Fransızca içindeki se passer ne anlama geliyor?

Fransızca'deki se passer kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte se passer'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Fransızca içindeki se passer kelimesi geçirmek, vermek, uzatmak, atlamak, geçirmek, atlamak, geçmek, geçmek, geçip gitmek, geçmek, girmek, geçmek, sona ermek, bitmek, geçirmek, sınava girmek, imtihana girmek, solmak, geçmek, geçmek, çalışmak, vitese takmak, geçmek, önünden geçmek, uğramak, ziyaret etmek, uğramak, geçmek, karşılanmak, uğramak, geçerken uğramak, açmak, geçmek, uğramak, uğramak, sınava girmek, imtihana girrmek, sonuna kadar yaşamak, vermek, pişmek, uğramak, ziyaret etmek, delikten geçirip bağlamak, uğramak, ziyarete gelmek, ziyarette bulunmak, ziyaret etmek, geçirmek, çalmak, pas geçmek, gezdirmek, akıp gitmek, yayında, sahnede, ziyaret etmek, misafirliğe gelmek, ulaşmak, mezun olmak, geçmek, hızla ve kolaylıkla hareket etmek, değişmek, ilerlemek, uğramak, yapmak, ısmarlamak, yanından geçmek, geçmek, sınava girmek, üstünden atlamak, çıkarmak, zaman geçirmek, yayınlamak, yayına sokmak, geçmiş, ziyaret etmek, yapmak, (zaman) geçmek, akmak, akıp gitmek, olmak, geçirmek, (enerji, kaynak, vb.) tüketmek, sarf etmek, giymek, olan biten anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

se passer kelimesinin anlamı

geçirmek

verbe transitif (du temps) (zaman, vakit)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Je vais passer la journée en famille.
Bütün günü ailemle birlikte geçireceğim.

vermek, uzatmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Tu peux me passer le sel ?

atlamak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Mon conseil est de passer le deuxième plat et de garder de la place pour le poisson.
Menüdeki ikinci yemeği atlayıp balığa yer bırakmanı tavsiye ederim.

geçirmek

(du temps,...)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

atlamak, geçmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Jeanne est au téléphone, du coup, elle m'a dit qu'elle passait son tour.
ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Kitapta üç bölümü okumadan atladı (or: geçti).

geçmek, geçip gitmek

verbe intransitif (circuler)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Le bus est passé sans s'arrêter pour nous prendre à l'arrêt.

geçmek

verbe intransitif (temps) (zaman, süre)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Les week-ends passent vraiment vite.
Hafta sonları çok çabuk geçiyor.

girmek

verbe intransitif

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Le canapé ne passe pas à travers cette porte.

geçmek

(temps) (zaman)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Il semble que le temps passe de plus en plus vite chaque année.

sona ermek, bitmek

verbe intransitif

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
L'occasion est maintenant passée.

geçirmek

(Sports)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

sınava girmek, imtihana girmek

verbe transitif (un examen)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je passe mon examen de chimie mercredi.

solmak

verbe intransitif (couleur) (renk)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Les couleurs ont un peu déteint au lavage.

geçmek

verbe transitif (sınır, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Pour passer la frontière, il te faut un passeport en règle.

geçmek

(gümrükten, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
D'abord tu dois passer la douane, puis attendre tes bagages.

çalışmak

(transport) (otobüs, vb.)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Le bus circule tous les jours sauf le dimanche.

vitese takmak

verbe transitif (Automobile)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Mike a mis (or: passé) la première et a filé.

geçmek

verbe intransitif (önünden, yanından)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La foule regardait le défilé passer.

önünden geçmek

verbe intransitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Quand Emily était malade, elle s'est assise à la fenêtre et faisait coucou à tous ceux qui passaient.

uğramak, ziyaret etmek

verbe intransitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
J'étais dans le coin, alors j'ai décidé de passer vous faire un petit coucou.

uğramak

verbe intransitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je passe juste pour te dire qu'il y aura une fête samedi.

geçmek

verbe intransitif (temps) (zaman)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je n'arrive pas à croire que les vacances sont déjà finies. Le temps est passé trop vite.

karşılanmak

(message,...)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
J'espère que mon discours va bien passer à la réunion ce soir.

uğramak, geçerken uğramak

verbe intransitif (familier)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je me suis dit que j'allais passer te dire bonjour ! Si tu es dans le quartier et que tu veux passer chez nous, tu es le bienvenu.

açmak

verbe intransitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Des rochers étaient tombés sur la route et nous n'avons pas pu passer.

