İngilizce içindeki world ne anlama geliyor?

İngilizce'deki world kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte world'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki world kelimesi dünya, dünya, dünya, gezegen, alem, çağ, herkes, çok büyük, tüm dünyada, tüm dünyada, dünyanın her yerinde, her yerde, dünya çapında, dünyanın çevresinde, yaşanılan bölge, ölü gibi uyumak, derin uykuda olmak, dünyada, maddi dünya, yeni bir çevre, bu dünyaya ait olmayan, manevi yönü ağır basan, çok mutlu olmak, sevinçten havalara uçmak, olağanüstü, gerçek hayat, Himalayalar, İkinci Dünya Savaşı, üçüncü dünya ülkeleri, üçüncü dünya, DSÖ, Dünya Kupası, Dünya Sağlık Örgütü, dünya tarihi, Dünya Kupası, dünya savaşı, Dünya Çapında Ağ, birinci sınıf, dünya çapında(ki), dünyanın her tarafında, bütün dünyada, DTÖ, www anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

world kelimesinin anlamı

dünya

noun (planet Earth)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The world's environment is fragile.
ⓘBu cümle, İngilizce cümlenin çevirisi değildir. Dünya, kendi ekseni etrafında döner.

dünya

noun (humanity, society) (insanlık)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The world will not survive a nuclear war.
Dünya, bir nükleer savaştan sonra hayatta kalamayacaktır.

dünya

noun (figurative (group of people) (bir grup insan)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The art world is a strange place.
Sanat dünyası garip bir yerdir.

gezegen

noun (celestial body)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Astronomers have discovered a new world beyond Pluto.

alem

noun (realm)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The animal world has different rules.

çağ

noun (era)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
There were no computers in the ancient world.

herkes

noun (figurative (everybody, the public) (mecazlı)

(zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu sözcüktür (örnek: "kitabı gördün mü? > bunu gördün mü?").)
There will be a scandal when the world hears about this.

çok büyük

noun (figurative (a great amount of [sth])

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
There is a world of difference between their politics.

tüm dünyada

adverb (all over the Earth)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
It sure would be nice if peace broke out across the world for a change.

tüm dünyada, dünyanın her yerinde

expression (in many countries)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
Santa Claus is known all over the world.

her yerde

adverb (figurative (everywhere)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
Luke had searched all over the world, but there was no sign of Naomi.

dünya çapında

adverb (in many countries)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
The Internet allows people around the world to share information.

dünyanın çevresinde

adverb (circumnavigating the world)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
Ferdinand Magellan's ship sailed around the world in the 1500s.

yaşanılan bölge

noun (geographic area)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
I hope all is well in your corner of the world.

ölü gibi uyumak, derin uykuda olmak

adjective (slang, figurative (asleep)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Once he is asleep he is dead to the world: we can make noise if we want.

dünyada

adverb (anywhere on earth)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
There's nowhere in the world I'd rather be than right here with you.

maddi dünya

noun (physical world)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Africans do not distinguish the material world from the spiritual world.

yeni bir çevre

noun (unfamiliar environment or experience)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
After the company was sold, his workplace seemed like a new world to him.

bu dünyaya ait olmayan

adjective (otherworldly)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Ghosts and goblins are not of this world.

manevi yönü ağır basan

adjective ([sb]; engrossed by spiritual matters)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Ruth is not of this world, and refuses to compromise her religious convictions.

çok mutlu olmak, sevinçten havalara uçmak

expression (figurative (be very happy)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The day his daughter was born, the new father felt on top of the world.

olağanüstü

adjective (dated, slang (excellent)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The pizza at that shop is out of this world!

gerçek hayat

noun (reality)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
People are less friendly in the real world than they are on the internet.

Himalayalar

noun (figurative (Himalayas) (mecazlı)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

İkinci Dünya Savaşı

noun (international conflict of 1939-1945)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The Second World War began on 3rd September 1939.

üçüncü dünya ülkeleri

noun (poor, developing countries)

(çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.)
People in rich countries don't do enough to help people in the Third World.

üçüncü dünya

noun as adjective (of, in developing countries)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

DSÖ

noun (initialism (World Health Organization) (Dünya Sağlık Örgütü)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The WHO recommends that you eat vegetables.

Dünya Kupası

noun (soccer championship) (futbol)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The 2014 World Cup was held in Brazil.

Dünya Sağlık Örgütü

noun (UN agency)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

dünya tarihi

noun (past events around the world)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
I'm currently reading a book about medieval times, an important period in world history.

Dünya Kupası

noun (baseball championship) (beysbol)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The New York Yankees won the 2009 World Series.

dünya savaşı

noun (large-scale international conflict)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Government officials are doing all they can to prevent a world war.

Dünya Çapında Ağ

noun (internet, the Net) (internet)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The World Wide Web was developed as a way of sharing research papers.

birinci sınıf

adjective (of highest quality)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Itzhak Perlman is a world-class violinist.

dünya çapında(ki)

adjective (spanning the world)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The worldwide shortage of rare metals is a threat to manufacturing.

dünyanın her tarafında, bütün dünyada

adverb (all over the world)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
Gus has travelled worldwide and has friends everywhere.

DTÖ

noun (initialism (World Trade Organization) (Dünya Ticaret Örgütü, kıs.)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Trade Ministers from the 149 member states of the WTO met in Hong Kong.

www

noun (written, initialism (World Wide Web) (dünya çapında ağ)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Tim Berners-Lee was the inventor of the WWW.

İngilizce öğrenelim

Artık world'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

world ile ilgili kelimeler

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.