Fransızca içindeki vite ne anlama geliyor?
Fransızca'deki vite kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte vite'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki vite kelimesi çabuk, hemen, hızla, tez, çabuk, çabucak, süratle, hızla, hızlı bir şekilde, süratli bir biçimde, aceleyle çıkmak, -den daha hızlı koşmak, hızlandırmak, akıp gitmek, sarhoş eden, sarhoş edici, baştan savma, birazdan, mümkün olduğunca çabuk, olduğun yerde kal, zaman çok çabuk geçiyor, zaman uçup gidiyor, mektubunu bekliyorum, inceleme/soruşturma gerektirmeyen dava, aynı hızda gitmek, hızla koşmak, son sürat koşmak, iyileşmek, çabucak geçmek, hızına yetişmek, hız sınırını aşan, hızla yapılan, daha çabuk, süratle, kısa süren sevişme, yemek hazırlamak, daha fazla/çabuk büyümek, yapıvermek, yapıvermek, silah çekme, hızla yapmak, koşturmak, gelişigüzel boya vurmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
vite kelimesinin anlamı
çabukadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Sa présentation est allée vite, donc ils ont eu du temps pour des questions à la fin. |
hemen
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) S'il te plaît, viens aussi vite que possible. On a besoin de toi. |
hızla, tez, çabukadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Viens vite ! Les vaches sont en train de manger les épis. |
çabucak
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Michelle a rapidement accepté d'aider. |
süratle, hızla, hızlı bir şekilde, süratli bir biçimdeadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) La substance se désintègre rapidement (or: vite) et ne cause pas de pollution. |
aceleyle çıkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Frank est parti précipitamment hier soir, je ne sais pas pourquoi. |
-den daha hızlı koşmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hızlandırmak(un processus, un départ,...) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
akıp gitmek(temps) (zaman) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le temps file quand on s'amuse. |
sarhoş eden, sarhoş edici(parfum) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
baştan savmalocution adjectivale (familier) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
birazdanlocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
mümkün olduğunca çabuk
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Vous devriez réserver vos places aussi vite que possible, le spectacle que vous voulez aller voir a beaucoup de succès. |
olduğun yerde kalinterjection (familier) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Pas si vite, jeunes gens ! Le cours n'est pas encore fini. |
zaman çok çabuk geçiyor, zaman uçup gidiyorinterjection Le temps passe vite quand on s'amuse. |
mektubunu bekliyoruminterjection (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) |
inceleme/soruşturma gerektirmeyen davanom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'est une affaire de violence policière vite résolue. |
aynı hızda gitmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hızla koşmak, son sürat koşmakverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Je suis bon sur de longues distances mais pas très rapide lorsque je sprinte (or: cours très vite). |
iyileşmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Il était gravement malade mais il s'est vite remis (or: s'en est vite remis). |
çabucak geçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'article ne faisait que passer rapidement sur ce sujet complexe. |
hızına yetişmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La vieille dame avait du mal à aller aussi vite que sa jeune petite-fille. |
hız sınırını aşanlocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La police s'est lancée à la poursuite de la voiture qui faisait des excès de vitesse. |
hızla yapılan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
daha çabuk, süratleadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Quel est l'endroit qui livre les pizzas le plus vite ? |
kısa süren sevişmenom masculin (Sexe, familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yemek hazırlamak(familier) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Je vais nous préparer quelque chose vite fait. |
daha fazla/çabuk büyümek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Gary a été embarrassé quand sa sœur l'a dépassé. |
yapıvermek(familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elizabeth confectionna vite fait bien fait un déguisement pour la soirée déguisée avec quelques bouts de vieux tissu qu'elle avait dans un tiroir. |
yapıvermek(familier) (yemek, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Assieds-toi, je vais nous préparer un petit déjeuner, vite fait. |
silah çekme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le cow-boy a dégainé rapidement et a tiré sur les autres cow-boys en premier. |
hızla yapmaklocution verbale (bir şeyi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il a vite compris que le bébé était malade. |
koşturmak(bir yere/şeye) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
gelişigüzel boya vurmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Larry a appliqué la peinture n'importe comment sur le mur. |
Fransızca öğrenelim
Artık vite'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
vite ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.