İtalyan içindeki il ne anlama geliyor?
İtalyan'deki il kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte il'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki il kelimesi -, -, -, -, -, -, -, -ler, -lar, -, yeterli, en iyi, küçümseyen, internet, (silah) ateşleme, ateş etme, gizleme, saklama, yaratma, yaratılış, gün doğumu/şafak vakti, öksürme, gülme, gülüş, küfretme, yemek pişirme, aşçılık, bahis, varsayım, cins hayvan, safkan hayvan, tezahürat yapmak, mübadele usulü ile alışveriş etmek, takas etmek, değiş tokuş etmek, (davayı) karara bağlamak, -e girmek, pek çok yeri gezmek, giriş yapmak, check-in yapmak, yakmak, kaşıkla beslemek, yeminliyken yalan söylemek, giriş yapmak, kaldırmak, en çok, tamamen, geliştirme, ilerletme, ziyaret etme, ziyarette bulunma, yüzme, patlama noktası, incelme, gündüz vakti yapılan/olan, -an, -en, izin vermek, müsaade etmek, rıza göstermek, alkol almak, (kişisel sorular sorarak) başkasının özel hayatına burnunu sokmak, oturum açmak, yıkamak, banyo yaptırmak, paspaslamak, kaşıkla yedirmek, dalga geçmek, söylemek, ruhsatlı, karışmayan, işleme, şekil verme, olumsuzluk, baş, temel, belli başlı, ana, hakkında, (ile) ilgili, -diği, -dığı, -tiği, -tığı, yuva yapmak, yorum yazmak/yapmak, sıkmak, suyunu çıkarmak, taklit etmek, taklidini yapmak, taklidini yapmak, kaşıkla yedirmek, karanlık, aşağıya doğru, -an, -en, hakkında olmak, brozlaşmak, vuruş yapmak, doruğa ulaşmak, zirveye erişmek, meme emmek, yağ çekmek, neden olmak, yol açmak, kireç badanayla beyaza boyamak, badanalamak, fahişelik yapmak, horozunu çekmek, saat tutmak, başı dönmek, Kuzeydoğu eyaletleri, susturmak, iade etmek, notlandırılmış, dürüst olarak, dürüstlükle, burun, çöküş, gerçeklik, kur yapma, bağlantı kablosu, evlenmek, yarışı bitirmek, başarı kazanmak, başarıya ulaşmak, başarmak, para kazanmak, ayrılmak, kenar yapmak, puanlamak, memnun etmek, not vermek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
il kelimesinin anlamı
-(singolare) Il ragazzo è andato a fare una passeggiata. |
-(singolare) Io faccio parte della Chiesa Cattolica. |
-(singolare) Stasera la luna splende luminosa. |
-(singolare) Il giornalista ha fatto una domanda al Presidente. |
-(singolare) Questo è stato il test più facile. |
-articolo La stampa quotidiana ha un futuro nella società? |
-(singolare) La capitale statunitense dei mirtilli è il Maine. |
-ler, -lar(singolare) Mi interessano i poveri. |
-(singolare) Questo cappello sta meglio se indossato sulla fronte. |
yeterli(singolare) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quando avrò il denaro, ti comprerò un diamante. |
en iyi
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Angelina è il posto migliore dove andare per una cioccolata calda a Parigi. |
küçümseyen(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quando si tratta di musica pop il professore è sprezzante. A lui piace solo la classica. |
internet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Oggigiorno, internet è collegato ai computer in tutti i paesi del mondo. |
(silah) ateşleme, ateş etme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quel tuo sparo è stato del tutto ingiustificato. |
gizleme, saklama(luogo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yaratma, yaratılış
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
gün doğumu/şafak vakti(letterale) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dan partì all'alba visto che doveva fare un viaggio lungo quel giorno. |
öksürme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
gülme, gülüş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le loro risate mi hanno tenuto sveglio per metà nottata. |
küfretme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quando siamo seduti a tavola non tolleriamo le parolacce. |
yemek pişirme, aşçılık(attività) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La madre di Ellen le sta insegnando elementi di cucina e mantenimento della casa. |
bahis(kumar, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Molti tipi di scommesse sono vietati negli Stati Uniti. |
varsayım(formale) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il nuovo manuale elimina la congettura dal procedimento. |
cins hayvan, safkan hayvan
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tezahürat yapmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) I fan facevano il tifo. |
mübadele usulü ile alışveriş etmek, takas etmek, değiş tokuş etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dal momento che non aveva soldi, Sam provò a barattare per procurasi del cibo. |
(davayı) karara bağlamak(legale) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il giudice di pace può pronunciarsi in certi casi minori. |
-e girmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Quando la celebre attrice entrò nella stanza tutti si girarono per guardarla. |
pek çok yeri gezmekverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
giriş yapmak, check-in yapmak(hotel) (otel) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yakmak(ateş) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kaşıkla beslemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
yeminliyken yalan söylemek(diritto) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
giriş yapmak(bir yere) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kaldırmak(toz, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Correvo lungo la spiaggia e scalciavo la sabbia mentre passavo. |
en çok(la maggior parte di) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Questa pianta è quella che ha più fragole. |
tamamenavverbio (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
geliştirme, ilerletme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il miglioramento dell'immagine dell'azienda è avvenuto grazie alle operazioni di beneficenza che ha sostenuto di recente. |
ziyaret etme, ziyarette bulunma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Questo weekend cercate di riservare del tempo per le visite. |
yüzme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il bagno nel lago è una cattiva idea oggi: ti prenderai molto probabilmente un raffreddore. |
patlama noktası(sinir, öfke) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'ira raggiunse il colmo quando l'arbitro espulse un giocatore. |
incelme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Joe adora creare oggetti in ceramica; tuttavia, l'assottigliamento con levigatura gli risulta difficile. |
gündüz vakti yapılan/olan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I programmi televisivi diurni sono tutti atroci allo stesso modo. |
-an, -en
(zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu sözcüktür (örnek: "kitabı gördün mü? > bunu gördün mü?").) La persona che l'ha rotto non è qui. Pencereyi kıranlar burada değil. |
