İtalyan içindeki finito ne anlama geliyor?
İtalyan'deki finito kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte finito'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki finito kelimesi tamamlamak, bitirmek, tamamlamak, durmak, bitirmek, kullanıp bitirmek, bitmek, bitirmek, durdurmak, olmak, bitmiş, sona ermiş, varmak, gelmek, yapmak, sona ermiş, tükenmek, bitirmek, tamamlamak, tüketmek, kullanıp bitirmek, çözümlenmek, sonuçlanmak, bitirmek, bitirmek, hepsini yemek, karışmak, bitirmek, sonuna kadar götürmek, bitmek, bitmek, bitirmek, dağılmak, bitmek, sona ermek, bitmiş, tükenmek, içip bitirmek, diplemek, sonuçlanmak, neticelenmek, bitmiş, sona ermiş, isabet etmek, bitmiş olmak, sona ermek, (zamanla) azalmak, eksilmek, elde kalmamak, bitirmek, tamamlamak, bitirmek, bitirmek, tamamlamak, bitirmek, bitirmek, sona ermek, sonlanmak, kullanıp bitirmek, sonlu (sayı, vb.), tamamlanmış, bitmiş, tükenmiş, bitmek, mahvolmuş, bitmiş, bitmiş, ölmek üzere olan kimse, gidici, yolcu, bitmeden, mahvolmuş, (evlilik) başarısız, başı belada, başı dertte, tam teşekküllü, bitmiş, tamamlanmış, dolmuş, bitirmek, çöküş, azalan, boşa gitmek, heba olmak, yapıp bitirmek, atılmak, doğru çıkmak, cebine düşmek/cebinde bulunmak, işi bitirmek, başını derde sokmak, nalları dikmek, iflas etmek, batmak, içip bitirmek, hepsini içmek, yiyip bitirmek, hepsini yemek, sonunu getirmek, ödeyip bitirmek, yayına son vermek, vuku bulmak, sapmak, (yoldan, vb.) çıkmak, sönmek, gözleri yaşarmak, -i içip bitirmek, haline gelmek, gebertmek, işini bitirmek, yiyip bitirmek, sonunda yapmak zorunda kalmak, sonuçta yapmak, hızlı gitmek, kapatmış olmak, tamamlamış olmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
finito kelimesinin anlamı
tamamlamakverbo intransitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Per favore finisci così possiamo andare via. |
bitirmek, tamamlamakverbo transitivo o transitivo pronominale (bir işi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Finirà la traduzione entro i prossimi 30 minuti. Çeviriyi 30 dakika içinde bitirecek. |
durmakverbo intransitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La pioggia è cessata. |
bitirmek, kullanıp bitirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ha finito la scatola di cereali e ha dovuto aprirne un'altra. |
bitmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La mia lezione finisce a mezzogiorno. |
bitirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (yarış) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ha completato la gara in 35 minuti. |
durdurmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La smetti per favore? |
olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Se continua così finiremo per perderci. |
bitmiş, sona ermişverbo transitivo o transitivo pronominale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I saldi finiranno domani alla chiusura del negozio. |
varmak, gelmekverbo intransitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Volevamo arrivare a Brighton, ma siamo finiti ad Hastings. |
yapmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dovresti essere in grado di finire questo lavoro in due ore. |
sona ermişverbo intransitivo (sona ermek fiilinin miş'li geçmişi) (miş'li geçmiş zaman: İş, oluş, hareket, konuşan tarafından görülmemiş, sonradan duyulmuş yahut öğrenilmiştir. Fiillere "-mış, -miş, -muş, -müş" ekleri getirilerek yapılır.) La partita è finita alle quattro. Maç saat dörtten önce sona ermişti. |
tükenmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Puoi andare a comprare il latte? Lo abbiamo finito tutto. |
bitirmek, tamamlamakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Finite la relazione prima di andare a casa. |
tüketmek, kullanıp bitirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Per questo pasto ho finito quasi tutto ciò che c'era in frigo. Mary mi ha consumato tutta la benzina e non ha fatto il pieno. |
çözümlenmekverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Con un po' di terapia il suo conflitto interiore potrebbe finalmente finire. |
sonuçlanmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le previsioni sono buone ma è troppo presto per dire come finirà. |
bitirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Abbiamo bisogno di andare a fare la spesa perché abbiamo finito le bustine per il tè. |
bitirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (yemek, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) John ha finito di mangiare e poi è uscito di casa. |
hepsini yemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Devi finire la tua verdura prima del dessert. |
karışmak(trovarsi coinvolto in [qlcs]) (bir işe, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Durante l'adolescenza Brad capitò nelle compagnie sbagliate e finì per abbandonare la scuola senza ottenere alcun diploma. |
bitirmekverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Terminiamo e andiamo a casa. |
sonuna kadar götürmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Non sarà facile, ma porteremo a termine questo progetto. |
bitmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
bitmekverbo transitivo o transitivo pronominale (informale) (okul) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La scuola finisce la prossima settimana per le vacanze estive. |
bitirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (bir şeyi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Non appena avrò terminato questo progetto, ne inizierò un altro. |
dağılmakverbo intransitivo (scuola, ecc.) (okul) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La scuola finisce alle 3 in punto. |
bitmek, sona ermek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Il concerto è finito con un concerto per violino di Mozart. Konser, Mozart'ın keman konçertosuyla sona erdi. |
bitmiş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Abbiamo finito tre relazioni, ne manca una! |
tükenmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le provviste per la spedizione stavano terminando e tornarono indietro. |
içip bitirmek, diplemek(bevande) (içki, mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ha finito la sua birra e sono andati al bar successivo. |
sonuçlanmak, neticelenmek(arrivare) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Prendendo la metro speravo di ritrovarmi nel centro di Parigi. |
bitmiş, sona ermiş(figurato: lasciarsi) (ilişki) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ne ho abbastanza della tua gelosia. Abbiamo chiuso! |
isabet etmek(cadere, colpire pesantemente) (yumruk, vb.) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Il pugno del pugile è piombato sulla mascella dell'avversario. |
bitmiş olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La battaglia era terminata in meno di tre ore. |
sona ermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tutte le cose belle devono giungere al termine. |
(zamanla) azalmak, eksilmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
