Fransızca içindeki petite ne anlama geliyor?
Fransızca'deki petite kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte petite'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki petite kelimesi küçük, ufak, minik, küçük, ufak, minik, kısa boylu, kısa, küçük ölçekli, önemsiz, yavru, küçük, kısa boylu, kısa, ufacık, küçücük, minicik, ufak, küçük, zayıf, ufak, önemsiz, yavru, ufaklık, yavru, çok küçük, ufak, minik, küçücük, minicik, minnacık, önemsiz, düşük, ufak, yavru, yavru, Matchbox araba, çok küçük, ufacık, minicik, küçücük, önemsiz, ehemmiyetsiz, ahbap, ufak, küçük, minik, alçak, bodur, ziyadesiyle, kıt, küçük çocuk, küçük, bir miktar, ufaklık, cimri, pinti, özel beceri gerektirmeyen, vasıfsız (iş), zararsız, kedi, zayıf, ince, model, fil yavrusu, balina yavrusu, hafif, küçük ve önemsiz, cüzi, hafif, minik, ufak, minicik, ufacık, patronluk taslayan, kurabiye, bisküvi, erkek torun, ince şerit, torun, ufak kek, tuvalet, hela, yüznumara, ayak yolu, peynir altı suyu, kesilmiş sütün suyu, yavru domuz, domuz yavrusu, pisi pisi, kedi, melek, derecik, dirsek kemiği siniri, sahtekar işçi, kıkırdama, kıkırtı, küçük/yavru köpek, yavru domuz, domuz yavrusu, ayak takımı, düstur, oyun, numara, çok ufak, küçücük, minicik, ufacık, çok ince, ipince, yaşlı adam, dede, bir yudum içki, kenar, küçük, rastgele, gelişigüzel, tesadüfi, mutlu, bahtiyar, mesut, daha kısa, daha kısa boylu, aç, karnı aç, çok neşeli, daha küçük, ucuzca, dereceli olarak, derece derece, tedricen, yavaş yavaş, ağır ağır, azar azar, kısa bir süre, çocukken, azar azar, gıdım gıdım, sevgili, erkek arkadaş, kahvaltı, not, sevilmeyen kişi, yuvarlak ekmek, minik tavşan, tavşancık anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
petite kelimesinin anlamı
küçük, ufak, minikadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ce téléviseur est grand, mais celui de notre chambre est petit. Bu televizyon büyük, yatak odamızdaki ise bayağı ufak. |
küçük, ufak, minikadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il utilisa une petite cuillère pour remuer son café. Kahvesini karıştırmak için küçük bir kaşık kullandı. |
kısa boylu, kısaadjectif (personne) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le garçon était trop petit pour atteindre l'étagère. Bu bücür herif rol için uygun değil, başkasını bulmanız lazım. |
küçük ölçekliadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Nous pensons faire un petit lancement de produit plutôt qu'une campagne nationale. |
önemsizadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Cet investissement n'a rapporté qu'un petit profit ; nous devrions investir ailleurs. |
yavrunom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les petits du lion tétaient le lait de leur mère. |
küçükadjectif (plus jeune) (daha genç) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) J'ai trois petits frères et une grande sœur. Üç küçük erkek kardeşim bir de ablam var. |
kısa boylu, kısaadjectif (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Elle est trop petite pour sortir avec un joueur de basket. |
ufacık, küçücük, minicikadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quel adorable petit chien ! |
ufak, küçükadjectif (içki, kadeh) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) J'aimerais un petit cocktail. |
zayıf, ufakadjectif (ihtimal, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il n'y a qu'une petite probabilité de pluie cette après-midi. |
önemsizadjectif (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) C'était juste un petit (or: modeste) boulanger de campagne mais il était très respecté. |
yavrunom masculin (d'un animal) (hayvan) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'ourse a abandonné ses petits dans la forêt. |
ufaklıknom masculin (gündelik dil) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yavru(d'animal) (hayvan) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çok küçük, ufak, minikadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Je voulais un gros morceau de poulet, mais mes parents m'en ont donné un petit. |
küçücük, minicik, minnacık(gayri resmi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) J'ai trouvé cette petite coccinelle rampant sur mon livre. |
önemsiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
düşükadjectif (fièvre) (ateş) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Une petite fièvre est un symptôme habituel de la grippe. |
ufakadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Linda mange de petites portions car elle a peur de grossir. |
yavru(animal) (yeni doğmuş hayvan) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La vache allaitait son petit. İnek yavrusunu emzirdi. |
yavrunom masculin (hayvan) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le petit du mouton est l'agneau. Les petits de la chatte grandissent. |
Matchbox arabaadjectif (voiture : miniature) (oyuncak araba, TM) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çok küçük, ufacık, minicik, küçücükadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le petit enfant devait s'asseoir sur un tas de coussins pour être à la hauteur de la table. |
önemsiz, ehemmiyetsiz(sans importance) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) C'est un petit problème qui ne vaut pas le coup de s'inquiéter. |
ahbap(familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dis, petit, tu peux venir m'aider pour ça ? |
ufak, küçük, minikadjectif (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il s'était tordu la cheville et n'avançait qu'à petits pas. |
alçak, bodur(objet) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le jardin était parsemé de plusieurs petits arbustes. |
ziyadesiyle
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Toi et tes petites habitudes, vous me rendrez folle ! |
kıt
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le riche homme d'affaires n'a donné qu'un petit pourboire au serveur. |
küçük çocuk
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
küçük(frère, sœur) (kardeş, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ben a emmené sa petite sœur à l'école. |
bir miktar
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il reste un petit (or: mince) espoir de retrouver des survivants dans la mine. |
ufaklık(familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
cimri, pinti(salaire) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
özel beceri gerektirmeyen, vasıfsız (iş)
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les immigrants prennent souvent les boulots subalternes dont personne d'autre ne veut. |
zararsız
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) John voulait simplement jouer un tour innocent à Gary mais Gary s'est fâché très fort. |
kedi(familier : chat) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Notre minou est bien vieux maintenant, mais nous l'aimons toujours. Minou, minou ! Viens là ! |
zayıf(espoir) (umut, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
ince
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