izin vermek, müsaade etmek, rıza göstermek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Può nominare qualcun altro come beneficiario della sua assicurazione sulla vita, ma solo se sua moglie acconsente. |
alkol almak(alcool) (düzenli olarak) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La cattiva abitudine di Marco è che beve spesso. |
(kişisel sorular sorarak) başkasının özel hayatına burnunu sokmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
oturum açmak(informatica, siti internet) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yıkamak, banyo yaptırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
paspaslamak(il pavimento) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
kaşıkla yedirmek(birisine bir şeyi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
dalga geçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
söylemek(figurato, informale) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ruhsatlı(silah, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
karışmayan(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
işleme, şekil vermesostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
olumsuzluk(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
baş, temel, belli başlı, ana(mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il principale ristorante dello chef stava fallendo. |
hakkında, (ile) ilgilipreposizione o locuzione preposizionale Sono andato in biblioteca per cercare un libro sugli insetti. |
-diği, -dığı, -tiği, -tığı
La scimmia che il custode dello zoo ha scelto dalla tribù era molto amichevole. Hayvanat bahçesi bakıcısının grup içinden seçtiği maymun çok sokulgandı. |
yuva yapmak(kuş) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yorum yazmak/yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Non c'è bisogno di commentare; sappiamo tutti cosa sta succedendo. |
sıkmak, suyunu çıkarmak(meyve, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dana ha iniziato a spremere frutta e verdura perché ha sentito che è salutare. |
taklit etmek, taklidini yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Kelsey riusciva a imitare perfettamente la risata della sua amica. |
taklidini yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Stava parodiando uno dei suoi professori quando è entrato il professore. |
kaşıkla yedirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
karanlık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Non riusciva a vedere il telefono nell'oscurità. |
aşağıya doğru
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Sono scesi dalla montagna. |
-an, -en
Il cibo che avanza sarà buttato via. |
hakkında olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La mia presentazione riguarda gli effetti dell'alcol. |
brozlaşmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
vuruş yapmak(beysbol, kriket) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mary è la prossima a battere. |
doruğa ulaşmak, zirveye erişmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
meme emmek(bebek) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La neomamma ha avuto difficoltà ad allattare il suo bambino. |
yağ çekmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quel tipo adula il capo perché vuole un aumento. |
neden olmak, yol açmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'assassinio dell'arciduca scatenò la guerra. Arşidüke suikast savaşı başlattı. |
kireç badanayla beyaza boyamak, badanalamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Gli abitanti dell'isola imbiancano le case una volta all'anno. |
fahişelik yapmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Il protettore faceva prostituire Lisa sette notti alla settimana. |
horozunu çekmek(armi da fuoco) (silah, tabanca, tüfek) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ha armato la sua pistola, pronto a sparare. Ateş etmeye hazır, tabancanın horozunu çekti. |
saat tutmak(spor) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'allenatore ha cronometrato lo scatto del corridore. Koşucu koşarken antrenörü de saat tuttu. |
başı dönmek(figurato: testa) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mark girò e girò finché non gli girò la testa. |
Kuzeydoğu eyaletleri(ABD) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
susturmak(figurato: censurare) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
iade etmek(ürün) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tutto sommato non mi piacciono questi stivali, li restituirò. |
notlandırılmış(compito, elaborato) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'insegnante ha riconsegnato i compiti valutati agli studenti. |
dürüst olarak, dürüstlükle
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Devi fidarti di lui. Parla sempre sinceramente. |
burun(merak anlamında) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tieni fuori il naso dai miei affari! İşlerime burnunu sokma. |
çöküş(figurato) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ora, all'età di settantanove anni, è al tramonto della vita. |
gerçeklik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Platone sosteneva che percepiamo la realtà con la nostra mente e non con i sensi. |
kur yapma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mary era stanca del corteggiamento incessante di Ola. |
bağlantı kablosu(elettronica, elettrotecnica) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
evlenmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ieri Tom e Rachel si sono sposati in chiesa. |
yarışı bitirmek(terminare una gara) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il mio cavallo è arrivato terzo. |
başarı kazanmak, başarıya ulaşmak, başarmak(raggiungere il successo) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quando David è stato promosso, gli è parso di essere finalmente arrivato. |
para kazanmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Te ne stai tranquillo a casa perché sono io che guadagno. |
ayrılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kenar yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Rifila l'asse in modo che entri bene nello spazio. |
puanlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il professore ha valutato la prova come una A+ |
memnun etmek(figurato) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'arte nutre lo spirito. |
not vermek(valutare) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'insegnante ha corretto gli esami a risposta multipla. |
İtalyan öğrenelim
Artık il'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
il ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.