elde kalmamakverbo transitivo o transitivo pronominale (vendere tutto) (mal, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dà sempre fastidio andare al botteghino e sentirsi dire che è tutto esaurito. |
bitirmek, tamamlamakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Completerò il dipinto entro venerdì. Tabloyu Cuma gününe kadar bitireceğim. |
bitirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dan terminò la relazione e la spedì al suo capo. |
bitirmek, tamamlamakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Devo finire i miei compiti prima di andare al centro commerciale. |
bitirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
bitirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Chiuse il suo discorso con una battuta, lasciando il pubblico di buonumore. |
sona ermek, sonlanmakverbo intransitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Mi dispiace vedere che il loro sito web sta chiudendo. |
kullanıp bitirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ho finito tutti i miei vestiti puliti per questa settimana! |
sonlu (sayı, vb.)aggettivo (matematica) (matematik) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La soluzione del problema è un numero finito. |
tamamlanmış, bitmişaggettivo (industria) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Qui spediscono i prodotti finiti. Bitmiş malları nakliye ettikleri yer işte burasıdır. |
tükenmiş(che non ha più successo) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mano a mano che invecchiava iniziò a sentirsi finito. |
bitmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) È già finito il telegiornale? |
mahvolmuş, bitmişaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Era finito! Nessuno l'avrebbe più assunto dopo lo scandalo. |
bitmişaggettivo (kullanılmış) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La farina è finita ieri sera quando abbiamo fatto il pane. |
ölmek üzere olan kimse, gidici, yolcu(argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Se il freno di emergenza si rompe siamo spacciati. |
bitmedenaggettivo (hafta, vb.) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ti riconsegnerò il lavoro prima che la settimana sia finita. |
mahvolmuşaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quell'uomo non ha più speranze: è finito. |
(evlilik) başarısızaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Dopo due matrimoni falliti, Ben ha deciso di rimanere single. |
başı belada, başı dertte(informale) (argo) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Se scoprono che hai parlato sei spacciato. |
tam teşekküllü
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
bitmiş, tamamlanmışaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) È finito il progetto o è ancora in corso? Bu proje tamamlanmış halde mi, yoksa hâlâ devam mı ediyor? |
dolmuşaggettivo (zaman) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il tuo tempo è scaduto; ti prego di darmi subito la risposta. |
bitirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (iş, görev) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tania finì di cucinare la cena e la servì. |
çöküş(figurato) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ora, all'età di settantanove anni, è al tramonto della vita. |
azalanverbo transitivo o transitivo pronominale (essere a corto di) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Devo fare un salto al negozio perché sto per finire il latte. |
boşa gitmek, heba olmakverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sentì che tutti i suoi sforzi erano finiti in nulla. |
yapıp bitirmek(figurato) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) È meglio togliersi il pensiero adesso piuttosto che lasciarlo da fare all'ultimo momento. |
atılmakverbo intransitivo (informale, idiomatico) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
doğru çıkmakverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Annie sperava che il suo progetto andasse a finire bene così avrebbe preso un bel voto. |
cebine düşmek/cebinde bulunmak(figurato) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
işi bitirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sono ore che lavoro, per oggi finisco qui. |
başını derde sokmak(informale) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Finisco sempre nei guai con i miei insegnanti. |
nalları dikmek(morire) (argo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
iflas etmek, batmak(informale: fallire) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Quando l'azienda è andata in malora ha perso il lavoro. |
içip bitirmek, hepsini içmekverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Finisci di bere, dobbiamo andare! |
yiyip bitirmek, hepsini yemekverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Se finisci di mangiare velocemente avremo più tempo per giocare. |
sonunu getirmek(bir işin) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ha sempre una nuova iniziativa, ma non riesce mai a portare a termine le cose. |
ödeyip bitirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ho quasi finito di pagare il mio mutuo. La società di recupero crediti continuò a chiamarmi per settimane finché non saldai il mio debito. |
yayına son vermek(radio, televisione) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La nostra radio locale chiude le trasmissioni a mezzanotte, e dopo non ci sarà più niente da ascoltare. |
vuku bulmakverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nessuno sa come andrà a finire questo piccolo dramma. |
sapmak, (yoldan, vb.) çıkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
sönmek(heyecan, vb., mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
gözleri yaşarmakverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Se canta una canzone triste, finirò per commuovermi. |
-i içip bitirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Finisci di bere il succo; è ora di andare. |
haline gelmekverbo intransitivo (esito di un'azione) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Se non ci fermiamo e chiediamo indicazioni, finiremo per perderci! |
gebertmek, işini bitirmek(figurato) (argo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yiyip bitirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Se finisci di mangiare le verdure poi avrai il dolce. |
sonunda yapmak zorunda kalmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
sonuçta yapmakverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Julia ha declinato l'invito di Larry e lui ha finito per andare al ballo della scuola da solo. |
hızlı gitmekverbo intransitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) È scivolato ed è finito a capofitto contro un palo della luce. |
kapatmış olmakverbo transitivo o transitivo pronominale (telefonu, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Non hai ancora finito col telefono? |
tamamlamış olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Puoi farmi delle fotocopie? E quando avrai finito avvisami e ti trovo qualcos'altro da fare. |
İtalyan öğrenelim
Artık finito'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
finito ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.