model
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il a offert à son fils un train miniature pour son anniversaire. |
fil yavrusu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'éléphant regardait autour de lui avec méfiance, protégeant son éléphanteau (or: son petit). |
balina yavrusu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un nouveau baleineau (or: petit) a été détecté parmi les baleines. |
hafif(hastalık, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
küçük ve önemsiz, cüziadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Paul en avait assez des plaintes insignifiantes de Martin. |
hafif(yara, hastalık, hasar) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
minik, ufak, minicik, ufacık(resmi olmayan dil) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il m'a demandé un minuscule bout de ma glace et en a finalement mangé la moitié ! |
patronluk taslayan(personne) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Annie est autoritaire et ordonne toujours à ses frères de faire ses tâches ménagères. |
kurabiye, bisküvi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mes collègues et moi aimons nous offrir des biscuits à Noël. |
erkek torunnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le petit-fils d'Hannah prend soin d'elle dans ses vieux jours. |
ince şerit(tissu) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un lambeau de tissu était pris dans le fil barbelé. |
torun(garçon) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ufak kek(Cuisine, anglicisme) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ils ont servi des cupcakes au lieu d'un gâteau d'anniversaire. |
tuvalet, hela, yüznumara, ayak yolu(resmi olmayan dil) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les toilettes sont au bout du couloir, troisième porte à gauche. |
peynir altı suyu, kesilmiş sütün suyunom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les légumes cuits dans le petit-lait sont très nutritifs. |
yavru domuz, domuz yavrusu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La truie donna naissance à six porcelets. |
pisi pisi, kedi(familier : chat) (resmi olmayan dil) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
melek
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Des peintures de figures religieuses et de chérubins décoraient les murs de l'église. |
derecik(littéraire) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dirsek kemiği siniri(courant, moins précis) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je me suis cogné le coude sans faire exprès et j'ai encore des picotements dans le bras. |
sahtekar işçi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Avant de laisser quelqu'un s'occuper de tes travaux, assure-toi que ce n'est pas un fumiste. |
kıkırdama, kıkırtı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'entendais le rire de papa depuis le couloir. |
küçük/yavru köpek(familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un petit toutou poursuivait l'enfant dans le parc. |
yavru domuz, domuz yavrusu(familier) (resmi olmayan dil) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ayak takımı(péjoratif) (aşağılayıcı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cet homme politique avait un profond mépris pour la populace. |
düstur
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
oyun, numara
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Son prétendu calme n'était qu'une apparence. |
çok ufak, küçücük, minicik, ufacık
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Alice vivait dans un studio minuscule avec à peine assez de place pour marcher autour du lit. |
çok ince, ipince(figuré) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il le battit d'un cheveu. |
yaşlı adam, dede(familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bir yudum içki
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kenar(Théâtre) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Alison joue dans une pièce de théâtre marginale. |
küçükpréfix (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Par exemple : petit prince, petit canard |
rastgele, gelişigüzel, tesadüfi
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
mutlu, bahtiyar, mesut
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quand j'ai eu les résultats d'examen, j'ai été fou de joie. |
daha kısa, daha kısa boylulocution adjectivale (taille) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mallory est plus petite que sa sœur aînée. |
aç, karnı açlocution verbale (familier) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çok neşelilocution verbale (figuré) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Depuis que son copain l'a demandée en mariage, elle est sur un petit nuage ! |
daha küçüklocution adjectivale (taille) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
ucuzcalocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Avec de l'organisation et de la créativité, il est possible de faire un tour d'Europe à petit prix. |
dereceli olarak, derece derece, tedricen
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
yavaş yavaş, ağır ağır
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Il avançait le long du mur centimètre par centimètre car il avait peur de tomber. |
azar azaradverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ajoutez le sucre petit à petit et votre meringue sera parfaite. |
kısa bir süreadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Je vais rester un petit moment, si ça ne te dérange pas. |
çocukkenlocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Quand Henry était enfant (or: petit), il avait peur des chiens mais plus tard, il est devenu vétérinaire. |
azar azaradverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
gıdım gıdım
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Nous avons repeint la maison petit à petit, c'est pour ça que ça nous a pris un an. |
sevgili, erkek arkadaş(familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Julie et son copain sortent ensemble depuis deux ans. |
kahvaltı(France) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un petit-déjeuner sain est important pour démarrer la journée. Sağlıklı bir kahvaltı güne iyi başlamak için önemlidir. |
not(petit message) (kısa mesaj) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je lui ai laissé un mot sur son bureau avec l'heure de la réunion. Ona, toplantı saatiyle ilgili bir not yazdım ve masasının üzerine bıraktım. |
sevilmeyen kişi(familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yuvarlak ekmeknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cette boulangerie est réputée pour ses petits pains au sucre. |
minik tavşan, tavşancıknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les élèves de maternelle prennent soin de petits lapins et de canetons. |
Fransızca öğrenelim
Artık petite'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
petite ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.