İspanyolca içindeki gran ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki gran kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte gran'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki gran kelimesi büyük, önemli, başlıca, muhteşem, harika, çok güzel, görkemli, ihtişamlı, büyük, heybetli, çok büyük, güçlü, kuvvetli, geniş, önemli şey, engin, uçsuz bucaksız, oldukça, iyi, yaşlı, geniş çaplı, muazzam, çok büyük, büyük, geniş, büyük, ciddi, büyük, erişkin, uzun, büyük, geniş, oldukça büyük, epey büyük, çok sayıda, müthiş, azman, müthiş, muazzam, müthiş, önemli, büyük, ünlü, saygın, seçkin, çok büyük, muazzam, mükemmel, fevkalâde, harika, şahane, büyük, fazla, çok, büyük, iri, iri yarı, fazla miktarda, seçkin kimse, saygın kimse, büyük, uzun beden, iri, irikıyım, cüsseli, yetişkin, erişkin, çok büyük, muazzam, kocaman, heybetli, çok büyük, kocaman, muazzam, engin, çok büyük/geniş, yetişkin, geniş, çok geniş, yüksek, çok iyi, büyük, yetişkin, revaçta, son derece, aşırı derecede, yüksek gemi, yüksek direkli yelkenli gemi, çok sayıda, büyük ölçekli, önde gelen kimse, yığınla, cömert, büyük ölçekli, doğal büyüklükte, çoğunlukla, büyük ölçüde, büyük ölçüde, önemli ölçüde, büyük çapta, büyük ölçüde, büyük ölçüde, geniş ölçüde, Britanya, Büyük Britanya, İngiltere, zengin gösteri/gösterişli şov, ekstravaganza, söylenmesi gerekeni söyledin, hanımefendi, saygın/seçkin hanım, (sanat) büyük eser, sanat şaheseri, büyük haksızlık, ağır haksızlık, büyük boyut, büyük meblağ, uzun mesafe, uzak mesafe, usta ressam, kükreyen ateş, genel toplam, fazla miktar, çok miktar, Büyük Bariyer Resifi, Büyük Britanya, Danua, Büyük Buhran, seri üretim, geniş aralık anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
gran kelimesinin anlamı
büyük, önemli, başlıcaadjetivo invariable (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Melville ha tenido una gran influencia en su obra. Eserlerinin üzerinde Melville'in büyük etkisi vardı. |
muhteşem, harika, çok güzeladjetivo de una sola terminación (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El gran hotel dominaba la silueta de la ciudad. |
görkemli, ihtişamlı, büyük, heybetli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La gran catedral se cernía sobre la congregación. |
çok büyük
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Muchas gracias; has sido una gran ayuda. |
güçlü, kuvvetliadjetivo (zeka) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Lily posee una gran inteligencia. |
geniş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tienes una gran oportunidad para contactar con gente esta semana. |
önemli şey
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) No era un gran almuerzo, tan sólo algo para picar. |
engin, uçsuz bucaksız(geografía) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El explorador se dispuso a explorar el vasto desierto. |
oldukça
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Este año, los fuegos artificiales del 4 de julio fueron un verdadero espectáculo. |
iyi
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ese fue un excelente tiro al marco. |
yaşlı(vurgu) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Es un buen perro ese que tienen cuidando la puerta. |
geniş çaplı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tiene una amplia experiencia en leyes comerciales. |
muazzam, çok büyük
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Las nuevas leyes sobre el empleo tuvieron un enorme impacto en la economía. |
büyük, genişadjetivo de una sola terminación (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La ciudad cuenta con un estadio grande. Şehir büyük bir stadyuma sahiptir. |
büyükadjetivo de una sola terminación (sayı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Un trillón es un número grande. |
ciddi
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mi educación tiene una gran influencia en la forma en que veo la pobreza. |
büyük, erişkin
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quiere ser bombero cuando sea grande. |
uzun(boy) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) ¡Tú hermanito está muy grande ya! |
büyük, genişadjetivo de una sola terminación (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Compraron una casa grande. Büyük bir ev satın aldılar. |
oldukça büyük, epey büyük
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Una parte grande de la indemnización fue para la familia de la víctima. |
çok sayıda
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Había una gran muchedumbre del otro lado de la puerta. |
müthiş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Él sentía gran afecto por las tierras altas de Escocia. |
azman(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) No es más que un niño grande que se ríe de sus propios chistes groseros. |
müthişadjetivo de una sola terminación (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La fiesta fue un gran éxito. Müthiş bir partiydi. |
muazzam, müthiş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Su muerte fue un gran golpe para él. |
önemli, büyükadjetivo de una sola terminación (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La novena sinfonía de Beethoven es una de las grandes piezas musicales de su época. Beethoven'ın Dokuzuncu Senfonisi, çağının en önemli eserlerinden biridir. |
ünlü, saygın, seçkinadjetivo de una sola terminación (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Churchill fue uno de los grandes líderes de Gran Bretaña. Churchill, İngiltere'nin ünlü liderlerinden biriydi. |
çok büyük, muazzamadjetivo de una sola terminación (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Un tsunami es una gran ola a menudo ocasionada por un terremoto o un volcán. |
mükemmel, fevkalâde, harika, şahaneadjetivo de una sola terminación (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Fue un gran discurso el que diste. Çok mükemmel bir konuşma yaptın. |
büyük
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tenía un busto grande. |
fazla, çokadjetivo de una sola terminación (sayı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El número de ratas en esta ciudad es demasiado grande. |
büyük(mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El camión transportaba una carga grande. |
iri, iri yarı(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La mayoría de los jugadores profesionales de baloncesto son grandes. |
fazla miktarda
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El adicto murió de una gran dosis de heroína. |
seçkin kimse, saygın kimse, büyüknombre común en cuanto al género (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Es uno de los grandes de la Historia. |
uzun bedenadjetivo de una sola terminación (giysi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Me encanta este estilo de vestido, pero ¿lo tienen en grande? |
iri, irikıyım, cüsseli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Resultaba difícil acarrear el voluminoso saco de libros. |
yetişkin, erişkin
