Fransızca içindeki piqué ne anlama geliyor?
Fransızca'deki piqué kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte piqué'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki piqué kelimesi pike, pike yapma, mızrak, maça, iğneli söz, kinaye, çalıntı, kesilmiş, (uçak) pike, pike yapma, acımasız/iğneleyici/incitici söz, büyük çivi, iğneleyici söz, nükteli yergi, pike yapmak, (iğne, vb.) batırmak, iğnelemek, dürtmek, uyutmak, sokmak, ısırmak, iğne batmış gibi hissetmek, iğneler batmak, aşırmak, sert, diken diken, diken gibi, acımak, acıtmak, aşırmak, araklamak, çalmak, batırmak, sopayla vurmak, enjekte etmek, araklamak, çalmak, aşırmak, itlaf etmek, öldürmek, ısırmak, parçalarını çıkarmak, aşırmak, çalmak, (soğuk hava) kesmek, dondurmak, çalmak, karıncalandırmak, sızlatmak, acıtmak, çalmak, uyutmak, uyutarak öldürmek, acımak, çalmak, aşırmak, yürütmek, yürütmek, araklamak, aşırmak, yürütmek, aşırmak, iğne yapmak, iğne vurmak, enjeksiyon yapmak, dürtmek, dürtüklemek, aşırmak, parmağını batırmak, çalıp kaçmak, aşırmak, öfke, hiddet, kaşındıran, piknik, acımasız, acımasızca, pikniklik yiyecek, not tahtası, piknik yapmak, açık havada yemek yemek, bedavacı, beleşçi, beleşçi, iğne yastığı, iğnelik, otlakçı, ayrılırken söylenen iğneleyici söz, son taş, (kuş) birdenbire inmek/avının üstüne çullanmak, piknik sepeti, ani ve hızlı iniş, ayakları tutarak dalış, dalmak, not tahtasına iliştirmek, pike yapmak, anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
piqué kelimesinin anlamı
pike, pike yapmanom masculin (uçak) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
mızraknom féminin (arme) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
maçanom masculin (Cartes) (iskambil) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Simon a joué la reine de pique. |
iğneli söz, kinaye(figuré, familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Janet n'a pas apprécié sa pique au sujet de sa coiffure. |
çalıntıadjectif (figuré, familier) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kesilmişadjectif (petite coupure) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
(uçak) pike, pike yapmanom masculin (avion) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le pilote est parvenu à reprendre contrôle de l'avion et à mettre fin au piqué. |
acımasız/iğneleyici/incitici söznom féminin (remarque) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
büyük çivi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les grilles en fer forgé étaient surmontées de pointes. Le rédacteur en chef garde une pointe sur son bureau pour y mettre les histoires non utilisées. |
iğneleyici söz(amusant) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
nükteli yergi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
pike yapmak(uçak) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
(iğne, vb.) batırmak, iğnelemekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'aiguille piqua le doigt de Martha. |
dürtmekverbe intransitif (avec quelque chose de pointu) (keskin bir şey ile) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Aïe ! Tu m'as piqué avec ton stylo ! |
uyutmak(un animal) (hasta hayvanı, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le vétérinaire a dû piquer notre cochon d'Inde parce qu'il était très malade. |
sokmak, ısırmakverbe transitif (böcek, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La guêpe a piqué Maggie au pied. |
iğne batmış gibi hissetmek, iğneler batmakverbe intransitif (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ne touche pas cette plante, elle pique. |
aşırmakverbe transitif (familier : voler) (argo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Brian a piqué une part de pizza en cachette. |
sert, diken diken, diken gibiverbe intransitif (visage) (sakal, saç) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il ne s'était pas rasé de la semaine et ses joues la piquèrent quand elle l'embrassa. |
acımakverbe transitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Un antiseptique sur une plaie ouverte pique très fort. |
acıtmakverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Aïe ! Ces épines piquent ! |
aşırmak, araklamakverbe transitif (familier : voler) (argo) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le voleur piqua plusieurs objets pendant que le commerçant était occupé avec un client. |
çalmakverbe transitif (familier : voler) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le cambrioleur a piqué plusieurs bijoux avant l'arrivée de la police. |
batırmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Piquez le fond de tarte, puis cuisez-le à blanc jusqu'à ce qu'il soit doré. |
sopayla vurmak(Hockey) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
enjekte etmekverbe transitif (familier) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Jon se piquait à la méthamphétamine
et s'est fait arrêter. |
araklamak(argo) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
çalmak, aşırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) On m'a volé mon cahier de chimie ! |
itlaf etmek, öldürmek(un animal) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Leur chien a été abattu par un tireur de la police. |
