Fransızca içindeki histoire ne anlama geliyor?
Fransızca'deki histoire kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte histoire'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki histoire kelimesi öykü, hikâye, tarih, hikaye, öykü, tarih, oyun, anlatış, yorum, gürültü patırtı, tantana, dünya tarihi, uzun hikâye, yalan, palavra, hikaye, yalan, fazla karmaşık şey, ana konu, yatmadan önce çocuğa okunan/anlatılan masal, iş, uydurma haber, yalan haber, merak, masal, hikâye, durum, hal, tarih olmak, romanlaştırma, fıkra, nükte, düşlem, imgelem, yalan, uydurmasyon, o zaman başka, o başka mesele, hikaye kitabı, sosyal içerikli haber, acıklı hikâye, uzun uzadıya yapılan (ve doğru olmayan) açıklama/bahane, hikâyenin tümü, gönül ilişkisi, aşk hikayesi, kısa hikaye, abartılı hikaye, sanat tarihi, yaşanmış hikaye, hikâye anlatmak, sorun etmek, tipik Amerikan, tam bir Amerikalı, romantik/duygusal saçmalık, önemli iş, önemli şey, aşırı sevgi, iz bırakmak, sorun etmek, tamamen, tamamiyle, bütünüyle, korkutucu hikâye, tarih öğrencisi, yorum yazmak/yapmak, şaka anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
histoire kelimesinin anlamı
öykü, hikâyenom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cet auteur écrit des histoires merveilleuses. |
tarihnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'aime lire sur l'histoire de la deuxième guerre mondiale. II. Dünya Savaşı tarihi hakkında okumaktan keyif alıyorum. |
hikaye, öykünom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mamie, raconte-nous l'histoire de ta rencontre avec papy. |
tarihnom féminin (étude) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle a étudié l'histoire à l'université. |
oyunnom féminin (tiyatro) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mesdames et messieurs, nous espérons que vous avez aimé notre histoire. |
anlatış, yorumnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sa version (or: son histoire) est différente de la mienne. Onun bu konudaki yorumu benimkinden farklı. |
gürültü patırtı, tantana(figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dünya tarihinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) En ce moment je lis un livre sur le Moyen-Âge, une période importante de l'histoire. |
uzun hikâye
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le vieux matelot leur racontait l'histoire de ses jours en mer. |
yalan, palavra
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hikaye
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'est quoi, cette histoire avec Amber et Paul ? Ils se voient ? |
yalannom féminin (familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle m'a pondu une histoire comme quoi le chien aurait mangé son devoir. |
fazla karmaşık şeynom féminin (familier) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) D'accord, tu vas à Londres ; ça n'a rien d'exceptionnel, pas la peine d'en faire toute une histoire ! |
ana konu(roman, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'ai trouvé l'intrigue de "Guerre et Paix" vraiment difficile à suivre. |
yatmadan önce çocuğa okunan/anlatılan masalnom féminin (avant d'aller se coucher) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les enfants ont supplié leur père de leur lire une histoire avant d'aller au lit. |
işnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cette histoire de port d'uniforme ne me plaît pas! |
uydurma haber, yalan haber(familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le livre répète certains des bobards les plus vieux de l'histoire. |
merak
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
masal, hikâye
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
durum, halnom féminin (situation) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je ne voulais surtout pas être mêlé à cette triste affaire. |
tarih olmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ce qu'il a fait il y a 20 ans est du passé et ne compte plus. |
romanlaştırma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
fıkra, nükte(un peu familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il a raconté une blague sur un prêtre, un rabbin, et un imam. Bir rahip, bir haham ve bir imam hakkında fıkra anlattı. |
düşlem, imgelem
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yalan, uydurmasyon
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il s'est avéré que l'histoire de l'expédition était une fable. |
o zaman başka, o başka meseleinterjection (familier) Chanter de la pop est plutôt facile, mais chanter de l'opéra, c'est une autre histoire ! |
hikaye kitabınom masculin (çocuklar için) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Avant le coucher des enfants, Mary leur a lu une histoire d'un livre de contes. |
sosyal içerikli haber
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'est l'histoire vécue d'un garçon qui se bat avec succès contre le cancer. |
acıklı hikâye
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
uzun uzadıya yapılan (ve doğru olmayan) açıklama/bahane
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Arrête d'en faire tout un plat ! C'est une juste un contrôle dentaire. |
hikâyenin tümünom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nous ne saurons jamais le fin mot de l'histoire sur ce qu'elle a fait ce soir-là. |
gönül ilişkisi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle a une aventure avec un homme marié. |
aşk hikayesinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Oh non, pas encore une de ces sempiternelles histoires d'amour ! |
kısa hikayenom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'adore les histoires courtes de Corinna Bille, particulièrement les "Cent Petites Histoires cruelles". |
abartılı hikayenom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sanat tarihinom féminin (ders) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Parce que ma matière principale à l'université était l'art, j'ai dû faire cinq semestres d'histoire de l'art. |
yaşanmış hikayenom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hikâye anlatmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les enfants ont demandé à leur grand-père de leur raconter une histoire. |
sorun etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ne te tracasse pas pour des choses que tu ne peux pas contrôler. |
tipik Amerikan, tam bir Amerikalı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
romantik/duygusal saçmalık(péjoratif) (mecazlı, aşağılayıcı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Malgré son diplôme de troisième cycle, elle apprécie de lire des histoires à l'eau de rose. |
önemli iş, önemli şeynom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Réussir son permis fut toute une histoire pour Jodie. |
aşırı sevginom féminin (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Son histoire d'amour avec le Japon a commencé il y a deux ans, après y avoir passé des vacances. |
iz bırakmaklocution verbale (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dick Button est entré dans l'histoire du patinage quand il a fait le premier double axel. |
sorun etmek(familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ce n'est qu'une éraflure au genou ! Pas la peine d'en faire toute une histoire ! |
tamamen, tamamiyle, bütünüyle
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Sarah est tout à fait capable de réaliser cette tâche. |
korkutucu hikâyenom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le cours sur la littérature d'horreur se concentre sur l'écriture d'histoires d'épouvantes et de suspense. |
tarih öğrencisi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yorum yazmak/yapmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il n'y a pas besoin de faire de commentaires ; nous comprenons tous ce qu'il se passe. |
şaka(blague) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
Fransızca öğrenelim
Artık histoire'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
histoire ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.