İtalyan içindeki un ne anlama geliyor?
İtalyan'deki un kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte un'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki un kelimesi bir, bir, bir, bir, -yı, -yi, saat başı, ruhsatlı, sözleşmede belirtilen, mukavelede belirtilen, her iki (haftada, vb.) bir, hemen, derhal, anında, aniden, bir anda, bir an için, birden, aniden, birdenbire, başka bir yere, denizaşırı ülkelerde, baksana, mesafe, donanıma kaydedilmiş yazılım, aygıt yazılımı, bellenim, az bilgi, az buçuk bilgi, hiçbir şey, hiç, zamanın ruhu, çok genç kimse, olmayacak iş, paradoks, ertelemek, yemin etmek, ant içmek, hastalanmak, göz atmak, alkışlamak, el çırpmak, vaaz vermek, vaaz etmek, düşmek, ıslıkla çağırmak/dikkatini çekmeye çalışmak, satmak, hızla atılmak, fırlamak, düşük yapmak, şikayet etmek, tavır koymak, bağış yapmak, bağışta bulunmak, artmak, hızlı hareket etmek, eğlenceye gitmek, tıka basa yemek, bir an için görmek, tokat atmak, tokatlamak, sille atmak, gözünde canlandırmak, gözünün önüne getirmek, demetlemek, aramak, kısa kesmek, (duvara) asılmış, asılı, çocuksu, epey, epeyce, yerel olarak, mahalli olarak, saygılarımla, bilgilendirme, -e göz atmak, bebek düşürmek, çocuk düşürmek, uyuklamak, tangırdamak, homurdanmak, kontrolünü kaybetmek, ameliyat etmek, ameliyat yapmak, girişmek, lakap takmak, ad takmak, damgalamak, ile beraber yenilmek, sertçe vurmak, olarak değiştirmek, yan, yanlamasına, biraz daha, gülümseyin, çok inatçı kimse, gelirin yüzde onu, damlalıkla yağlamak, uğramak, düşünmeden yapılan, lanetlemek, lanet okumak, duvak/peçe ile örtmek, brandayla örtmek, -ardı, -erdi, el sallamak, şansını denemek, gelişmek, öne çıkmak, domuz gibi, zoraki artmak/yükselmek, basmak, bastırmak, kıvrılmak, gelecekte, yarın, neredeyse, az çok, , abartı, mübalağa, eş, teftiş etmek, sıkışmak, boş hayallere kapılmak, pas vermek, gülümsemek, elde etmek, işe almak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
un kelimesinin anlamı
birarticolo (quantità approssimata) (tane, adet) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Avrà un migliaio di libri. // Ho appena vinto un milione di sterline! |
bir(maschile) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tania sta mangiando un gelato. ⓘQuesta frase non è una traduzione della frase di origine. Kahvaltıda bir omlet ısmarladı. |
bir(art. indeterm. maschile) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) C'è un mostro sotto il mio letto. Yatağımın altında bir canavar var. |
bir(maschile) Questo è un momento storico. |
-yı, -yi(art. indeterm. maschile) Mücadeleyi severim. |
saat başıaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La stazione trasmette principalmente musica con notiziari orari. |
ruhsatlı(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
sözleşmede belirtilen, mukavelede belirtilen
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'accordo contrattuale dice che a me spetta il 15% dei profitti. |
her iki (haftada, vb.) biraggettivo (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) I genitori si alternano la custodia; il padre vede la figlia a fine settimana alterni. |
hemen, derhal, anında
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
aniden, bir anda
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) L'immagine dell'esplosione fu trasmessa istantaneamente in tutto il mondo. |
bir an için
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
birden, aniden, birdenbire
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Improvvisamente ho sentito un rumore in cucina. |
başka bir yereavverbio (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Quando videro il menu decisero di andare a pranzo altrove. Le mie chiavi devono essere altrove, perché non sono dove le lascio abitualmente. |
denizaşırı ülkelerde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
baksana
(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Guarda, amico! Quella macchina è troppo figa. |
mesafe
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La fattoria è un pezzetto più in giù sulla strada. |
donanıma kaydedilmiş yazılım, aygıt yazılımı, bellenim(informatica) (bilgisayar) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Queste funzioni sono incorporate nel firmware e difficili da aggiornare. |
az bilgi, az buçuk bilgisostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) "Conosci il francese?" "Ho solo un'infarinatura." |
hiçbir şey, hiç
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
zamanın ruhu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çok genç kimsesostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Non ci si può aspettare che un bambino capisca il mercato azionario. |
olmayacak iş(figurato: compito arduo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tradurre 300 pagine di testi legali in 3 giorni? Questa sì che è un'impresa. |
paradoks
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) È un vero paradosso: per avere un lavoro serve esperienza, ma per farsi l'esperienza serve un lavoro. |
ertelemek(informale: rimandare, rifiutare) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Oggi non possiamo incontrarci. Possiamo fare la prossima settimana? |
yemin etmek, ant içmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il presidente giurò di difendere la costituzione. |
hastalanmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ieri, mi sono ammalato al punto di non poter andare al lavoro. Spero di non ammalarmi quest'inverno. |
göz atmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
alkışlamak, el çırpmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il pubblico applaudì fragorosamente all'arrivo della banda sul palco. |
vaaz vermek, vaaz etmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Un uomo arrabbiato stava predicando all'angolo della strada. |
düşmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La pila di libri non sembrava molto stabile; John gli diede un colpetto e ruzzolarono a terra. // Scivolò su una buccia di banana e ruzzolò dalle scale. |
ıslıkla çağırmak/dikkatini çekmeye çalışmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
satmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'ambulante è stato multato per aver venduto in strada senza licenza. |
hızla atılmak, fırlamak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Jeffrey sfrecciò per il negozio. |
düşük yapmak(aborto spontaneo) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
şikayet etmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
tavır koymak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
bağış yapmak, bağışta bulunmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Se volete contribuire collegatevi al sito dell'associazione benefica. |
artmak(di quantità) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Compra tutto ciò che puoi adesso, perché in estate i prezzi si impenneranno! |
hızlı hareket etmek(specialmente di veicoli a motore) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) L'automobile sfrecciò in una nuvola di gas di scarico. |
eğlenceye gitmekverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) È bello vestirsi bene e uscire per una serata in città. |