ısırmak(serpent) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le serpent le mordit à la jambe sans prévenir. |
parçalarını çıkarmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ils dépouillèrent la voiture volée de tout ce qui avait de la valeur. |
aşırmak, çalmak(familier) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les voleurs m'ont piqué (or: chouré) mon iPhone quand j'avais le dos tourné. |
(soğuk hava) kesmek, dondurmakverbe transitif (froid) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le gel mordait les fleurs. |
çalmak(familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
karıncalandırmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Cette écharpe me pique (or: gratte) le cou. |
sızlatmak, acıtmakverbe transitif (froid) (soğuk) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'air froid piqua (or: mordit) le visage des femmes. |
çalmak(familier) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tu as acheté ce collier ou tu l'as piqué ? J'ai piqué ces fleurs au parc ! |
uyutmak, uyutarak öldürmekverbe transitif (un animal) (evcil hayvan) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
acımak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Si tu te brûles, ça va piquer. |
çalmakverbe transitif (familier) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le voleur a piqué le portefeuille du monsieur. |
aşırmak, yürütmekverbe transitif (familier) (argo) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) À court de cigarettes, Amy en piqua une à son amie. |
yürütmek, araklamak(familier) (argo) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tim a piqué de l'argent à sa mère. |
aşırmak, yürütmek(familier) (gayri resmi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Fred a piqué un paquet de cigarettes chez le buraliste. |
aşırmakverbe transitif (familier : voler) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
iğne yapmak, iğne vurmak, enjeksiyon yapmak(Médecine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le tableau indique que personne n'a fait d'injection au patient. |
dürtmek, dürtüklemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Donne-lui un petit coup de coude histoire de le réveiller. |
aşırmak(familier) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
parmağını batırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ben enfonça son doigt dans le gâteau pour voir s'il était cuit. |
çalıp kaçmak(familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les garçons ont réussi à se tirer avec une pomme dans chaque main avant que le fermier ne les chasse. |
aşırmakverbe transitif (familier) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La mère de Rick lui avait dit qu'il ne pouvait pas avoir de biscuits, mais il en a quand même chipé un dans la boîte. |
öfke, hiddet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kaşındıran(kumaş) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Elisa déteste sa jupe en laine parce qu'elle est rêche (or: parce qu'elle la gratte) et lui cause des démangeaisons dans les jambes. |
pikniknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'est une belle journée ensoleillée, alors nous allons faire un pique-nique. |
acımasız, acımasızca(commentaire,...) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le critique est connu pour ses fortes opinions et ses commentaires sont souvent acérés. |
pikniklik yiyeceknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Bob prépara un pique-nique et partit en randonnée. |
not tahtasınom masculin invariable (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y avait des dizaines de notes empalées sur le pique-notes du bureau de Judy. |
piknik yapmak, açık havada yemek yemekverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Paul et Zoe pique-niquent dans le parc. |
bedavacı, beleşçi(gündelik dil) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
beleşçi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
iğne yastığı, iğnelik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
otlakçı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ayrılırken söylenen iğneleyici söz, son taş(littéraire) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
(kuş) birdenbire inmek/avının üstüne çullanmak(oiseau de proie) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) L'aigle fondit sur le lapin. |
piknik sepetinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Paul a rempli un panier de pain, de fromage et de vin avant de rejoindre sa petite amie au parc. |
ani ve hızlı inişnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Avec sa descente en piqué, le faucon a attrapé le poisson. |
ayakları tutarak dalışnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dalmaklocution verbale (mecazlı) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
not tahtasına iliştirmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Josh mit le mémo sur un pique-notes, décidé à le lire plus tard. |
pike yapmaklocution verbale (avion) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) L'avion a eu une panne de moteur et s'est mis à faire un piqué. |
(États-Unis) |
Fransızca öğrenelim
Artık piqué'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
piqué ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.