Fransızca içindeki opposé ne anlama geliyor?
Fransızca'deki opposé kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte opposé'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki opposé kelimesi eşleştirmek, göstermek, karşı, ters, karşıt anlamlı, karşı, muhalif, karşılıklı, (tamamen) zıt, karşıt, ters, oradaki, zıt/karşıt/ters şey, zıt, karşıt, zıt, aksi, zor, güç, tamamıyla, bütünüyle, karşı olmak, reddetmek, kabul etmemek, karşı koymak, direnmek, karşı karşıya getirmek, karşı gelmek, karşı olmak, karşı gelmek, muhalefet etmek, veto etmek, muhalefet etmek, karşı çıkmak, karşı çıkmak, itiraz etmek, itiraz etmek, ile çelişmek, reddetmek, karşı koymak, karşı gelmek, karşı çıkmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
opposé kelimesinin anlamı
eşleştirmekverbe transitif (takım, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dans le tournoi, l'équipe fut opposée à un adversaire redoutable. |
göstermek(de la résistance) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le criminel n'a opposé aucune résistance lorsque la police a mis la main sur lui. |
karşı, ters(en face) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les buts étaient sur les côtés opposés du terrain. Kaleler sahanın karşı uçlarında bulunuyordu. |
karşıt anlamlınom masculin (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) froid est l'opposé de "chaud". |
karşı, muhalifadjectif (idée) (fikir, görüş) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Au cours du débat, plusieurs opinions opposées ont été exprimées. |
karşılıklı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'illustration sur la page opposée présente chaque race. |
(tamamen) zıt, karşıt, tersadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ils ont adopté des positions opposées en ce qui concerne le sujet de l'aide sociale. |
oradaki
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
zıt/karşıt/ters şey
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Si je crois une chose, elle croit le contraire. |
zıt
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
karşıt, zıt, aksiadjectif (action) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Chaque action a une réaction de valeur égale et contraire (or: opposée). |
zor, güç(figuré) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
tamamıyla, bütünüyleadverbe (nier, refuser) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Elle a dénié catégoriquement avoir déjà rencontré l'homme. |
karşı olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
reddetmek, kabul etmemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Son patron a refusé sa demande de congé. |
karşı koymak, direnmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il s'opposait à l'avis de ses parents au sujet d'un mariage arrangé. |
karşı karşıya getirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ce match oppose le champion en titre à un parfait inconnu. |
karşı gelmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si tu t'opposes à ses vœux, il va te compliquer les choses. |
karşı olmak, karşı gelmek, muhalefet etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tout le monde s'est opposé à l'idée d'aller faire du camping proposée par Neil. |
veto etmeklocution verbale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le gouverneur a juré d'opposer son veto au projet de loi ouvrant le mariage aux couples de même sexe. |
muhalefet etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'opposition va forcément s'opposer à la politique, ça va de soi. |
karşı çıkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
karşı çıkmak, itiraz etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Helen s'oppose au projet de nouvelle route. |
itiraz etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ile çelişmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
reddetmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le Congrès s'est opposé au projet de loi du Président. |
karşı koymak(pour faire cesser) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le candidat s'engage à s'opposer au pouvoir des lobbies. |
karşı gelmek, karşı çıkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les élèves se sont opposés à l'idée de repousser l'examen final. |
Fransızca öğrenelim
Artık opposé'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
opposé ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.