İspanyolca içindeki vivo ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki vivo kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte vivo'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki vivo kelimesi oturmak, ikamet etmek, yaşamak, yaşamak, hayatta olmak, sağ olmak, hayatta olmak, hayatta kalmak, sağ kalmak, geçinmek, hayatın tadını çıkarmak, hayattan zevk almak, yaşam sürmek, ömür sürmek, ömür geçirmek, deneyimlemek, deneyim yaşamak, hayat yaşamak, hayat sürdürmek, yaşamak, hayatta olmak, geçim, geçimlik, ikamet etmek, oturmak, gerçekleştirmek, ikamet etmek, oturmak, ikamet etmek, oturmak, geçim, geçinme, gelir, meslek, yaşam sürmek, canlı, sönmemiş, elektrik yüklü, elektrikli, cereyanlı, yaşayan, sağ, hayatta, canlı, diri, hareketli, canlı, canlı, canlı, yaşayan, hayatta olan, kurnaz, yaşayan, sağlam, faal, anlama, kavrama, anlayış, kavrayış, hareketli, canlı, hayat dolu, koyu, (renk) canlı, frapan, alev alev yanan, gürleyen, koyu, canlı, kiralamak, kira ile tutmak, birlikte yaşamak, beraber yaşamak, oturmak, ikamet etmek, yaşamak, -de oturmak, yalvarmak, beleşçilik yapmak, sade, pislik içinde yaşamak, kenar mahallelerde gezmek, (birşeyi yapmakta) zorlanmak, zorluk çekmek, yaşayarak öğrenmek, yaşadıkça öğrenmek, hoşgörülü olmak, karı koca hayatı yaşamak, karı koca gibi yaşamak, tehlikeli bir hayat sürmek, kıt kaynaklarla yaşamını sürdürmek, birlikte yaşamak, beraber yaşamak, ile yaşamak, ayrı yaşamak, birlikte yaşamak, (birisinden) daha uzun yaşamak, daha uzun ömürlü olmak, -siz yaşayabilmek, ile geçimini sağlamak, -e uygun yaşamak, ile geçinmek, sonuna kadar yaşamak, özgürce yaşamak, -de bulunmak/mevcut olmak, sırtından geçinmek, ile yaşamak, ile hayatta kalmak, ile hayatta kalmak, oturmamak, yaşamamak, ikamet etmek, -siz yapabilmek, ikamet etmek, oturmak, yaşamak, çok bağlı, kendini adamış, düşünmek, yuva yapmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
vivo kelimesinin anlamı
oturmak, ikamet etmekverbo intransitivo (habitar) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Luca vive en el segundo piso. Leman, ikinci katta oturuyor. |
yaşamakverbo intransitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Dos trabajos de tiempo completo no es manera de vivir. İki tam zamanlı işte çalışmak iyi yaşamak değildir. |
yaşamak, hayatta olmak, sağ olmakverbo intransitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) ¡El Rey no está muerto! ¡Vive! Kral ölmedi! Yaşıyor. |
hayatta olmak, hayatta kalmak, sağ kalmakverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sí, todavía vive. Debe tener 90 años de edad. Doksan yaşında olduğu halde hâlâ hayattadır. |
geçinmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Mucha gente alrededor del mundo vive con menos de un dólar al día. |
hayatın tadını çıkarmak, hayattan zevk almakverbo intransitivo (disfrutar) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No puedes trabajar toda tu vida, ¡tienes que vivir! |
yaşam sürmek, ömür sürmek, ömür geçirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Muchos monjes viven una vida espartana. |
deneyimlemek, deneyim yaşamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Aún vive la guerra en su imaginación. |
hayat yaşamak, hayat sürdürmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Vive una vida moral tal como la predica. |
yaşamakverbo intransitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Esta especie vive principalmente en el Amazonas. |
hayatta olmakverbo intransitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) ¡Mientras viva ese hombre no pisará mi casa! |
geçim, geçimlik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Se gana un modesto vivir como conserje. |
ikamet etmekverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El viejo vive en una cabaña en el bosque. |
oturmakverbo intransitivo (kişi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
gerçekleştirmekverbo transitivo (hayallerini, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Alentó a sus alumnos a vivir sus sueños. |
ikamet etmek, oturmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) George ha residido aquí toda su vida. |
ikamet etmek, oturmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) En India, mucha gente reside en villas miseria. |
geçim, geçinme, gelir, meslek
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) ¿Cuál es tu trabajo? Soy dentista. Geçimini hangi işten sağlıyorsun? Dişçilik yapıyorum. |
yaşam sürmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mi abuelo llevó una vida dura. |
canlıadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Compramos cangrejos vivos para la cena. Akşam yemeği için canlı yengeç aldık. |
sönmemişadjetivo (brasas, ascuas) (kömür, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) No toques los carbones del fuego, están vivos aún. |
elektrik yüklü, elektrikli, cereyanlı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) No toques los cables; todavía están conectados a la red. |
yaşayan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Es el más grande escritor noruego vivo. |
sağ, hayatta, canlı, diriadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Dos de las cuatro hermanas de Hall todavía están vivas. Dört kardeşten ikisi hala hayattadır (or: sağdır). |
hareketli, canlı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Al llegar a la entrevista de trabajo, Amanda entró en una oficina muy viva. |
canlı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
canlı, yaşayan, hayatta olan(mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El bebé estaba herido, pero aún estaba vivo. |
kurnaz(figurado) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) John es un vivo, no puedes fiarte de él. |
yaşayanadjetivo (dil, mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El latín no es una lengua viva. |
sağlamadjetivo (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tienen una fe viva, a diferencia de las creencias nominales de tantos otros. |
faal(mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El equipo de vóleibol devolvió la bola y mantuvo vivo el juego. |
anlama, kavrama, anlayış, kavrayış
