Fransızca içindeki tracé ne anlama geliyor?
Fransızca'deki tracé kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte tracé'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki tracé kelimesi (arkada bırakılan) iz, iz, belirti, işaret, gizli öneri/eğilim, takip, iz, az miktar, zerre, iz, nişan, eser, ipucu, leke, zerre, iz, işaret, damga, leke, anıt, iz, çok hızlı sürmek, çok hızlı kullanmak, rota belirlemek, yol belirlemek, işaretlemek, hızla geçmek, hızla geçip gitmek, çizgi çekmek, çizgi çizmek, telefon numarasını tespit etme, tespit etmek, izleme, ana hatlarıyla çizmek, açmak, yerini belirlemek, izini sürmek, kayıt, su seviyesi işareti, su yükseklik çizgisi, en ufak bir izi/belirtisi bile yok, en ufak bir izi bile yok, damgasını vurmak/adını yazdırmak, izlemek, takip etmek, hafif/bir nebze tat, izlemek, takip etmek, belirti, izlemek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
tracé kelimesinin anlamı
(arkada bırakılan) iz
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
iz, belirti, işaret(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Après le spectacle, il y avait incontestablement un parfum de déception dans l'air. |
gizli öneri/eğilim
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
takip, iznom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le détective a étudié le tracé effectué par le détecteur de mensonges. |
az miktar, zerrenom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y avait des traces de boue sur la moquette, là où Simon avait marché avant d'enlever ses bottes. |
iz, nişan, esernom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y a des traces qui montrent Olivia était à la maison, mais elle n'y est plus. |
ipucunom féminin (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Avant de découvrir que le principal Simon avait menti sur son CV, il n'y avait jamais eu la moindre trace de soupçon sur ses qualifications. |
leke
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ben n'avait pas très bien nettoyé les fenêtres ; il y avait des traces (or: marques) partout. |
zerrenom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
iz, işaret, damga(visible) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) En se renversant, la chaise a laissé une marque sur le mur. Düşen sandalye duvar üzerinde iz bıraktı. |
leke
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sarah a dit qu'elle avait nettoyé les fenêtres mais elles étaient couvertes de taches. |
anıt
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce livre est un souvenir de leurs accomplissements. |
iznom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le chasseur suivait la piste du cerf. |
çok hızlı sürmek, çok hızlı kullanmakverbe transitif (familier : la route) (araba) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il aime tracer la route dans sa voiture de sport tape-à-l'œil. |
rota belirlemek, yol belirlemekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le navigateur traça la trajectoire à suivre pour atteindre l'île. |
işaretlemekverbe transitif (plan üzerinde) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le capitaine a tracé la route du navire sur la carte. |
hızla geçmek, hızla geçip gitmek(familier) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
çizgi çekmek, çizgi çizmekverbe transitif (une ligne) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Vous pouvez utiliser une règle pour vous aider à tracer des lignes sur du papier. |
telefon numarasını tespit etme(d'un appel) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le traçage a aidé la police à attraper le criminel. |
tespit etmekverbe transitif (un appel) (telefon numarasını, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La police a essayé de tracer (or: localiser) l'appel du kidnappeur, mais il a raccroché trop rapidement. |
izlemeverbe transitif (un appel) (telefon numarası, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les inspecteurs n'ont pas pu tracer (or: localiser) l'appel. |
ana hatlarıyla çizmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ils ont tracé un plan de la nouvelle bibliothèque. |
açmakverbe transitif (yol, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Nous devons dégager (or: tracer) un chemin dans les bois. |
yerini belirlemekverbe transitif (sur un graphique) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dessine (or: trace) la ligne sur le graphique. |
izini sürmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les indigènes peuvent pister un animal sur des kilomètres. |
kayıt
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Kaptan, seyir defterine kayıt tutmuş. |
su seviyesi işareti, su yükseklik çizgisi(rivière) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
en ufak bir izi/belirtisi bile yoknom féminin Il n'y avait pas la moindre trace de sucre dans cette tarte. |
en ufak bir izi bile yoknom féminin Une fois que le mois d'avril arrive, il n'y a plus aucune trace de neige. Il n'y a pas la moindre trace de sucre dans ce thé. |
damgasını vurmak/adını yazdırmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Peter Jackson a laissé sa trace dans le monde cinématographique. |
izlemek, takip etmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tu devrais garder une trace de tes dépenses pour savoir combien tu as déboursé. |
hafif/bir nebze tat
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les choux de Bruxelles sont peut-être passés parce qu'ils ont un goût bizarre. |
izlemek, takip etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La police tente de retrouver la trace des témoins de l'accident. |
belirti
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Natalie n'avait jamais montré la moindre trace d'enthousiasme pour le passe-temps de John. |
izlemeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
Fransızca öğrenelim
Artık tracé'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
tracé ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.