Fransızca içindeki formes ne anlama geliyor?
Fransızca'deki formes kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte formes'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki formes kelimesi şekil, biçim, şekil, biçim, tür, tip, çeşit, cins, biçim, şekil, biçim, şekil, form, geleneksel davranış biçimi, teknik, kondisyon, form, biçim, karakter, şekil, biçim, suret, formda, şekil, tarz, stil, form, ayakkabı kalıbı, pabuç kalıbı, şekil, biçim, düzen, hayalet, eğitimli, zindelik, sağlık, (bedenen) formda olma, yapmak, oluşturmak, eğitmek, eğitim vermek, öğretmek, eğitmek, öğretmek, teşkilatlandırmak, oluşturmak, öğretmek, eğitmek, eğitmek, öğretmek, kurmak, ortak noktada buluşmak, çeşit, oluşmak, meydana gelmek, eğri, kavisli, şekilsiz, biçimsiz, konik, biraz hasta, kusur, hata, arıza, hilal şeklindeki, hilal biçimli, silindir şapka, vinççi, sembolik, rasyonel sayıya çevirmek, uzun ipek şapka, sıhhati daha iyi, daha sağlıklı/sıhhatli, hareketli, enerjik, daha formda olan, kemerli, kavisli, ip gibi, ipe benzeyen, kemer oluşturan, formda, formdan düşmüş, rahatsız, sağlıklı, formda, şeklinde, şekilsiz kütle, dalga şekli, hükümet şekli, arazi özelliği, (fiziksel olarak) formda olma, silindir şapka, yargı süreci, sağlık kulübü, mısır şeklinde şekerleme, şimdiki zaman, inanır gibi yapmak, şekil almak, biçim almak, biçimlenmek, şekillenmek, forma girmek, formunu korumak, formda kalmak, form tutmak, forma girmek, tablolaştırmak, sağlıklı, sıhhatli, üstü yuvarlak, petrol kuyusu platformu, kalıba çekme, hemen eski haline dönmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
formes kelimesinin anlamı
şekil, biçimnom féminin (contour) (nesne) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les chaises semblaient identiques en termes de forme et de couleur. Sandalyeler şekil ve renk olarak aynı görünüyordu. |
şekil, biçimnom féminin (type) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La glace est de l'eau sous forme solide. |
tür, tip, çeşit, cinsnom féminin (type) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quelle forme prendra le cours de formation ? Ne çeşit bir eğitim olacak acaba? |
biçim, şekilnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'artiste ne se souciait pas des couleurs, seulement de la forme. |
biçimnom féminin (Arts) (sanat) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'aime la forme de ce poème, mais il manque de substance. |
şekil, formnom féminin (structure initiale) (biçimsel yapı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce pull va perdre sa forme s'il est mouillé. |
geleneksel davranış biçiminom féminin (comportement conventionnel) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il ne l'a fait que pour la forme. |
tekniknom féminin (Musique : technique) (müzik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce pianiste est un maître de la forme. |
kondisyon, formnom féminin (Sports : état physique) (spor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il est en forme pour le match. |
biçimnom féminin (Grammaire) (dilbilgisi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'aime écrire dans une forme familière. |
karakternom féminin (Imprimerie) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il cala la forme dans la presse d'imprimerie. |
şekil, biçim, suretnom féminin (fiziksel) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le bonbon était en forme d'œuf. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Şekerleme yumurta şeklindeydi (or: biçimindeydi). |
formdanom féminin (fiziksel olarak) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il est en forme pour un homme de 70 ans. |
şekilnom féminin (géométrique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les enfants apprenaient à dessiner des formes simples comme des triangles et des carrés. |
tarz, stil
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'aime la forme de son nouveau mobile. |
formnom féminin (physique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Oui, il est en pleine forme parce qu'il court et qu'il va à la gym. |
ayakkabı kalıbı, pabuç kalıbınom féminin (ustensile de cordonnier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le cordonnier utilisait des formes individuelles pour fabriquer chaque chaussure. |
şekil, biçimnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'arrive à peine à distinguer la forme d'un cheval dans cette peinture cubiste. |
düzennom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) On pouvait deviner la position de l'assassin d'après la forme de l'impact des balles. |
hayaletnom féminin (vague, indistincte) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cette forme est sortie du mur et s'est mise à me parler. |
eğitimli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il est toujours préférable d'utiliser des professionnels qualifiés lorsqu'on effectue d'importants travaux dans sa maison. |
zindelik, sağlık, (bedenen) formda olmanom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Toutes les recrues doivent passer un test permettant d'évaluer leur forme physique. |
yapmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) On forme le pluriel en ajoutant un « s ». |
oluşturmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
eğitmek, eğitim vermekverbe transitif (éducation) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle a été formée dans l'une des plus prestigieuses écoles. |
öğretmekverbe transitif (Éducation) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Nous avons une nouvelle qui commence lundi et il faut que je la forme. |
eğitmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Harry a passé une heure à former son nouvel employé. |
öğretmekverbe transitif (birisine bir işi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
teşkilatlandırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
oluşturmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les hommes constituent la majorité des employés dans le domaine de l'informatique. |
öğretmek, eğitmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dan a obtenu un emploi pour instruire des CM2 à l'école du quartier. |
eğitmek, öğretmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
kurmak(une phrase) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les élèves ont appris comment construire (or: former) des phrases basiques. |
ortak noktada buluşmak(figuré : équipe, famille) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Notre équipe se soude peu à peu. |
çeşit
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'imitation est une forme de flatterie. |
oluşmak, meydana gelmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Suite aux tremblements de terre sous-marins, des montagnes se sont formées. Yağmurda ıslanan saçları garip bir biçim aldı. |
eğri, kavisli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'écran de cette télévision est incurvé pour permettre une vision panoramique. |
şekilsiz, biçimsiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
konik
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
biraz hasta(familier) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Je pense qu'elle a attrapé la grippe : elle a l'air patraque. |
kusur, hata, arıza
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La pierre précieuse était dénuée du moindre défaut. |
hilal şeklindeki, hilal biçimli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
silindir şapkanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
vinççi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sembolik
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
rasyonel sayıya çevirmek(Maths) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
uzun ipek şapkanom masculin (chapeau en soie) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sıhhati daha iyi, daha sağlıklı/sıhhatli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
hareketli, enerjiklocution verbale (populaire) (kişi, mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
daha formda olanlocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Frank est en meilleure forme que Jimmy : il peut courir un kilomètre et demi en six minutes. |
kemerli, kavisliadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
ip gibi, ipe benzeyen
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kemer oluşturanlocution adjectivale (bir şeyin üzerinde) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
formdalocution adjectivale (personne) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
formdan düşmüşlocution verbale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quand j'ai commencé ce cours de danse, je n'avais vraiment pas la forme. |
rahatsızlocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Alicia avait la grippe et n'était pas en forme. |
sağlıklılocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mon grand-père a 98 ans et il est en pleine forme. |
formdaadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Je vais à la salle de sport toutes les semaines pour rester en forme. |
şeklinde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
şekilsiz kütle
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je ne pouvais pas identifier la forme indistincte verte qu'elle avait mise dans mon assiette. |
dalga şeklinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hükümet şekli
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
arazi özelliği
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
(fiziksel olarak) formda olmanom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La forme physique est aussi importante pour les personnes âgées. |
silindir şapka
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yargı sürecinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Chaque personne arrêtée a droit à un procès en bonne et due forme. |
sağlık kulübünom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Inscrivez-vous à un club de remise en forme et retrouvez la forme. |
mısır şeklinde şekerlemenom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
şimdiki zamannom masculin (dilbilgisi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il me semble qu'en français, il n'y a pas de présent à la forme progressive. |
inanır gibi yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
şekil almak, biçim almak, biçimlenmek, şekillenmekverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ses idées commencent enfin à prendre forme. |
forma girmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il faut que je retrouve la forme si je veux rentrer dans mon maillot de bain cet été. |
formunu korumak, formda kalmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je fais de la danse du ventre pour rester en forme. |
form tutmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
forma girmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Alice a retrouvé la forme pour le marathon en allant à la salle de sport régulièrement. |
tablolaştırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
sağlıklı, sıhhatlilocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
üstü yuvarlak(toit, plafond,...) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
petrol kuyusu platformunom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Martin travaille sur une plate-forme pétrolière si bien qu'il est absent de la maison plusieurs mois à la fois. |
kalıba çekmenom féminin (kumaş) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hemen eski haline dönmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
Fransızca öğrenelim
Artık formes'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
formes ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.