Fransızca içindeki retenue ne anlama geliyor?
Fransızca'deki retenue kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte retenue'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki retenue kelimesi unutmamak, sonraki basamağa geçirmek, zapt etmek, durdurmak, hatırlamak, anımsamak, (sıvı) tutmak, sızdırmamak, elinde tutmak, geciktirmek, engellemek, aktarmak, taşımak, alıkoymak, özgürlüğünü kısıtlamak, azaltmak, içine, yakalamak, (maaşından, vb.) kesmek, baskı altında tutmak, (bir yere) kapatmak, (duyguları) frenlemek, dizginlemek, bastırmak, meşgul etmek, bastırmak, tutmak, zincire vurmak, bastırmak, bastırmak, bastırmak, ders çıkarmak, içinde tutmak, sözün özü, ilgisini/merakını çekmek, gülmemek, bastırmak, içine atmak, kaçınmak, yardım/hizmet almak, dizginlemek, kesmek, uçuşu önlemek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
retenue kelimesinin anlamı
unutmamakverbe transitif (en mémoire) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Kate a une mémoire incroyable ; elle est capable de retenir des faits très facilement. |
sonraki basamağa geçirmekverbe transitif (Mathématiques) (sayıyı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) N'oublie pas la retenue : je pose un et je retiens deux. |
zapt etmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Lorsque les garçons ont commencé à se battre, l'enseignante est arrivée pour les retenir. |
durdurmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il a retenu (or: contenu) sa colère jusqu'à ce que les enfants aillent se coucher. |
hatırlamak, anımsamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Essaie de te souvenir de ce qui s'est passé. Tam olarak ne olduğunu hatırlamaya çalış. |
(sıvı) tutmak, sızdırmamakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ce compost garde bien l'humidité donc vous n'avez pas besoin d'arroser vos plantes aussi souvent. |
elinde tutmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il ne m'a pas rendu tout l'argent aujourd'hui : il en garde (or: retient) la moitié jusqu'à ce que le travail soit fini. |
geciktirmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Nous étions retenus par notre attente que des nouvelles arrivent bientôt. |
engellemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
aktarmakverbe transitif (Mathématiques) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Retenez le nombre des unités dans la colonne des dizaines. |
taşımakverbe transitif (Maths) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Retiens 4 et mets-le en haut de la colonne suivante. |
alıkoymakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Je ne vous retiens pas si vous devez prendre un avion. |
özgürlüğünü kısıtlamakverbe transitif (figuré, une personne) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
azaltmakverbe transitif (de l'argent) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le chef d'Harry a retenu le montant de son erreur sur sa paie. |
içineverbe transitif (figuré) (bastırmak, içine atmak) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Il a retenu ses sentiments. |
yakalamakverbe transitif (l'attention) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le feu d'artifice a retenu l'attention de la foule. |
(maaşından, vb.) kesmekverbe transitif (somme sur paye) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le gouvernement retient un pourcentage du salaire de la plupart des gens sous forme d'impôt et de sécurité sociale. |
baskı altında tutmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
(bir yere) kapatmakverbe transitif (de l'eau) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
(duyguları) frenlemek, dizginlemek, bastırmakverbe transitif (des émotions) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Daniel était complètement bouleversé mais il a retenu ses larmes. |
meşgul etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
bastırmak, tutmakverbe transitif (duygu, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Au milieu du sermon, j'ai commencé à réprimer (or: retenir) des bâillements. |
zincire vurmak(une personne) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les gardes ont enchaîné le prisonnier et l'ont mis en isolement. |
bastırmakverbe transitif (duygu, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Je ne peux contenir mes sentiments plus longtemps ! |
bastırmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
bastırmakverbe transitif (une émotion) (duyguları, öfkeyi, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Trevor était furieux, mais il a réussi à réprimer sa colère et à être poli. |
ders çıkarmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
içinde tutmak(une émotion) (duygu) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Elle eut du mal à maîtriser (or: contenir) ses émotions. |
sözün özü
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tout cela pour dire que vous ne pouvez plus arriver en retard au travail dorénavant. |
ilgisini/merakını çekmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les intervenants doivent sélectionner des sujets stimulants pour retenir l'attention des auditeurs. |
gülmemekverbe pronominal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Durant cette piètre prestation, j'ai eu du mal à me retenir de rire. |
bastırmak, içine atmak(hisleri, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Quand il est arrivé, nous n'avons pas pu réprimer notre rire. |
kaçınmakverbe pronominal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Merci de vous retenir de toucher quoi que ce soit. |
yardım/hizmet almaklocution verbale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Nous avons fait appel à ce plombier pour réparer le tuyau. |
dizginlemekverbe pronominal (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Helena voulait un autre beignet mais s'est retenue par politesse. |
kesmek(une somme d'argent) (maaşından, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La société a retenu 20 £ sur la paie de chaque employé pour rembourser les dommages. |
uçuşu önlemekverbe transitif (uçak) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'avion était retenu au sol à cause de problèmes mécaniques. |
Fransızca öğrenelim
Artık retenue'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
retenue ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.