İtalyan içindeki calma ne anlama geliyor?

İtalyan'deki calma kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte calma'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İtalyan içindeki calma kelimesi sakinlik, sessizlik, sakinlik, durgunluk, sakinlik, sukûnet, ılımlılık, itidal, sessizlik, (rüzgâr, vb.) durulma, dinme, sakinlik, soğukkanlılık, sakinlik, sükûnet, sessizlik, sakinlik, sükun, huzur, sükunet, sessizlik, sükût, kendine güven, özgüven, (zihinsel) dinginlik, sakinlik, sakinlik, sakinlik, rahatlatmak, ilaçla yatıştırmak, sakinleştirmek, yatıştırmak, yatıştırmak, sakinleştirmek, yatıştırmak, teskin etmek, rahatlatmak, ferahlatmak, yatıştırmak, teskin etmek, susturmak, sakinleştirmek, bastırmak, susturmak, rahatlatmak, hafifletmek, yatıştırmak, teskin etmek, sakinleştirmek, yatıştırmak, teskin etmek, yatıştırmak, sakinleştirmek, donuklaştırmak, yatıştırmak, hafifletmek, bastırmak, yumuşatmak, vazgeçirmek, yatıştırmak, rahatlatmak, sakin, durgun, durgun, dalgasız, durgun, sessiz/sakin, hissiz, duygusuz, barışsever, barışçı, sulhçu, sakin, soğukkanlı, boyun eğmiş, itaat etmesi sağlanmış, sakin, dengeli, sakin, sükunetli, (deniz, vb.) sakin, durgun, sakin, rahat, durgun, sakin, alçak, sakin, huzurlu, durgun, sakin, huzur dolu, huzurlu, sessiz, sakin, sükûnetli, sakin, sessiz, acelesiz, sakin, sukûnetli, sessiz, hissiz, duygusuz, telaşsız, dengeli, huzurlu, rahat, sakin, dingin, sakin, huzurlu, kuytu, olaysız, berrak, sakin, sakin, çalkantısız, sakin, uysal, yumuşak, durgun, sakince, sakinlikle, sakin bir şekilde, (şikayet etmeden) sakin bir biçimde, sakince, susturulmuş, serinkanlılıkla, sakin ol, sakin anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

calma kelimesinin anlamı

sakinlik

(davranış, tavır)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

sessizlik

sostantivo femminile (ambiente) (ortam)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

sakinlik

sostantivo femminile (clima) (hava)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

durgunluk

sostantivo femminile (acqua) (su)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

sakinlik, sukûnet

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
La famiglia cercava un resort per le vacanze dove la tranquillità fosse l'elemento principale.

ılımlılık, itidal

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
La calma di Maya durante la crisi era confortante per tutte le persone coinvolte.

sessizlik

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Cindy non veniva mai notata in classe per via della sua tranquillità.

(rüzgâr, vb.) durulma, dinme

sostantivo femminile (meteo)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
C'è stato un momento di quiete verso mezzogiorno ma poi la tempesta è ricominciata.

sakinlik, soğukkanlılık

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Bisogna che un leader mondiale sia in grado di mantenere la calma in tutte le situazioni.

sakinlik

sostantivo femminile (kişi)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

sükûnet, sessizlik, sakinlik

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

sükun, huzur, sükunet

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Sì, per favore, porta i bambini un po' fuori. Potrei sfruttare un po’ di pace.
Evet, lütfen çocukları evden dışarı çıkarın. Biraz sükunete ihtiyacım var.

sessizlik, sükût

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
È sceso un improvviso silenzio quando si è diffusa la notizia della guerra.

kendine güven, özgüven

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Pur avendo solo 17 anni, Clara ha un incredibile autocontrollo quando discute.
Clara henüz 17 yaşında olmasına rağmen etkileyici bir özgüvene sahip.