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hareketli, canlı, hayat dolu
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
koyu(color) (renk) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Las paredes estaban pintadas de intensos, vibrantes colores. |
(renk) canlı, frapan(color) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) No puedes no verla, trae un top rosa chillón. |
alev alev yanan, gürleyen(fuego) (yangın) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El ardiente fuego destruyó una docena de casas. |
koyu(renk) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La pintura estaba llena de ricos matices. |
canlıadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La pintura tiene muchos colores vivos (or: vividos). |
kiralamak, kira ile tutmak(emlak) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¿Tienes tu propia casa o alquilas? Evi satın mı aldınız yoksa kiraladınız mı? |
birlikte yaşamak, beraber yaşamak(formal) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
oturmak, ikamet etmek, yaşamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Los ermitaños han habitado este bosque durante siglos. |
-de oturmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Una estrella de rock y su banda están ocupando la suite del ático. |
yalvarmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) ⓘEsta oración no es una traducción de la original. Artık ne bir ailesi ne de parası vardı; sokaklarda para dilenerek hayatta kalmaya çalışıyordu. |
beleşçilik yapmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) No puedes gorronear para siempre; debes conseguir un trabajo. |
sade
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) A muchas personas les gusta la experiencia agreste de ir de acampada. |
pislik içinde yaşamaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Colin vive como un cerdo en su piso. |
kenar mahallelerde gezmeklocución verbal (figurado) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
(birşeyi yapmakta) zorlanmak, zorluk çekmeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sé bueno con ella; está viviendo un momento realmente difícil. |
yaşayarak öğrenmek, yaşadıkça öğrenmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) «Vivir y aprender» es mi lema: todos aprendemos de nuestros errores. |
hoşgörülü olmaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Esos dos hombres solían pelear todo el tiempo, pero ahora decidieron vivir y dejar vivir. |
karı koca hayatı yaşamak, karı koca gibi yaşamaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No sé si están casados, pero viven como marido y mujer hace años. |
tehlikeli bir hayat sürmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) A Louise le gusta tomar riesgos y vivir al límite. |
kıt kaynaklarla yaşamını sürdürmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Es difícil subsistir con un salario tan bajo. |
birlikte yaşamak, beraber yaşamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Una vez conviví con uno que nunca lavaba los platos. |
ile yaşamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Vivir bajo la regla de nunca darse por vencido es lo mejor si quieres tener una vida exitosa. |
ayrı yaşamaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Siguen casados pero hace dos años que viven separados. |
birlikte yaşamaklocución verbal (sevgiliyle) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ellos viven en pareja desde que pudieron pagar un apartamento. |
(birisinden) daha uzun yaşamak, daha uzun ömürlü olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¡MI abuela está tan llena de energía que seguro que vivirá más que todos nosotros! |
-siz yaşayabilmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Un camello puede vivir sin agua por una semana. |
ile geçimini sağlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mi madre me da una cuota mensual, pero no puedo vivir de eso. |
-e uygun yaşamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Hizo todos los esfuerzos por vivir a la altura de sus ideales. |
ile geçinmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La viuda vive de la pensión de su marido fallecido y de los cheques de la seguridad social. |
sonuna kadar yaşamaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Pasó el resto de su vida en el mismo pueblito. |
özgürce yaşamak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Michelle se deja llevar por la vida y no tiene planes firmes de futuro. |
-de bulunmak/mevcut olmak(figurado) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Fuertes sentimientos viven en el pecho de Charles. |
sırtından geçinmek(coloquial) (birisinin) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Aunque tiene más de 30 años, Evan sigue viviendo a costa de sus padres. |
ile yaşamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Su enfermedad es incurable; por tanto, tendrá que aprender a vivir con ella. |
ile hayatta kalmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ile hayatta kalmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
oturmamak, yaşamamak(çalıştığı yerde) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La cuidadora de mi abuelo vive cama afuera, pero pasa 12 horas en su casa. |
ikamet etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Hace tiempo los celtas vivieron en muchas partes de Europa. |
-siz yapabilmek(informal) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) James no puede vivir sin su café de la mañana, así que se compró una máquina de expreso. |
ikamet etmek, oturmak, yaşamak(formal) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) El sospechoso tiene domicilio en Alemania. |
çok bağlı, kendini adamış(figurado) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mi novio está casado con su trabajo, aunque yo también soy adicta al trabajo. |
düşünmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Consideró que sus acciones eran injustas. |
yuva yapmak(hayvan) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
İspanyolca öğrenelim
Artık vivo'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
vivo ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.