Fransızca içindeki pied ne anlama geliyor?
Fransızca'deki pied kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte pied'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki pied kelimesi ayak, ayak, kadem, kaide, ayak, alt, dip, ayak, ayakucu, (ölçü) fit, 30.48 santimetrelik uzunluk ölçüsü, (hedefe giden) ilk basamak, başlangıç, sağlam olmayan durum, bacak, ayak, etek, kadeh sapı, alt, sehpa, yürümek, destek, ayak basacak sağlam yer, demir kol, tek katlı ev, bungalov, çekecek, ayakkabı çekeceği, tabure, ayak kemeri, yürüyerek gitmek, düzenlemek, hazırlıksız olarak, hazırlıksızca, parmak, sekmek, seke seke yürümek, beklemek, yaya, çifte, kıskaç, köşeye kıstırmak, teşkilatlandırmak, hastalıktan kalkmış, hastalıktan kurtulmuş, ayağa kalkmış, hastalıktan kalkmış, hastalıktan kurtulmuş, ayağa kalkmış, hemen, hemencecik, koşu, çap pergeli, kaya midyesi, altbilgi, ayak tırnağı, hezaren çiçeği, hezaren, uşak, asma filizi, domuz ayağı, paça, çarpık ayak, (kaya üzerinde, vb.) ayak basacak yer, ayak başparmağı, eşit şartlar, boy, hoşlanmak, keyif almak, zevk almak, attan inmek, vurmak, devirmek, boyunlu, yayan, doğaçlama olarak, vuruş, tekme, bir çeşit tek katlı ev, kadeh, bisikletten inmek, -e yürümek, üzerinde çok çalışmak, demir kolla açmak, yürüyerek geçmek, sıkıştırmak, boyunlu, ayak parmağı, yürüyüş yapmak, hiking yapmak, tekmelemek, çelme atmak, çelme takmak, sıkıştırmak, takip et, , zevk almak, çelme takmak, çelme atmak, çelmelemek, sertçe tekmelemek, köpeklere 'takip et' komutu vermek, ayağın altı, heyecan, yürüyen, hazırlıksız olarak, vuruş, vuruş anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
pied kelimesinin anlamı
ayaknom masculin (anatomie) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il tire mieux du pied droit. Topa sağ ayağıyla daha iyi vuruyor. |
ayak, kadem(mesure anglaise : 30,48 cm) (ölçü birimi: 0.3048 m) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kaide, ayaknom masculin (base : d'un meuble) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les pieds de ce placard ont besoin d'être réparés. İşsizlik sorununun temelinde eğitimsizlik yatmaktadır. |
alt, dip(montagne, escalier,...) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle se tenait au pied (or: en bas) de l'escalier, les yeux levés. Merdivenin altından yukarıya doğru baktı. |
ayaknom masculin (d'un meuble) (koltuk, masa) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La table avait deux pieds en spirale. |
ayakucunom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les couvertures finissaient toujours au pied du lit. |
(ölçü) fit, 30.48 santimetrelik uzunluk ölçüsü(1 pied = 30,48 cm) (kısaltma) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
(hedefe giden) ilk basamak(figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
başlangıç(figuré) (kariyer, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sağlam olmayan durumnom masculin (figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mon entreprise n'a presque pas de pied outre-Atlantique. |
bacak, ayaknom masculin (meuble) (masa, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un des pieds de la table est plus court que les autres. Masanın bir bacağı diğerlerinden daha kısadır. |
eteknom masculin (dağ, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ils possèdent un petit chalet de location au pied de la montagne. |
kadeh sapınom masculin (d'un verre) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le pied du verre était magnifiquement dessiné. |
alt(de l'escalier, immeuble, page) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La salle de bain est en bas de l'escalier. Comment faire pour faire apparaître les numéros de page en bas de page ? |
sehpa
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cette statue est livrée avec son support en bronze. |
yürümek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La voiture est tombée en panne, on va devoir marcher. |
destek
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ayak basacak sağlam yer
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les nouveaux marins ont bientôt trouvé leur équilibre sur le bateau. |
demir kol
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tek katlı ev, bungalov
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çekecek, ayakkabı çekeceğinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
taburenom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ayak kemerinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yürüyerek gitmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
düzenlemek(un événement) (etkinlik, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Bill organise une fête pour le cinquantième anniversaire d'Ellen. Vanessa organise l'assemblée générale annuelle de l'entreprise. |
hazırlıksız olarak, hazırlıksızca
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Nous avons décidé de prendre spontanément des vacances en famille. |
parmak(main) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il lui manquait deux doigts à la main gauche. |
sekmek, seke seke yürümek(personne) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Hailey sautillait dans la pièce à la recherche de sa deuxième chaussure. |
beklemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yaya
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çifte(quadrupède : coup de pied vers l'arrière) (at, eşek) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce mulet a des ruades vicieuses. |
kıskaçnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
köşeye kıstırmak(mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Je n'arrive pas à croire que tu lui aies filé du fric ! Elle m'a forcé, je n'avais pas le choix. |
teşkilatlandırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
hastalıktan kalkmış, hastalıktan kurtulmuş, ayağa kalkmışlocution adjectivale Il est remis sur pied depuis presque une semaine. |
hastalıktan kalkmış, hastalıktan kurtulmuş, ayağa kalkmışlocution adjectivale |
hemen, hemencecik(pleurer, se plaindre,...) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Cette fille est tellement sensible qu'elle se met à pleurer pour un oui ou pour un non. |
