Fransızca içindeki esprit ne anlama geliyor?
Fransızca'deki esprit kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte esprit'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki esprit kelimesi akıl, zihin, beyin, zekâ, ruh, can, ince espri, nükte, öz, hayalet, ruh, zeka, akıl, zihin, ruh, gerçek anlam, mana, akıl, espri, mizah, hazırcevaplık, doğaüstü yaratık, zihin, akıllıca sohbet, inanç sistemi, akıl sağlığı, ruh sağlığı, ruh hali, ruh, sağduyu, nüktedan kimse, tutum, tavır, davranış, şeytan, iblis, çalışkanlık, gayretlilik, sportmenlik, zekilik, keskin zekalılık, akıllılık, sportmenlik, Kutsal Ruh, farkına varan, yüzeysellik, boş bakış, rekabetçi, girişimci, müteşebbis, anlama, kavrama, anlayış, kavrayış, aklıselim, aklı yerinde, sağlam kafalı, tartışmayı seven, münakaşacı, girişimci/atılgan, tenkit etmeyen, seçkinci, açık fikirli, açık görüşlü, dar görüşlü, akıllı, zeki, aynı kafada, görüşlü, akılda, bunu göz önüne alarak, şakacı hayalet, nükteli söz, komiklik, girişimcilik, gönül rahatlığı, hızlı düşünme, kıvrak zekâ, sağlam kafa, eleştirel düşünme, ruh hali, sportmenlik, açık fikir, takım oyuncusu, ekip ruhu, akılda tutmak, zihnini birşeye açmak, gözlerini açmak, unutmayın ki, akla gelmek, aklından geçmek, anlaşılmak, aklı karışık, kafası karışmış, kazanma arzusuyla, hava, atmosfer, ortam, açık fikirlilik, öğrenme engelli kimse, zeki kimse, akıllı kimse, sıkıcılık, akla gelmek, zeki, keskin zekalı, zekilik, münakaşacı, farik ve mümeyyiz, bilgisiz, idyot, kötü ruh, aklına gelmek, -e atmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
esprit kelimesinin anlamı
akıl, zihin, beyin, zekânom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'esprit perçoit ce que les yeux ne peuvent voir. Gözlerimizin göremediği şeyleri zihnimizle algılayabiliriz. |
ruh, can
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il n'y a que dans les films où l'on peut voir l'esprit de quelqu'un quitter son corps. Ruhun bedenden çıktığını sadece filmlerde görebilirsiniz. |
ince espri, nüktenom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les gens aiment cet humoriste parce qu'il a de l'esprit. |
öznom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La réunion s'est faite dans un esprit négatif, du début à la fin. |
hayaletnom masculin (fantôme) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ils disent que la maison est hantée par l'esprit de la jeune fille. |
ruh
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) En vieillissant, l'esprit désire encore, mais le corps ne suit plus. |
zekanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il a un esprit rapide. |
akıl, zihinnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ruhnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'esprit de révolution était palpable. |
gerçek anlam, mananom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les activités du président étaient légales mais allaient à l'encontre de l'esprit de la loi. |
akıl(santé mentale) (akıl/ruh sağlığı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il a dû perdre la tête. Aklını yitirmiş olmalı! |
espri, mizahnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hazırcevaplık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
doğaüstü yaratıknom masculin (créature surnaturelle) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
zihin(Philosophie) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les étudiants discutaient du concept de l'esprit (or: l'intellect) dans le néo-platonisme. |
akıllıca sohbet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
inanç sistemi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
akıl sağlığı, ruh sağlığı(santé mentale) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il a perdu la raison à l'âge de trente ans et a été admis dans un hôpital psychiatrique. |
ruh hali
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ruhnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tom pense avoir vu un fantôme dans sa chambre. |
sağduyunom féminin (bon sens) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quand son fils est parti pour l'université, Catherine espérait qu'il aurait la présence d'esprit de ne pas côtoyer les mauvaises personnes. |
nüktedan kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tutum, tavır, davranış(mental) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle a une attitude positive au travail. İşe karşı olumlu bir tavır içindedir. |
şeytan, iblis
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'enfer est censé être plein de diables. |
çalışkanlık, gayretlilik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sportmenlik(anglicisme) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les enfants de l'équipe de foot ont appris l'importance du fair-play. |
zekilik, keskin zekalılık, akıllılık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La candidate a impressionné le directeur de par sa perspicacité. |
sportmenlik(anglicisme) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'est fair-play de sortir le ballon quand un adversaire est blessé. |
Kutsal Ruhnom masculin (Relig) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le Saint-Esprit est la troisième personne de la Trinité. |
farkına varan(figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yüzeysellik(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
boş bakış
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L’enseignante a posé une question à l’adolescent, mais elle n’a eu que de la bêtise en retour. |
rekabetçilocution adjectivale (personne) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Grace a l'esprit de compétition et ne supporte pas de perdre. |
girişimci, müteşebbis
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les directeurs entreprenants (or: dynamiques) ont couronné la société d'un grand succès. |
anlama, kavrama, anlayış, kavrayış
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
aklıselim, aklı yerinde, sağlam kafalılocution adjectivale (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Son avocat soutient qu'il n'est pas sain d'esprit au point de pouvoir supporter le procès. |
tartışmayı seven, münakaşacı(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mon frère est très ergoteur ; dès que je dis quelque chose, il faut qu'il dise le contraire. |
girişimci/atılgan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ce jeune homme d'affaires entreprenant a fondé sa propre entreprise quand il avait 25 ans. |
