Fransızca içindeki position ne anlama geliyor?
Fransızca'deki position kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte position'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki position kelimesi konum, mevki, yer, duruş, görüş, tavır, konum, mevki, duruş, pozisyon, duruş, durum, vaziyet, hal, görüş açısı, bakış açısı, pozisyon, konum, yer, mevki, yön, istikamet, (kararlı) tutum, satın alım, satın alma, makam, ayar, hukuki durum, duruş, duruş biçimi, yer, konum, duruş, bedenin duruşu, konfor alanı, konfor bölgesi, tavır, tutum, aleyhte durum, dezavantaj, hareketsiz duruş/durma, hareketsizlik, karnını içine çekerek durma, hareket etmek, kımıldamak, temel/esas durum, misyoner pozisyonu, manzaralı yer, stratejik konum, fikrini söylemek, yüzüncü olarak, yüzüncü sırada, ayakta durma, görüş değiştirme, iyi bir aday, alçaklık, tavır almak, tavır takınmak, kararı tekrar ele almak/gözden geçirmek, dördüncü sırada, dokuzuncu olan, dokuzuncu gelen, yedinci olarak, otuzuncu sırada, sekizinci olarak, çömelme pozisyonu, her iki tarafında bulunmak, küçük far, birinci sırada, liderlik, ilk sıra, turn-out, durumunda olmak, üzerine eğilmek, çıkmaza girmek, kördüğüm olmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
position kelimesinin anlamı
konum, mevki, yernom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) De sa position sur l'échelle, Henry pouvait voir au loin. Henry, merdivenin üzerindeki konumundan (or: merdivendeki yerinden) uzakları görebiliyordu. |
duruş, görüş, tavır
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) George a clairement exposé sa position. Gökhan tavrını belli etti. |
konum, mevki
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Troy utilise sa position pour s'enrichir personnellement. Mehmet, mevkisini kişisel çıkarları için kullanıyor. |
duruşnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Son corps était dans une position inconfortable. |
pozisyonnom féminin (satranç) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Gary bougea son pion vers une position favorable. |
duruşnom féminin (bale) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les danseurs revinrent en première position. |
durum, vaziyet, halnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le vote laisse certains législateurs dans une position (or: situation) étrange. |
görüş açısı, bakış açısı(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Daphne n'était pas du tout d'accord avec le point de vue d'Evelyn sur la question. |
pozisyon, konumnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) De sa position, Dave pouvait voir tous ceux qui s'approchaient de la maison. |
yer, mevkinom féminin (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quand elle est entrée à l'université, Jess avait du mal à obtenir sa place professionnellement. |
yön, istikamet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nous nous sommes bientôt retrouvés perdus dans les rues sombres, n'ayant aucune idée de notre position. |
(kararlı) tutumnom féminin (figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La position du professeur sur le problème est très claire. Profesörün bu konudaki tutumu çok açıktır. |
satın alım, satın almanom féminin (finance) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les traders d'actions ont pris une grosse position. |
makam(hiérarchie) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'est un homme très important. Il occupe une position élevée au sein de l'entreprise. |
ayarnom féminin (de réglage) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La position du thermostat était trop basse, alors elle l'a changée. |
hukuki durumnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nous ne sommes pas sûrs de la position de notre réclamation. |
duruş, duruş biçimi(vücut) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Rick attendait au coin, dans une posture détendue. |
yer
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
konum(terrain) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il est important de se familiariser avec la configuration du terrain. |
duruş, bedenin duruşunom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La mauvaise posture de Robert était due à une scoliose. |
konfor alanı, konfor bölgesi(Psychologie surtout) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tavır, tutumnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'entreprise veut développer une attitude commerciale plus agressive. |
aleyhte durum, dezavantaj
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hareketsiz duruş/durma, hareketsizlik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
karnını içine çekerek durma(Sports) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hareket etmek, kımıldamak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le bébé n'a pas bougé de toute la nuit. |
temel/esas durum(Informatique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Aimerais-tu que ces paramètres fassent office de valeur par défaut à la création d'un nouveau document ? |
misyoner pozisyonunom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La plupart de mammifères pratiquent la saillie par l'arrière, alors que les humains préfèrent la position du missionnaire. |
manzaralı yer
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
stratejik konum(Politique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
fikrini söylemeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Vous devez choisir entre prendre position ou taire vos opinions. |
yüzüncü olarak, yüzüncü sırada(position) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
ayakta durma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il est mieux d'être en position debout pour travailler qu'être en position assise. |
görüş değiştirmenom féminin (Politique) (siyaset) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
iyi bir aday
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce jeune pilote de Formule 1 semble être un bon espoir pour la prochaine saison. |
alçaklıknom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tavır almak, tavır takınmak(birisine/bir şeye) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Allez-vous prendre position contre la répression du gouvernement à l'encontre des médias ? |
kararı tekrar ele almak/gözden geçirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Je vous prie de bien vouloir revenir sur votre décision et de nous aider à financer notre nouveau spectacle. |
dördüncü sırada
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ron a fini quatrième de la course. |
dokuzuncu olan, dokuzuncu gelen(course,...) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Elle a fini neuvième sur 20. |
yedinci olarak(rang) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
otuzuncu sırada
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
sekizinci olarak(rang, position) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Cindy s'en est bien sortie : elle a terminé huitième sur soixante coureurs. |
çömelme pozisyonu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ben s'est mis en position accroupie derrière la haie pour ne pas qu'on le voie. |
her iki tarafında bulunmak(bir yerin, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le sénateur avait une position ambiguë sur la question. |
küçük farnom masculin (voiture) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Utilise les feux de position quand tu t'approches d'une autre voiture. |
birinci sırada(rang) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
liderlik, ilk sıra(yarış, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ben ne s'était pas entraîné pour la course et il s'attendait donc pas à prendre la tête (or: à être en tête). |
turn-outnom féminin (Ballet) (bale hareketi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
durumunda olmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) L'investisseur était en position de faire fortune avec le contrat. |
üzerine eğilmeklocution verbale (Golf) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Un golfeur doit d'abord se mettre en position initiale par rapport à la balle. |
çıkmaza girmek, kördüğüm olmaklocution verbale (Échecs) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le joueur a mis le roi de son adversaire en position de pat. |
Fransızca öğrenelim
Artık position'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
position ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.