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Jenny es una mujer adulta y puede arreglárselas sola. |
çok büyük, muazzam, kocaman, heybetli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Los jugadores de rugby suelen tener unos muslos tremendos. Hubo una explosión tremenda que destruyó la mitad de las casas de la calle. |
çok büyük, kocaman, muazzam
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) ¡Mira las gigantescas nubes viniendo hacia aquí! |
engin(bilgi, deneyim, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El autor claramente tiene un amplio conocimiento de la historia natural. |
çok büyük/geniş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Carol miró fijamente la vasta roca, sin saber si escalarla o si buscar un camino alrededor de ella. |
yetişkin
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Cindy tiene tres hijos adultos. |
geniş(agujero) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Los exploradores se pararon a la orilla del enorme cañón. |
çok geniş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El conocimiento que tiene la profesora de su asignatura es vasto. El empresario solo estaba interesado en acumular vastas cantidades de dinero. |
yüksek
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Él está lleno de excelentes ideas. |
çok iyi(aile, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Provenía de una buena familia. |
büyük
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La policía inició una enorme búsqueda para encontrar al fugitivo. |
yetişkin
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Esta es una película para adultos; definitivamente no es para niños. |
revaçta
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El hospedaje barato está siempre muy demandado aquí. |
son derece, aşırı derecede
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Estamos extremadamente agradecidos por todo lo que has hecho. |
yüksek gemi, yüksek direkli yelkenli gemi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Las fragatas entraron en el puerto con las velas desplegadas. |
çok sayıda
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Las razones para hacerlo son numerosas. |
büyük ölçekli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El trabajo de este filósofo ofrece una teoría completa de la libertad personal. |
önde gelen kimse(coloquial, figurado) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Hemingway fue uno de los monstruos de la literatura de su época. |
yığınla(mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) No necesitamos apresurarnos, tenemos mucho tiempo. |
cömertlocución adjetiva (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El teatro funcionaba gracias a donaciones de patrocinadores de gran corazón. |
büyük ölçeklilocución adverbial (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Hubo una protesta a gran escala en contra de la guerra de Iraq en Washington DC. |
doğal büyüklükte
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El artista se especializa en los retratos a gran escala. |
çoğunlukla, büyük ölçüde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Las nubes están formadas en gran parte de agua. |
büyük ölçüde, önemli ölçüdelocución adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Las oportunidades de reelección del Presidente dependen en gran medida de la situación económica. |
büyük çapta, büyük ölçüdelocución adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Hay problemas que solo deben ser solucionados a gran escala, como el del cambio climático. |
büyük ölçüde, geniş ölçüdelocución adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Los humanos comparten, en gran medida, el ADN con los chimpancés. |
Britanyanombre propio femenino (İngiltere, Galler ve İskoçya) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Habrá lluvia en casi toda Gran Bretaña este fin de semana. |
Büyük Britanya, İngiltere
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
zengin gösteri/gösterişli şov, ekstravaganza
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El festival fue un gran espectáculo musical. |
söylenmesi gerekeni söyledin(informal) |
hanımefendi, saygın/seçkin hanım
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Katherine Cebrian fue una de las grandes damas de la sociedad de San Francisco. |
(sanat) büyük eser, sanat şaheseri
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El jefe la felicitó por su magnífico trabajo. |
büyük haksızlık, ağır haksızlık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Es una gran injusticia que Collin esté en prisión por un crimen que no cometió. |
büyük boyut
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El gran tamaño de ese vehículo lo hace difícil de estacionar en un estacionamiento regular. Por su gran tamaño, le es difícil encontrar ropa manufacturada que le quede. |
büyük meblağnombre femenino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Su abuelo murió y le dejó una gran suma de dinero. |
uzun mesafe
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Kane anotó un gol espectacular desde una gran distancia. |
uzak mesafe
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Este dispositivo permite a la policía mandar mensajes importantes a gran distancia en un entorno ruidoso. |
usta ressam
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Rembrandt y Leonardo da Vinci son considerados grandes maestros. |
kükreyen ateş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los niños exploradores se sentaron alrededor del fuego de vivas llamas contándose historias de fantasmas. |
genel toplamlocución nominal masculina (contabilidad) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La fiesta del pueblo logró recaudar un gran total de £1.500 para el fondo de restauración de la iglesia. |
fazla miktar, çok miktar
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) No hace falta comprar más, todavía tenemos en gran cantidad. |
Büyük Bariyer Resifinombre propio femenino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El viaje incluye una visita a la Gran Barrera de Coral. |
Büyük Britanyanombre propio femenino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Inglaterra, Escocia y Gales pertenecen a Gran Bretaña. |
Danualocución nominal masculina (köpek cinsi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
Büyük Buhrannombre propio femenino (1930'larda yaşanan) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) No hemos visto esta clase de desconcierto desde la Gran Depresión. |
seri üretim
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Henry Ford introdujo las técnicas de producción a gran escala en la industria del automóvil. |
geniş aralıknombre femenino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Una gran parte del territorio del país son desiertos inhabitables. |
İspanyolca öğrenelim
Artık gran'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
gran ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.