tenkit etmeyen
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
seçkinci
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
açık fikirli, açık görüşlü(personne) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quand on va dans un autre pays, il faut être ouvert d'esprit. |
dar görüşlü
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Je ne suis pas étroite d'esprit au point de vouloir imposer mes préférences personnelles aux autres. |
akıllı, zekilocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Cher ami, c'est agréable de parler avec quelqu'un d'aussi vif d'esprit ! |
aynı kafada(gündelik dil) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
görüşlülocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
akıldaadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Gardez à l'esprit que l'examen de biologie a lieu demain et que vous devez réviser. |
bunu göz önüne alarakadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
şakacı hayaletnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
nükteli söznom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
komikliknom masculin (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'admire son esprit aiguisé. |
girişimcilik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Monter une entreprise demande un esprit d'entreprise et une pensée analytique. |
gönül rahatlığınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le fait d'avoir assuré leur maison leur a donné plus de tranquillité d'esprit et de sécurité. |
hızlı düşünmenom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Grâce à sa présence d'esprit, nous avons évité l'accident. |
kıvrak zekânom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il n'est pas seulement intelligent, il a aussi l'esprit vif. |
sağlam kafanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tout ce que nous pouvons espérer en vieillissant, c'est d'avoir un esprit sain dans un corps sain. |
eleştirel düşünme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) De nos jours, les enseignants essayent d'encourager l'esprit critique (or: l'analyse critique) chez leurs élèves. |
ruh halinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Son état d'esprit actuel semble confus. |
sportmenliknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le principe d'esprit sportif est très important aux Jeux olympiques. |
açık fikirnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'essaie de garder l'esprit ouvert sur cette question. |
takım oyuncusulocution verbale (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je pense avoir l'esprit d'équipe et bien travailler avec les autres. |
ekip ruhunom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
akılda tutmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) N'oubliez pas qu'en mai 1929, le marché boursier ne s'était pas encore écroulé. |
zihnini birşeye açmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) S'immerger dans une culture différente peut ouvrir son esprit à de nouvelles façons de penser. |
gözlerini açmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je trouve que les mots croisés affûtent l'esprit. |
unutmayın kiverbe transitif (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Gardez à l'esprit que nous avons déjà investi beaucoup d'argent dans ce projet. |
akla gelmekverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Il a essayé de résoudre le problème en faisant un brainstorming, en notant tout ce qui lui venait à l'esprit. |
aklından geçmeklocution verbale (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Ne me dis pas qu'une mauvaise pensée ne t'a jamais traversé l'esprit. |
anlaşılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tout à coup, il lui est venu à l'esprit (or: il lui a traversé l'esprit) que ses remarques pouvaient blesser les autres. |
aklı karışık, kafası karışmışadjectif (personne) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le vieil homme à l'esprit confus ne savait pas dans quelle direction aller. |
kazanma arzusuylalocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) « Je ne te laisserai pas me battre » dit Sam avec un esprit de compétition dans la voix. |
hava, atmosfernom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'état d'esprit des électeurs est au plus bas, avec un taux de chômage très élevé. |
ortam
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'aime beaucoup l'ambiance qui règne dans cette université sur le plan collaboratif. Üniversitedeki işbirliği ortamını çok seviyorum. |
açık fikirliliknom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'ouverture d'Andrew est l'une de ses plus grandes qualités ; il prend en considération les nouvelles idées, même si elles paraissent étranges. |
öğrenme engelli kimsenom masculin et féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
zeki kimse, akıllı kimsenom masculin (personne) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sıkıcılıknom masculin (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
akla gelmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Ne vous est-il jamais venu à l'esprit qu'elle pouvait peut-être s'y opposer ? Onun buna karşı çıkacağı hiç aklına geldi mi? |
zeki, keskin zekalılocution adjectivale (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il était très vif d'esprit : toujours à faire des remarques amusantes. |
zekiliknom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
münakaşacı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Elle aime la polémique ! Elle n'est jamais d'accord avec ce que l'on dit. |
farik ve mümeyyizlocution adjectivale (hukuk) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La cour a déclaré qu'il était sain d'esprit lorsqu'il a commis le crime. |
bilgisizadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
idyot(vieilli : personne déficiente) (zeka geriliği olan kimse) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kötü ruhnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le prêtre tenta de renvoyer l'esprit malin en enfer. |
aklına gelmek(mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ça ne m'a jamais traversé l'esprit que je pouvais poster les documents. |
-e atmak(dans un état) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
Fransızca öğrenelim
Artık esprit'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
esprit ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.