geçmek

verbe intransitif (temps) (zaman)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Les minutes passaient et Peter ne savait toujours pas quoi faire.

uğramak

verbe intransitif

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Je passerai cet après-midi.

uğramak

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)

sınava girmek, imtihana girrmek

verbe transitif (un examen, un concours)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je passe mon bac le mois prochain.

sonuna kadar yaşamak

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Elle a passé ses dernières années dans la même petite ville.

vermek

verbe transitif (başkasına)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je passe toujours mes livres préférés à ma sœur.

pişmek

verbe intransitif (café) (kahve)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)

uğramak, ziyaret etmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Si tu passes ce soir, on pourra regarder un film ensemble.

delikten geçirip bağlamak

verbe transitif (Nautique : une corde) (ip, halat, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

uğramak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Pourrais-tu passer à la pharmacie pour moi en rentrant à la maison ?

ziyarete gelmek, ziyarette bulunmak

verbe transitif

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Mes parents vont passer.

ziyaret etmek

verbe intransitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Papi et Mamie sont passés aujourd'hui et nous avons pris le thé.

geçirmek

(le temps) (zaman, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ils ont passé le temps en se racontant des histoires de jeunesse.

çalmak

verbe transitif (un disque, de la musique) (CD, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Je passe le nouveau CD sur la chaîne.
Müzik setinde yeni CD'yi çalıyorum.

pas geçmek

verbe transitif (une question)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le candidat a passé deux questions.

gezdirmek

verbe transitif (sa main, son doigt) (elini)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
George a passé sa main le long du dos du chat.

akıp gitmek

verbe transitif (le temps) (zaman)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

yayında

(média : diffusion) (televizyonda, vb.)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
Ton émission préférée passe.

sahnede

(mecazlı)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
Theresa passe dans deux minutes ! Mais où est-elle partie ?

ziyaret etmek

verbe intransitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je passerai demain matin en allant travailler.

misafirliğe gelmek

verbe intransitif (courte visite)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
J'espère que mon ami va passer pour le thé.

ulaşmak

verbe intransitif (message)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
J'espère que le message du ministre va enfin passer.

mezun olmak

verbe transitif (Scolaire : une classe)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Son fils passa la classe de CE2.

geçmek

verbe intransitif (temps) (zaman)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Le temps passe.

hızla ve kolaylıkla hareket etmek

verbe intransitif (mecazlı)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Paul en lancé la balle et elle est passée en vitesse dans l'air.

değişmek

verbe intransitif

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Au fil du temps, Jim regardait les années passer.

ilerlemek

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)

uğramak

verbe intransitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Peter a dit qu'il passerait dans l'après-midi.

yapmak

verbe transitif (un appel) (arama, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Souhaitez-vous que je passe l'appel pour vous ?

ısmarlamak

verbe transitif (une commande)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
J'aimerais passer commande pour une douzaine d'articles supplémentaires.

yanından geçmek

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le bateau à homards a passé les bas-fonds sans danger.

geçmek

verbe transitif (la douane,...) (gümrükten, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Nous vous retrouverons lorsque vous aurez passé la douane.

sınava girmek

verbe transitif (un examen, un concours)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je passe mon bac la semaine prochaine.

üstünden atlamak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le sauteur a facilement passé la barre.

çıkarmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le chien passa la tête par la fenêtre.

zaman geçirmek

verbe transitif (du temps, des heures)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
L'athlète a passé des heures à s'entraîner.

yayınlamak, yayına sokmak

verbe transitif (un film, une émission) (film, program, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ils passent une rediffusion de cette comédie que tu aimais.

geçmiş

verbe transitif (au-delà en nombre) (sayıca)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Il a passé (or: dépassé) l'âge de la retraite pour sa société.
Emeklilik yaşı geçmiş olduğu halde hâlâ çalışıyor.

ziyaret etmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je vais passer (or: aller) voir mon voisin.

yapmak

(un accord) (anlaşma, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Les deux parties ont signé un accord.

(zaman) geçmek, akmak, akıp gitmek

(temps)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Une heure s'est écoulée avant que la police n'arrive.

olmak, geçirmek

(opération)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il va subir un pontage mercredi.
Test sonuçlarını kaybettikleri için gelecek hafta yeniden tüm testlerden geçmesi gerekecek.

(enerji, kaynak, vb.) tüketmek, sarf etmek

(de l'énergie)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

giymek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

olan biten

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Les voisins avaient signalé des activités étranges dans la maison.

Fransızca öğrenelim

Artık se passer'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.

se passer ile ilgili kelimeler

Fransızca hakkında bilginiz var mı

Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.