Fransızca içindeki sorte ne anlama geliyor?
Fransızca'deki sorte kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte sorte'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki sorte kelimesi tür, tip, çeşit, cins, vasıf, tür, tür, çeşit, tip, çeşit, tür, dışarı kaçmak, dışarı çıkmak, ortaya çıkmak, dışarı çıkmak, eğlenceye gitmek, söylemek, dışarı çıkarmak, çıkarıvermek, gitmek, ayrılmak, çıkmak, dışarı çıkmak, dışarıya çıkmak, çok sayıda üretmek, çıkmak, dönmek, (film) gösterime sokmak, vizyona sokmak, dışarı çıkarmak, yayınlamak, dışarı çıkarmak, hücuma geçmek, yayınlanmak, vizyona girmek, yayılmak, dışarı, dışarıya, fırlamak, çıkmak, dolaşmak, gezinmek, dolanmak, dağılmak, sahneden çıkmak, (bilgisayar) çıktı almak, akmak, çekip götürmek, çıkmak, uydurmak, hızla koşmak, çıkarıp göstermek, ibraz etmek, men edilmiş, fırlama, ok gibi fırlama, çıkmak, meydana çıkmak, ilk defa gösterilmek, çıkarmak, ayağa kalkmak, dışarı akmak, pot kırmak, tekrarlamak, teşhir etmek, sosyalleşme, hızla koşmak, atılmak, fırlamak, başkalarıyla iletişim kurmak, sohbet etmek/kaynaşmak, hiçbir tür/çeşit, bir bakıma, kendini evinde hissettirmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
sorte kelimesinin anlamı
tür, tip, çeşit, cins
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) ll y a tellement de sortes d'appareils photo qu'il est difficile d'en choisir un. |
vasıf
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
türnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Une nouvelle sorte de chefs a vu le jour dans cette école de cuisine haut de gamme. |
tür, çeşit
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quel type d'émission est-ce ? Un jeu ? |
tip, çeşit, tür
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'est ce type (or: genre) de nourriture que je préfère. En beğendiğim yemek çeşidi budur. |
dışarı kaçmakverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nous avons réussi à sortir de l'immeuble alors qu'il prenait feu. |
dışarı çıkmakverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Matthieu est sorti sans répondre. |
ortaya çıkmakverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Sors de l'ombre et mets-toi ici dans la lumière pour que je te voie. |
dışarı çıkmakverbe intransitif (kısa süreliğine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je sors faire les courses, je reviens dans 10 minutes. |
eğlenceye gitmekverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ils se sont mis sur leur trente-et-un pour sortir. |
söylemekverbe transitif (familier) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) J'ai trouvé ça incroyable qu'elle sorte cette remarque. |
dışarı çıkarmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
çıkarıvermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le prestidigitateur sortit un lapin de son chapeau. |
gitmek, ayrılmak, çıkmakverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quand l'alarme a retenti, tout le monde est sorti par les issues de secours. |
dışarı çıkmakverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) T'as demandé à ta mère si tu pouvais sortir jouer ? |
dışarıya çıkmakverbe intransitif (personnes) (güruh halinde) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les gens ont commencé à sortir du bâtiment. |
çok sayıda üretmekverbe transitif (figuré, familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les hommes politiques sortent toujours les mêmes platitudes. |
çıkmakverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
dönmekverbe intransitif (de la route) (yoldan, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
(film) gösterime sokmak, vizyona sokmakverbe transitif (film) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ils ont sorti le film et ont fêté sa sortie à Los Angeles. |
dışarı çıkarmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Peux-tu sortir la poubelle ? |
yayınlamakverbe transitif (publier) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
dışarı çıkarmakverbe transitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
hücuma geçmekverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yayınlanmak(livre, film, CD,...) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Son nouveau roman sortira cet automne. |
vizyona girmekverbe intransitif (film) (sinema filmi) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
yayılmak(nouvelle) (haber) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Si cette affaire sort, il sera ruiné. |
dışarı, dışarıyaverbe intransitif (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Je suis désolé mais il est sorti quelques instants. |
fırlamak, çıkmakverbe intransitif (figuré) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Les yeux lui sont sortis de la tête en apprenant la nouvelle. |
dolaşmak, gezinmek, dolanmakverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Les trois amis décidèrent de sortir vendredi pour écouter de la musique. |
dağılmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Les portes du cinéma se sont ouvertes et les gens sont sortis sur la chaussée. |
sahneden çıkmak(Théâtre) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
(bilgisayar) çıktı almakverbe transitif (Informatique) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sortez les résultats sur l'imprimante. |
akmak(liquide) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) J'ai ouvert le robinet et l'eau a coulé. |
çekip götürmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Un officier de police était en train d'embarquer un des manifestants. |
çıkmak(Technique) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
uydurmak(une histoire, excuse, plan) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
hızla koşmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le cambrioleur a foncé dans une allée en voyant la police débarquer. |
çıkarıp göstermek, ibraz etmek(soutenu : montrer) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Après avoir caché son travail pendant des mois, il l'a finalement produit en public. |
men edilmiş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tu as enfreint les règles ; tu es éliminé ! |
fırlama, ok gibi fırlama
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çıkmak, meydana çıkmakverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Il y a eu un bruit dans les buissons et un hérisson en est sorti (or: en a émergé). |
ilk defa gösterilmek(film) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le film sortira (or: sortira au cinéma) à Noël. |
çıkarmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La secrétaire a sorti (or: a retiré) le dossier de l'armoire. |
ayağa kalkmakverbe intransitif (fantôme) (ölü, vb.) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Les fantômes sortent (or: apparaissent) de nuit. |
dışarı akmakverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le sang jaillissait de la blessure. |
pot kırmakverbe transitif (familier : dire) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
tekrarlamakverbe transitif (figuré, familier) (fikir, hikaye, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
teşhir etmekverbe transitif (figuré, familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
sosyalleşme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hızla koşmak, atılmak, fırlamak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Les enfants se précipitèrent de l'autre côté de l'aire de jeu. |
başkalarıyla iletişim kurmak, sohbet etmek/kaynaşmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Nous n'avons le temps de fréquenter des gens que le week-end. |
hiçbir tür/çeşitlocution adjectivale Pour préparer cette tarte, vous pouvez mettre des fruits rouges de saison en tous genres, mûres, framboises, et tout ce qui est de saison. |
bir bakımalocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
kendini evinde hissettirmek(birisine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
Fransızca öğrenelim
Artık sorte'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
sorte ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.