(zihinsel) dinginlik

sostantivo femminile

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
La meditazione vi aiuterà a raggiungere la serenità.

sakinlik

sostantivo femminile

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Cerco un po' di pace e tranquillità.

sakinlik

sostantivo femminile

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Mamma apprezza la pace di una casa vuota.

sakinlik

sostantivo femminile

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
La biblioteca è un angolo di quiete nel caos della città.

rahatlatmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La tata cercò di calmare il bambino che piangeva dandogli un giocattolo.

ilaçla yatıştırmak

(con farmaci, tranquillanti)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

sakinleştirmek, yatıştırmak

(birisini/bir şeyi)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ha dato delle pacche al cavallo agitato per calmarlo.
Yatmadan önce hafif müzik dinlemek küçük çocukları sakinleştirdi.

yatıştırmak

(figurato) (olayları, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

sakinleştirmek, yatıştırmak, teskin etmek

verbo transitivo o transitivo pronominale (birisini)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La nuova tata ha tranquillizzato il bambino capriccioso cantandogli una canzone.

rahatlatmak, ferahlatmak

(içini, kalbini, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Cosa possiamo dirgli per placare i loro timori circa l'operazione?

yatıştırmak, teskin etmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il Primo Ministro fece un discorso con l'obiettivo di tranquillizzare le persone dalla paura che seguì l'attentato.

susturmak

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

sakinleştirmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ha calmato i bambini eccitati con uno sguardo tranquillizzante.

bastırmak

(açlığı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Questo panino ti calmerà la fame per un po'.

susturmak

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il padre ha calmato il pianto del figlio.

rahatlatmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Gillian ci ha messo a nostro agio prima del compito raccontandoci una barzelletta.

hafifletmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Cosa posso dirti per placare la tua ansia per questa sera? Il suo arrivo precoce ha fugato il timore da parte nostra che lui non si presentasse.

yatıştırmak, teskin etmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Justin ha provato a calmare la bambina dandole caramelle a volontà.

sakinleştirmek, yatıştırmak, teskin etmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il veterinario sederà il cane prima dell'operazione.

yatıştırmak, sakinleştirmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La direzione ha proposto un aumento di stipendio nel tentativo di calmare i lavoratori arrabbiati.

donuklaştırmak

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Lo shock della notizia attenuò l'impatto emozionale iniziale.

yatıştırmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

hafifletmek

(yük, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

bastırmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La polizia antisommossa si mobilitò per sedare i tumulti.

yumuşatmak

verbo transitivo o transitivo pronominale (figurato)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
L'editore di John lo ha esortato a placare la sua polemica.

vazgeçirmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

yatıştırmak

verbo transitivo o transitivo pronominale (gerginliği, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il governo inviò un emissario nel tentativo di placare (or: calmare) le tensioni.

rahatlatmak

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Un buon massaggio allevierà il tuo dolore ai muscoli.
İyi bir masaj ağrıyan kaslarınızı rahatlatır.

sakin, durgun

aggettivo

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Gli alberi erano completamente calmi; non si sentiva nemmeno un suono.

durgun, dalgasız

aggettivo (mari, ecc.) (su)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Il mare sembrava molto calmo e piatto quel giorno.

durgun

aggettivo (hava, vb.)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Il vento è calmo.

sessiz/sakin

(letterario)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Con una voce sommessa il libraio disse ai bambini di fare silenzio.

hissiz, duygusuz

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Richard è una persona imperturbabile che raramente mostra i suoi sentimenti.

barışsever, barışçı, sulhçu

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Gli alieni hanno annunciato che le loro intenzioni sono pacifiche.

sakin, soğukkanlı

aggettivo

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Era calmo nonostante la pressione che aveva addosso.
Bugün deniz çok durgun.

boyun eğmiş, itaat etmesi sağlanmış

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Carol era calma dopo il litigio con il marito.

sakin

aggettivo (kişi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Mio padre era un uomo calmo che non alzava mai la voce.

dengeli

aggettivo (di persona) (duygusal açıdan)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
È un'adolescente sana e calma (or: tranquilla) che fa amicizia facilmente.

sakin, sükunetli

aggettivo

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Anche nelle situazioni stressanti, Cameron resta calmo.

