İspanyolca içindeki público ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki público kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte público'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki público kelimesi yayımlamak, basmak, yayınlamak, duyurmak, yayınlatmak, basılmak, yayınlamak, yayınlamak, ilan etmek, internette paylaşmak, yayınlamak, ilan etmek, basmak, ifşa etmek, basmak, yürürlüğe/uygulamaya koymak, basmak, halk, kamu, kamu, genel, umumi, seyirci, izleyici, kamu, kamusal, grup, topluluk, halka açık, kamu, kamusal, halka açık, kamu, devlet, halka ait, halk, seyirci, odadakiler, odadaki insanlar, seyirci, dinleyici, izleyici, izleyici, seyirci, umumi, seyirciler, izleyiciler, olaylara seyirci olan/kalan kimse, seri haline getirmek, ilk olarak vermek, bildiriyle duyurmak, ilan vermek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
público kelimesinin anlamı
yayımlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ian estaba entusiasmado cuando la editorial decidió publicar su novela. |
basmak, yayınlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El periódico publicó la historia, a pesar de las objeciones del actor. |
duyurmakverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El rey publicó una orden que imponía el celibato entre los miembros del clero. |
yayınlatmakverbo intransitivo (kitap, makale) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) En el Reino Unido, los académicos deben publicar regularmente si quieren mantener sus empleos. |
basılmakverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¿Cuándo fue publicado el libro? Bu dergileri ancak yasak kalktıktan sonra yayınlayabildiler. |
yayınlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) J. K. Rowling publicó su primera novela a los 31 años. |
yayınlamakverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Publicó una disculpa por sus comentarios. Yanlış anlaşılan sözleri için bir özür mektubu yayınladı. |
ilan etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El catedrático publicó los resultados del examen en la entrada. Profesör sınav sonuçlarını koridordaki panoya astı. |
internette paylaşmak(en Internet) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Publicó su cita favorita en su página de perfil. |
yayınlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El editor publicará el libro la semana que viene. |
ilan etmekverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La empresa publicó las ofertas de empleo en el periódico. |
basmakverbo transitivo (kitap, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El escritor está buscando un editor que publique su nuevo libro. |
ifşa etmek(medios) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La mañana después del desastre, todos los periódicos publicaron la historia. |
basmakverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Publican un nuevo número de la revista el 5 de cada mes. |
yürürlüğe/uygulamaya koymak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El senador promulgó una nueva ley de impuestos. |
basmak(informal) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Todos los periódicos sacaron la noticia del escándalo político esta mañana. Esta revista saca muchos anuncios de coches. |
halk, kamunombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El público tiene derecho a enterarse. Kamunun bilgi edinme hakkı vardır. |
kamunombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El parque está cerrado al público. |
genel, umumiadjetivo (acto público) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Se está llevando a cabo una reunión pública. Genel toplantı düzenleniyor. |
seyirci, izleyicinombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El intérprete atrajo a poco público. |
kamu, kamusaladjetivo (trabajo en el sector gubernamental) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Keith ingresó al servicio público. Ahmet kamu sektöründe işe girdi. |
grup, topluluknombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El festival atrajo a un público joven. |
halka açıkadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El cantante tendrá una boda pública. |
kamu, kamusaladjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Esta obra es de dominio público. |
halka açık, kamuadjetivo (şirket, kuruluş) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Esta es una compañía pública. |
devlet(escuelas de gobierno) (okul) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La mayoría de los estadounidenses estudian en escuelas públicas. |
halka ait, halkadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Hay muchos parques públicos en mi ciudad. |
seyirci
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El productor estaba feliz porque había buen público en el estreno de la obra. |
odadakiler, odadaki insanlarnombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El público se quedó en silencio mientras él comenzaba a dar su anuncio. |
seyirci, dinleyici, izleyici(konser, tiyatro, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El auditorio aplaudió cuando acabó la representación. Konser bitince seyirciler alkışlamaya başladı. |
izleyici, seyirci(TV) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Esperamos que el nuevo programa de televisión atraiga a una audiencia más numerosa. |
umumi
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El gobierno trabaja por el bien común (or: público). |
seyirciler, izleyiciler
(çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) Los espectadores aplaudieron cuando Laura ganó el partido de tenis. |
olaylara seyirci olan/kalan kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un pequeño grupo de espectadores miraba las secuelas del accidente de coches. |
seri haline getirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La novela fue presentada en episodios en una revista. |
ilk olarak vermek(de algo) (haberi, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
bildiriyle duyurmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Las autoridades publicaron en un boletín la advertencia en todas las estaciones de radio y de televisión. |
ilan vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La pareja necesitaba alguien que haga la limpieza, así que publicaron un aviso en el periódico local. |
İspanyolca öğrenelim
Artık público'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
público ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.