Fransızca içindeki piquant ne anlama geliyor?
Fransızca'deki piquant kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte piquant'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki piquant kelimesi ok, diken, dikenli (meyve, tohum), dikenli, kirpi oku, kirpi dikeni, tat, lezzet, limonlu, acı, acılı, müstehcen, diken, nükte, heyecan, coşku, acı, acılı, sivri uçlu, dikenli/iğne gibi, acı, acılı, keskinlik, kesin, kati, (iğne, vb.) batırmak, iğnelemek, pike yapmak, dürtmek, uyutmak, sokmak, ısırmak, iğne batmış gibi hissetmek, iğneler batmak, aşırmak, sert, diken diken, diken gibi, acımak, acıtmak, aşırmak, araklamak, çalmak, batırmak, sopayla vurmak, enjekte etmek, araklamak, çalmak, aşırmak, itlaf etmek, öldürmek, ısırmak, parçalarını çıkarmak, aşırmak, çalmak, (soğuk hava) kesmek, dondurmak, çalmak, karıncalandırmak, sızlatmak, acıtmak, çalmak, uyutmak, uyutarak öldürmek, acımak, çalmak, aşırmak, yürütmek, yürütmek, araklamak, aşırmak, yürütmek, aşırmak, iğne yapmak, iğne vurmak, enjeksiyon yapmak, dürtmek, dürtüklemek, aşırmak, parmağını batırmak, çalıp kaçmak, aşırmak, daha heyecanlı hale getirmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
piquant kelimesinin anlamı
oknom féminin (d'un hérisson, porc-épic) (kirpi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le hérisson s'est roulé en boule avec ses piquants droits. |
diken
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dikenli (meyve, tohum)adjectif (fruits, graines) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La pulpe est plutôt goûteuse une fois que tu t'es débarrassé de la pellicule piquante. |
dikenliadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Fais attention à ces buissons piquants situés le long du chemin. |
kirpi oku, kirpi dikeninom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'ai enlevé les trois piquants de la truffe du chien. |
tat, lezzetnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Garder leur relation secrète ajoutait du piquant à l'aventure du jeune couple. |
limonluadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
acı, acılıadjectif (yiyecek) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
müstehcenadjectif (figuré) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
diken(plante, cactus) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
nükte(figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ajoutons un peu de piment à cette conversation. |
heyecan, coşku(figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'aimerais bien retrouver un peu de piment dans ma vie. |
acı, acılıadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ces piments sont épicés. |
sivri uçlu(cheveux) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sa nouvelle coiffure en épis (or: en piques) la rajeunit. |
dikenli/iğne gibiadjectif (poil) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les poils du sanglier sont durs et raides. |
acı, acılıadjectif (yiyecek) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
keskinlik(tat, koku) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kesin, kati
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Paula portait une chemise aux plis nets. |
(iğne, vb.) batırmak, iğnelemekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'aiguille piqua le doigt de Martha. |
pike yapmak(uçak) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
dürtmekverbe intransitif (avec quelque chose de pointu) (keskin bir şey ile) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Aïe ! Tu m'as piqué avec ton stylo ! |
uyutmak(un animal) (hasta hayvanı, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le vétérinaire a dû piquer notre cochon d'Inde parce qu'il était très malade. |
sokmak, ısırmakverbe transitif (böcek, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La guêpe a piqué Maggie au pied. |
iğne batmış gibi hissetmek, iğneler batmakverbe intransitif (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ne touche pas cette plante, elle pique. |
aşırmakverbe transitif (familier : voler) (argo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Brian a piqué une part de pizza en cachette. |
sert, diken diken, diken gibiverbe intransitif (visage) (sakal, saç) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il ne s'était pas rasé de la semaine et ses joues la piquèrent quand elle l'embrassa. |
acımakverbe transitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Un antiseptique sur une plaie ouverte pique très fort. |
acıtmakverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Aïe ! Ces épines piquent ! |
aşırmak, araklamakverbe transitif (familier : voler) (argo) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le voleur piqua plusieurs objets pendant que le commerçant était occupé avec un client. |
çalmakverbe transitif (familier : voler) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le cambrioleur a piqué plusieurs bijoux avant l'arrivée de la police. |
batırmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Piquez le fond de tarte, puis cuisez-le à blanc jusqu'à ce qu'il soit doré. |
sopayla vurmak(Hockey) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
enjekte etmekverbe transitif (familier) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Jon se piquait à la méthamphétamine
et s'est fait arrêter. |
araklamak(argo) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
çalmak, aşırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) On m'a volé mon cahier de chimie ! |
itlaf etmek, öldürmek(un animal) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Leur chien a été abattu par un tireur de la police. |
ısırmak(serpent) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le serpent le mordit à la jambe sans prévenir. |
parçalarını çıkarmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ils dépouillèrent la voiture volée de tout ce qui avait de la valeur. |
aşırmak, çalmak(familier) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les voleurs m'ont piqué (or: chouré) mon iPhone quand j'avais le dos tourné. |
(soğuk hava) kesmek, dondurmakverbe transitif (froid) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le gel mordait les fleurs. |
çalmak(familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
karıncalandırmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Cette écharpe me pique (or: gratte) le cou. |
sızlatmak, acıtmakverbe transitif (froid) (soğuk) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'air froid piqua (or: mordit) le visage des femmes. |
çalmak(familier) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tu as acheté ce collier ou tu l'as piqué ? J'ai piqué ces fleurs au parc ! |
uyutmak, uyutarak öldürmekverbe transitif (un animal) (evcil hayvan) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
acımak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Si tu te brûles, ça va piquer. |
çalmakverbe transitif (familier) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le voleur a piqué le portefeuille du monsieur. |
aşırmak, yürütmekverbe transitif (familier) (argo) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) À court de cigarettes, Amy en piqua une à son amie. |
yürütmek, araklamak(familier) (argo) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tim a piqué de l'argent à sa mère. |
aşırmak, yürütmek(familier) (gayri resmi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Fred a piqué un paquet de cigarettes chez le buraliste. |
aşırmakverbe transitif (familier : voler) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
iğne yapmak, iğne vurmak, enjeksiyon yapmak(Médecine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le tableau indique que personne n'a fait d'injection au patient. |
dürtmek, dürtüklemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Donne-lui un petit coup de coude histoire de le réveiller. |
aşırmak(familier) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
parmağını batırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ben enfonça son doigt dans le gâteau pour voir s'il était cuit. |
çalıp kaçmak(familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les garçons ont réussi à se tirer avec une pomme dans chaque main avant que le fermier ne les chasse. |
aşırmakverbe transitif (familier) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La mère de Rick lui avait dit qu'il ne pouvait pas avoir de biscuits, mais il en a quand même chipé un dans la boîte. |
daha heyecanlı hale getirmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le journal a donné du piquant à la nouvelle pour plaire au lecteurs. |
Fransızca öğrenelim
Artık piquant'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
piquant ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.