Fransızca içindeki attaquer ne anlama geliyor?
Fransızca'deki attaquer kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte attaquer'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki attaquer kelimesi saldırıya geçmek, saldırmak, hücum etmek, sertçe eleştirmek, tıkınmak, saldırmak, aniden çıkışmak, -e saldırmak, sözlü saldırıda bulunmak, saldırmak, saldırmak, -e saldırmak, hücum etmek, saldırmak, sözle saldırmak, saldırmak, topluca saldırmak, koyulmak, saldırmak, saldırmak, saldırmak, hücum etmek, hamle yapmak, -i aşındırmak, giriş yapmak, -e saldırmak, aşındırmak, hücum etmek, saldırmak, saldırmak, şiddetle eleştirmek, (sorun) çözmeye çalışmak, çaresine bakmak, üstüne gitmek, karşılık vermek, zarar vermek, hasar vermek, karşı saldırı yapmak, karşı atak yapmak, karşı saldırıda bulunmak, -e düşman olmak, saldırmak, (birşeyle) başlamak, yandan müdahale etmek, girişmek, koyulmak, yumulmak, hücum etmek, saldırmak, hemen başlamak, dava açmak, küçük baltayla/el baltasıyla/nacakla saldırmak, karşı karşıya bırakmak, savaş açmak, savaş açmak, ile başlamak, kurban etmek, biber gazı sıkmak, karşı gelmek, acımasızca saldırmak, vahşice saldırmak, yemeğe girişmek, havan topuyla dövmek, el bombası atmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
attaquer kelimesinin anlamı
saldırıya geçmekverbe transitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le boxeur attaqua du gauche. |
saldırmak, hücum etmek(personne) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les voleurs l'ont attaqué (or: l'ont agressé) dans la rue. Hırsızlar sokak ortasında adama saldırdı. |
sertçe eleştirmekverbe transitif (verbalement) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le candidat a vicieusement critiqué (or: attaqué) son opposant. |
tıkınmak(familier) (gayri resmi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
saldırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le gang a attaqué sa victime sans prévenir. La meute a attaqué le renard. |
aniden çıkışmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ian a tendance à attaquer (or: à se défendre) s'il pense qu'il est personnellement critiqué. |
-e saldırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Un serpent enroulé attaquera tout ce qui le menace. |
sözlü saldırıda bulunmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
saldırmak(birisine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Un des hommes a attaqué Ed avec un couteau. |
saldırmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les deux hommes ont attaqué leur victime alors que celle-ci marchait dans la rue. |
-e saldırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Soudain, le chien l'a attaqué, lui grognant dessus. |
hücum etmek, saldırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La milice attaqua la garnison. |
sözle saldırmak(figuré, par la parole) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les critiques ont attaqué le tout dernier film du réalisateur. |
saldırmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les guérilleros attaquaient constamment les voies d'approvisionnement des envahisseurs. |
topluca saldırmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Des manifestants en colère ont tenté d'attaquer le politicien. |
koyulmakverbe transitif (figuré, familier) (hevesle bir işe) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Jose a attaqué le dîner comme s'il n'avait pas mangé depuis une semaine. |
saldırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
saldırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
saldırmak, hücum etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les deux hommes ont attaqué (or: agressé) James alors qu'il se promenait dans le parc. |
hamle yapmakverbe transitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le chevalier a tiré son épée et a attaqué son ennemi. |
-i aşındırmakverbe transitif (acide corrosif) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'acide attaque le métal et laisse des marques gravées. |
giriş yapmak(konuya, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il a abordé le sujet en donnant un aperçu historique. |
-e saldırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Après avoir supporté les moqueries de Tony pendant plus d'une heure, Pete s'en prit finalement à lui. |
aşındırmakverbe transitif (figuré) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La pluie acide a rongé la surface du rocher. |
hücum etmek, saldırmakverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) L'armée frappa (or: attaqua) en pleine nuit. Les braqueurs de banque ont de nouveau frappé. |
saldırmakverbe transitif (Militaire) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'armée chargea (or: attaqua) l'ennemi. |
şiddetle eleştirmekverbe transitif (figuré : critiquer) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le professeur a démoli cette très mauvaise dissertation. |
(sorun) çözmeye çalışmak, çaresine bakmak(figuré) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le commerçant s'est attaqué au problème de vol à l'étalage en installant des caméras de surveillance. |
üstüne gitmek(problème) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il s'est attaqué au problème avec enthousiasme. |
karşılık vermekverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si tu l'insultes, elle pourrait contre-attaquer. |
zarar vermek, hasar vermek(un objet,...) (bir şeye) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dis donc, tes chaussures sont drôlement abîmées ! ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Garajdaki yangın eve zarar (or: hasar) vermedi. |
karşı saldırı yapmakverbe intransitif (Militaire) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
karşı atak yapmakverbe intransitif (verbalement) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
karşı saldırıda bulunmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
-e düşman olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le chien s'est attaqué à (or: s'en est pris à) son maître sans explication et a dû être piqué. |
saldırmak(birisine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Davies s'en est pris subitement à sa victime, mettant M. Jackson d'un coup de poing. |
(birşeyle) başlamak(figuré, familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je crois que je vais attaquer avec une entrée, et puis je prendrai un plat principal. |
yandan müdahale etmeklocution verbale (spor) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
girişmek(figuré) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Chris s'attaquait à sa nourriture avidement. |
koyulmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Il s'est attaqué aux autres plutôt que de s'en prendre honnêtement à lui-même. |
yumulmak(yemeğe) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hücum etmekverbe pronominal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
saldırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hemen başlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
dava açmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Lorsque Rachel a glissé sur le sol mouillé au supermarché et s'est cassé la jambe, elle a décidé d'attaquer en justice. |
küçük baltayla/el baltasıyla/nacakla saldırmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'assassin a attaqué sa victime dans les bois avec une hachette. |
karşı karşıya bırakmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ursula mit son amie face à la preuve de sa trahison. |
savaş açmak(figuré) (bir şeye) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le Président Richard Nixon a déclaré la guerre à la drogue en 1971. |
savaş açmak(figuré) (bir şeye karşı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ile başlamak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le chef a commencé à éplucher les légumes. |
kurban etmek(kişi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les brutes s'attaquent (s'en prennent) aux plus faibles. |
biber gazı sıkmakverbe transitif (birisine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle s'est défendue contre l'agresseur en l'attaquant au gaz lacrymogène. |
karşı gelmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il s'en est pris à la direction dans le but d'améliorer les conditions pour les travailleurs. |
acımasızca saldırmak, vahşice saldırmakverbe transitif (physiquement) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le lion a attaqué le gnou violemment. |
yemeğe girişmek(figuré) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La tarte aux pommes a l'air délicieuse. J'ai vraiment hâte de m'y attaquer. |
havan topuyla dövmeklocution verbale (Militaire : tactique) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'armée a attaqué la ville au mortier pendant une semaine. |
el bombası atmaklocution verbale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
Fransızca öğrenelim
Artık attaquer'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
attaquer ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.