(deniz, vb.) sakin, durgun

aggettivo (acque)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Siamo usciti con la barca sulle acque placide del lago.

sakin

aggettivo

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Inaspettatamente, Eddie sembrava tranquillo prima dell'importante esame.

rahat

aggettivo

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Nella cornice serena del giardino anch'io iniziai presto a sentirmi più calmo.

durgun, sakin

aggettivo (su, vb.)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Il lago sembrava molto calmo, quindi siamo usciti in barca.

alçak

(musica, suoni) (ses)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Nel ristorante c'era musica tranquilla in sottofondo.

sakin

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
I bambini alla fine si calmarono e dormirono tranquilli nei loro letti.

huzurlu

aggettivo

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Nel tempio c'era una atmosfera calma.

durgun, sakin

aggettivo (acqua) (su)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Le acque del lago erano calme e immobili.

huzur dolu, huzurlu

aggettivo

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Un corso d'acqua che scorre lentamente rende un luogo placido.
Ne kadar sakin olduğu yüzünden belli oluyordu.

sessiz, sakin, sükûnetli

aggettivo

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
L'ambiente placido della fattoria è minacciato dallo sviluppo urbano.

sakin, sessiz

aggettivo (kişi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Nel mezzo di tutto il trambusto mio fratello è rimasto calmo.

acelesiz

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
La coppia si fece una passeggiata tranquilla nel parco al tramonto.

sakin, sukûnetli

aggettivo

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
L'oceano era calmo e la giornata era quindi perfetta per andare in barca.

sessiz

aggettivo

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
L'oratore calmo parlava con tono pacato.

hissiz, duygusuz

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
"Dobbiamo fare la cosa logica", disse con una voce spassionata.

telaşsız

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

dengeli

aggettivo

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Mark era perfettamente controllato quando iniziò a parlare.

huzurlu, rahat, sakin, dingin

aggettivo

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Sembra sempre pacata, anche se qualcuno urla.

sakin, huzurlu, kuytu

aggettivo

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Cercavo un posto tranquillo nel parco.
Bugün deniz çok durgun.

olaysız

aggettivo

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Speriamo in un volo tranquillo.

berrak

aggettivo

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Dopo la mia lezione di yoga ho sempre un animo sereno.

sakin

aggettivo (mecazlı)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Irene riesce sempre a rimanere tranquilla quando è sotto pressione.

sakin, çalkantısız

aggettivo (acqua) (deniz, vb.)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Abbiamo fatto rafting sull'acqua calma del fiume Colorado.

sakin

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
L'artista passò molto tempo a dipingere scene di campi verdi sereni.

uysal

aggettivo (persona) (kişi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Non credo si arrabbierà, è abbastanza tranquillo.

yumuşak

aggettivo

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
La voce calma di Zak tranquillizzò il cane spaventato.

durgun

(onde)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Solitamente è più sicuro nuotare con le onde basse.

sakince, sakinlikle, sakin bir şekilde

avverbio

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)

(şikayet etmeden) sakin bir biçimde, sakince

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
Adam ha continuato tranquillamente a lavorare.

susturulmuş

locuzione aggettivale

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Gli spettatori scioccati, così rumorosi fino a un attimo prima, erano in uno stato di calma dopo che il campione aveva perso.

serinkanlılıkla

locuzione avverbiale

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
Anche se ha appena distrutto la macchina, Tom ha chiamato la polizia in modo tranquillo e con calma.

sakin ol, sakin

interiezione

(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.)
Tranquillo! Non c'è bisogno di essere così aggressivi.

İtalyan öğrenelim

Artık calma'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.

İtalyan hakkında bilginiz var mı

İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.