tıka basa yemekverbo riflessivo o intransitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il Martedì Grasso è un giorno per abbuffarsi prima che inizi la Quaresima. |
bir an için görmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tom intravedeva il sole attraverso le nuvole. |
tokat atmak, tokatlamak, sille atmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Wendy schiaffeggiò Carl quando scoprì che lui l'aveva tradita. |
gözünde canlandırmak, gözünün önüne getirmek(raffigurarsi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Uno schizzo ti aiuterà ad immaginare il progetto del tuo giardino. |
demetlemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
aramak(al telefono) (telefonla) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Chiamiamola un attimo e sentiamo quali sono i piani. |
kısa kesmek(gezi, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Abbiamo dovuto interrompere la vacanza quando Jim si è rotto la caviglia. |
(duvara) asılmış, asılı(foto, quadri, ecc.) (resim, fotoğraf, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Trudy ha appeso alcune stampe incorniciate alle pareti. |
çocuksu(atto, gesto) (hareket, davranış) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
epey, epeyceaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ha 85 anni, perciò dev'essere andato in pensione da abbastanza tempo. |
yerel olarak, mahalli olarak
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
saygılarımla(chiusura di lettera: formale) (mektup sonu) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) |
bilgilendirme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Prima di qualsiasi intervento di polizia è essenziale dare istruzioni all'intera squadra. |
-e göz atmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
bebek düşürmek, çocuk düşürmek(aborto spontaneo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
uyuklamak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
tangırdamak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) L'armatura pesante sferragliava mentre camminava. |
homurdanmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Cody ha salutato il collega che gli ha grugnito in risposta. |
kontrolünü kaybetmek(psiche) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Se non ti prendi qualche giorno di ferie per rilassarti finirai per esaurirti. |
ameliyat etmek, ameliyat yapmak(chirurgia) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il cane di Julie sarà operato domani. |
girişmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
lakap takmak, ad takmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I compagni di classe di Patricia la soprannominarono "quattrocchi" perché portava gli occhiali. |
damgalamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il nobile ha impresso il suo sigillo nella cera. |
ile beraber yenilmek(cibo: contorni) (yiyecek) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Per accompagnare la bistecca ho ordinato un contorno di patate dolci. // Le nostre omelette sono accompagnate da insalata o patatine. |
sertçe vurmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
olarak değiştirmek(ismini) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il comune ha rinominato la via "Palm Boulevard". |
yan, yanlamasına
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Helen ha dato lateralmente un'occhiata alla ragazza vicino a lei. |
biraz daha
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) I piatti messicani sono leggermente più piccanti di quelli a cui sono abituato. |
gülümseyin(anglicismo, interiezione) (fotoğraf çekerken) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Il fotografo ci ha chiesto di dire "cheese!" |
çok inatçı kimse(figurato) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
gelirin yüzde onu(kiliseye, yardım kuruluşuna verilen) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
damlalıkla yağlamak(makine) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Questo componente versa il lubrificante all'interno del meccanismo. |
uğramak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Contattami la prossima volta che ti trovi dalle mie parti. |
düşünmeden yapılan(figurato) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
lanetlemek, lanet okumak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le streghe delle favole maledicono sempre qualcuno. |
duvak/peçe ile örtmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
brandayla örtmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
-ardı, -erdi
Quando ero giovane andavo alla chiesa del quartiere. Küçükken mahalledeki kiliseye giderdim. |
el sallamak(con un cenno della mano) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Lo vide salutare dall'estremità del pontile. |
şansını denemek(figurato) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Questo è un grosso rischio da assumersi per la tua impresa: non dovresti scommettere a meno che tu non sia sicuro di poterti permettere le perdite qualora andasse storto. |
gelişmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il re non immaginava che alle sue spalle si stesse tramando per detronizzarlo. |
öne çıkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
domuz gibiaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
zoraki artmak/yükselmek(figurato: crescere) (mecazlı) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
basmak, bastırmak(con un'incisione) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ha segnato il coperchio usando un punteruolo e un martello. |
kıvrılmak(di fiume) (nehir, vb.) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
gelecekte, yarın(in futuro) (mecazlı) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Speriamo in giorni più felici un domani! |
neredeyse
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ho quasi dimenticato di chiudere a chiave la porta. |
az çok
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Credo di iniziare a capire come funziona. Beh, quasi. |
(giochi di carte) Ho deciso di vedere, e gli altri hanno dovuto mostrare le carte. |
abartı, mübalağa
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Chiamarla insegnante è un po' un'esagerazione. Semplicemente dà una mano in classe ogni tanto. |
eşsostantivo maschile (parte di un paio) (çiftin teki) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
teftiş etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Non so se ho chiuso la porta a chiave. Puoi controllare? |
sıkışmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
boş hayallere kapılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
pas vermek(sport: calcio) (futbol) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
gülümsemek(birisine) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) È fantastico quando il tuo bebè ti sorride per la prima volta. |
elde etmek(kazanç, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
işe almak(sport) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Hanno ingaggiato il campione di basket con un nuovo contratto. Ünlü basketbolcuyu yeni bir kontratla işe aldılar. |
İtalyan öğrenelim
Artık un'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
un ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.