama, anlatım
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Son rapport sur l'accident automobile était différent de celui de l'autre partie. Otomobil kazası ile ilgili açıklaması arkadaşınınkinden farklıydı. |
tutanaknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le procureur enregistra les preuves dans le rapport. |
inceleme raporu, teftiş raporunom masculin (d'une maison : document) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'expert avait le rapport prêt deux jours après l'inspection. |
şirket raporu, rapornom masculin (en entreprise) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) D'après le rapport trimestriel, l'entreprise se porte bien. |
mali getiri
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
oran
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dans ce cours, le ratio (or: rapport) femmes / hommes est de 3 sur 1. |
bağ, bağlantı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quelle est la connexion entre ces deux crimes ? |
bağlama, bağlayış
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La liaison des sentiers donne un parcours de 80 kilomètres. |
benzerlik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il ne subsiste quasiment aucune correspondance entre les noms des deux listes. Les chercheurs ont déterminé une correspondance entre l'activité physique des enfants et leur faculté à apprendre. |
ilerleme raporu(entreprise) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ilgi, ilişki, bağlantı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quel est le lien entre ces crimes et les gangs ? |
ilgi, alakanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je n’arrive pas à suivre : quel rapport entre les voitures et les extra-terrestres ? |
kazanç, karnom masculin (Finance) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le rendement (or: rapport, or: bénéfice) fait sur ces obligations est de 3%. |
bağlantınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il n'y a aucun rapport entre les émeutes et la grève des chauffeurs de bus. |
ilişkinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Y a-t-il un lien entre ces deux meurtres ? Bu iki cinayet arasında herhangi bir ilişki var mı? |
ilgisi olmayan, alâkası olmayan, alâkasız, ilgisiz(sans lien) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
(birisinden/birşeyden) daha büyük olmak, boyca büyük olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le nouveau gratte-ciel éclipse tous les autres immeubles autour. |
göre
(edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Nous sommes bien en avance sur nos concurrents. |
ilişkisi olmayan, ilişkisiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il y a eu deux cambriolages dans cette rue la nuit dernière mais on pense qu'ils n'ont aucun lien. |
ilgili, ilişkili, alâkalı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
birbiriyle bağlantısı olmayan, bağlantısızlocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yalnız(figuré) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il est normal de se sentir étranger lorsqu'on est adolescent. |
-e nazaran
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Elle a dit que j'étais assez beau comparé à un chimpanzé. |
kıyasla
|
ile ilgili olarak
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Vancouver est une des villes les plus progressistes d'Amérique du nord en ce qui concerne la politique anti-drogue. |
uygunsuzluk/yersizlik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sebep sonuç, neden sonuç, sebep ve sonuç
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La loi du lien de cause à effet (Karma) est un principe important du bouddhisme. |
ayrıntılı hesap
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le témoin a fait un rapport détaillé de ce qui s'était passé à la police. |
olumlu rapor
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les inspecteurs ont fait un rapport élogieux de l'université. |
büyük değernom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) À 4 £ chacun, les billets sont d'un très bon rapport qualité-prix étant donné qu'ils permettent de prendre le bus toute la journée. |
cinsel ilişkinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
paranın karşılığınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce voyage offrait un bon rapport qualité/prix. |
verilen paraya değernom masculin |
karşılık, karşı
(edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Plusieurs philosophes ont réfléchi à la question de la volonté propre par rapport au déterminisme. |
kıyasla
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) De nos jours, on vit bien par rapport à avant. |
ile kıyaslandığındapréposition (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Par rapport à John, Ollie est un géant. C'est une amatrice par rapport à toi. |
karşısında
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) L'amende infligée à l'entreprise était modeste par rapport à ses bénéfices de l'année. |
ile ilgili
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La biologie est une science qui porte sur tout ce qui est en rapport avec la vie et son fonctionnement. |
ile ilgisi olmak, ile ilgili olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ilgili olmak, alakalı olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
uzaktan ilgisi olan(figuré) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
ilgisiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Vos commentaires sont sans rapport avec cette discussion. |
bağlantısı olmayan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
ilgililocution verbale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Cette affirmation n'a rien à voir (or: n'a aucun rapport) avec le problème. |
konu dışı olma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kıyasla, nispetle
(edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Il ne semble pas si petit par rapport aux autres. |
ile ilgili olmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ayrıntılı kayıt/rapornom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ils ont gardé un rapport détaillé de chaque développement dans la ville. |
rapor etmek(kötü davranışı, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Encore une infraction, et je vais devoir faire un rapport. |
karşılaştırmak, kıyaslamak, mukayese etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il testait ses capacités afin de voir comment il se situait par rapport à ses concurrents. |
gerisinde kalmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dans la reprise économique, l'industrie est à la traîne par rapport aux autres secteurs. |
oranla
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Sa tête semble trop grosse par rapport au reste de son corps. |
karşısındapréposition (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Les immeubles semblaient tout petits par rapport aux montagnes situées derrière eux. |
ilgili
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Vos arguments n'ont aucun sens par rapport au thème de notre discussion. |
durum raporunom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Selon le rapport sur les conditions de l'investisseur, la société devrait attendre avant de vendre ses parts. |
Fransızca öğrenelim
Artık rapport'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
rapport ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.