koşunom féminin (sporda) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La course à pied est l'un de mes sports favoris. Koşmayı hiç sevmem. |
çap pergelinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les pieds à coulisse sont utilisés pour mesurer la largeur ou l'épaisseur d'un tube. |
kaya midyesi(crustacé) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le corps de la baleine était couvert de bernacles. |
altbilginom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un pied de page avec le document source était inséré sous le texte principal. |
ayak tırnağınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hezaren çiçeği, hezarennom masculin (plante) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
uşaknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
asma filizi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
domuz ayağı, paçanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çarpık ayaknom masculin (doğuştan) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les gens avec un pied bot semblent marcher sur leurs chevilles. |
(kaya üzerinde, vb.) ayak basacak yernom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les grimpeurs portent des chaussures très souples pour pouvoir sentir les prises de pied. |
ayak başparmağı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il est très difficile de marcher si l'on s'est cassé le gros orteil. |
eşit şartlarnom masculin (çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) |
boylocution adjectivale (miroir, portrait) (ayna, fotoğraf) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
hoşlanmak, keyif almak, zevk almak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Victor est un sadique : il prend plaisir à voir souffrir les autres. |
attan inmeklocution verbale (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La grange a des blocs pour aider les cavaliers inexpérimentés à descendre de cheval. |
vurmak(birisine, bir şeye) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le but est de frapper le ballon avec le pied et de l'envoyer dans le filet. Oyunun amacı topa vurmak ve kaleye sokmaktır. |
devirmekverbe transitif (ayakla) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Liam a renversé un pot de fleurs avec son pied sans faire exprès. |
boyunlulocution adjectivale (verre) (bardak) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yayanlocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Parfois cela prend plus de temps d'aller au travail en voiture qu'à pied. |
doğaçlama olarak
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
vuruş, tekmenom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le coup de pied de Jessica envoya la balle voler dans le but. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Oyuncunun topa vuruşunu izledim. |
bir çeşit tek katlı evnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Comme Larry vieillit, il s'est installé dans un pavillon de plain-pied pour ne plus avoir à monter des escaliers. |
kadehnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Prenons des verres à pied pour goûter ce nouveau vin. |
bisikletten inmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Seth a ralenti son vélo et a mis pied à terre. |
-e yürümeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les enfants vont toujours à l'école à pied. |
üzerinde çok çalışmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si tu veux finir ton roman, il faudra que tu travailles dessus d'arrache-pied tous les jours. |
demir kolla açmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
yürüyerek geçmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Traverse le pont pour aller dans ce quartier. |
sıkıştırmak(figuré) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
boyunlulocution adjectivale (verre) (bardak: uzun, kısa, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
ayak parmağınom masculin (argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tes petits doigts de pied sont trop mignons ! |
yürüyüş yapmak, hiking yapmaklocution verbale (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Larry a fait une randonnée à pied dans les bois à l'extérieur de la ville après le travail. |
tekmelemek(top, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Halley a tapé dans le ballon depuis le milieu de terrain. |
çelme atmak, çelme takmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Au moment où je passais, il m'a fait un croche-pied pour me faire tomber. |
sıkıştırmak(figuré) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
takip etinterjection (komut) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Laura appela son chien "Spot, au pied !" |
locution adjectivale (Foot) Juste avant la fin du match, le joueur a marqué un but avec un puissant tir du pied droit. |
zevk almak(familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il prend vraiment son pied en voyant les autres souffrir. |
çelme takmak, çelme atmak, çelmelemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Une brute m'a fait trébucher dans le couloir. Kabadayının biri, bana koridorda çelme taktı. |
sertçe tekmelemeklocution verbale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
köpeklere 'takip et' komutu vermekverbe intransitif (chien) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle donna l'ordre à son chien de rester au pied. |
ayağın altınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il se mit sur la plante des pieds, prêt à y aller. |
heyecan(familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'adore prendre mon pied face au public. |
yürüyenlocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'homme à pied marchait à grands pas dans la rue. |
hazırlıksız olaraklocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ils ont joué leur sketch au pied levé (ou: à l'improviste). |
vuruşnom masculin (ayakla) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le coup de pied du joueur a envoyé le ballon dans le but ! |
vuruşnom masculin (top) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
Fransızca öğrenelim
Artık pied'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
pied ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.