İspanyolca içindeki paso ne anlama geliyor?

İspanyolca'deki paso kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte paso'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İspanyolca içindeki paso kelimesi geçmek, geçmek, geçip gitmek, geçmek, geçirmek, vermek, uzatmak, vermek, geçmek, geçmek, geçip gitmek, geçmek, girmek, elden ele dolaşmak, elden ele gezmek, pas vermek, geçmek, olmak, pas geçmek, sona ermek, bitmek, elden ele geçirmek, pas atmak, olmak, meydana gelmek, cereyan etmek, vukua gelmek, başına gelmek, geçmek, önüne geçmek, geçmek, geçirmek, geçmek, geçmek bilmemek, olmak, meydana gelmek, arabayla önünden geçmek, önünden geçmek, uğramak, açmak, geçmek, vermek, vermek, -i aşmak, iletmek, ziyaret etmek, meydana gelmek, vermek, uzatmak, (bir yerde) kalmak, (geceyi, vb.) geçirmek, vermek, devretmek, gezdirmek, -a, -e, olmak, pas geçmek, derece atlamak, seviye atlamak, geçmek, hızla ve kolaylıkla hareket etmek, geçip gitmek, hızla geçirmek, altından geçmek, geçmek, yanından geçmek, geçmek, göndermek, gösterim yapmak, (zaman) geçmek, akmak, akıp gitmek, ileri sarmak, öne geçmek, uğramak, pas, dağ geçidi, geçit, adım, geçit, yaya geçidi, ayak sesi, adım, at yürüyüşü, geçit, geçiş yolu, geçme/geçiş hakkı, ayak vuruşu, adım, (zaman) geçme, geçiş, adım, sekme, sekerek yürüme, yönelmek, hareket etmek, ayak sesi, kısa mesafe, adım, hareket şekli, yol, adım, geçme, geçiş, geçiş yapma, ilerleme, gelişme, geçme, yürüyüş, ayak sesi, ayak sesleri, geçmek, içinden geçmek, çekmek, kaçakçılık yapmak, birşeyi kanunsuz yollardan ülkeye sokmak, olmak, yanından geçmek, kalmak, aldırmamak, incelemek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

paso kelimesinin anlamı

geçmek

(zaman)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
No puedo creer que las vacaciones se hayan terminado. ¡El tiempo pasa tan rápido!

geçmek, geçip gitmek

verbo transitivo

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
El autobús pasó a mi lado sin detenerse.
Otobüs, durmaksızın önümden geçip gitti.

geçmek

verbo intransitivo

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La multitud observó mientras pasaba el desfile.

geçirmek

verbo intransitivo (tiempo) (zaman, vakit)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Voy a pasar el día con mi familia.
Bütün günü ailemle birlikte geçireceğim.

vermek, uzatmak

verbo transitivo

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le pasó la pluma a ella.

vermek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
El le pasó el bolígrafo a ella.

geçmek

(sınavı, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Pasó el examen de manejo en su primer intento.
İlk denemesinde sürücülük sınavını geçti.

geçmek, geçip gitmek

verbo transitivo

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
El autobús pasó sin detenerse en nuestra parada.

geçmek

(zaman, süre)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Los fines de semana pasan muy rápido.
Hafta sonları çok çabuk geçiyor.

girmek

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
El sofá sencillamente no pasa por la puerta.

elden ele dolaşmak, elden ele gezmek

verbo transitivo

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
La tarjeta de cumpleaños pasó de una mano a otra para que todos la firmaran.

pas vermek

verbo transitivo (spor)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Él pasó el balón, luego corrió hacia la portería.

geçmek

verbo transitivo (zaman)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Pareciera que el tiempo pasa más rápido cada año.

olmak

verbo intransitivo

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Te sorprendería saber todo lo que ha pasado desde el accidente.

pas geçmek

verbo intransitivo (oyun)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Puedes jugar o pasar.

sona ermek, bitmek

verbo intransitivo

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
La oportunidad ha pasado.

elden ele geçirmek

verbo transitivo

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Pasaron las palomitas a todos en la mesa.

pas atmak

verbo transitivo

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

olmak, meydana gelmek, cereyan etmek, vukua gelmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Un montón de cosas han ocurrido (or: pasado) desde el año pasado.
Geçen yıldan beri çok şey oldu.

başına gelmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
No trabajé duro por eso ¡sólo sucedió!
ⓘEsta oración no es una traducción de la original. Sonra bu kötü kaza başımıza geldi.

geçmek, önüne geçmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
El piloto de carreras rebasó a su rival en el último minuto y ganó la carrera.
Yarış otomobili rakibini son anda geçerek yarışı kazandı.

geçmek

(test, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
"¿Cómo te fue en el examen?" "¡Aprobé!"

geçirmek

(deportes)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Para ser bueno jugando en equipo, es importante hacer un pase, en vez de tener la pelota tú mismo.

geçmek

verbo intransitivo (önünden, yanından)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La multitud miraba cómo pasaba el desafile.

geçmek bilmemek

verbo intransitivo (tiempo) (zaman)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Ellos se empezaron a aburrir a medida que pasaba el tiempo.

olmak, meydana gelmek

verbo intransitivo

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La idea de David de empezar su propio negocio pasó después de haber perdido el trabajo.

arabayla önünden geçmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Ray pasó con su camión.

önünden geçmek

verbo intransitivo

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Cuando Emily estaba enferma, se sentaba al lado de la ventana y saludaba a cualquiera que pasara.

uğramak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Solamente paso para contarte de la fiesta del sábado.

açmak

verbo transitivo

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Habían caído piedras en el camino, y no pudimos pasar.

geçmek

verbo intransitivo (zaman)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
El tiempo pasa pero la gente no cambia.

vermek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
¿Podrías pasarme el libro que está por allá, por favor?

vermek

(başkasına)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Siempre le paso mis libros preferidos a mi hermana.

-i aşmak

(engel, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
El conductor no pudo pasar la barricada.

iletmek

verbo transitivo

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Agarra una galletita y pásala.

ziyaret etmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La abuela y el abuelo pasaron hoy y tomamos el té.

meydana gelmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

vermek, uzatmak

verbo transitivo

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
¿Me pasas el bolígrafo, por favor?
Şu kalemi verir misin (or: uzatır mısın) lütfen?

(bir yerde) kalmak, (geceyi, vb.) geçirmek

verbo intransitivo

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Le pedí que se pasará la noche.
Bu geceyi burada geçirmesini söyledim.

vermek

verbo transitivo

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Pasa el plato de la mantequilla a tu hermana, por favor.

devretmek

verbo transitivo (piyango, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Si nadie gana la lotería el premio pasa al pozo de la próxima semana.

gezdirmek

(elini)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
George pasó su mano por el lomo del gato.

-a, -e

verbo transitivo (bana, buraya, vb.)

¿Me puedes pasar el libro, por favor?

olmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
A los que saben esperar les pasan cosas buenas.

pas geçmek

verbo intransitivo (póquer) (poker)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
¿Vas a apostar o vas a pasar?

derece atlamak, seviye atlamak

verbo intransitivo

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Pasó al próximo nivel del juego.

geçmek

verbo intransitivo (zaman)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
El tiempo pasa.

hızla ve kolaylıkla hareket etmek

(mecazlı)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Pablo tiró la pelota y pasó por el aire.

geçip gitmek

verbo intransitivo

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
John me saludó desde el coche cuando pasaba.

hızla geçirmek

verbo transitivo

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Pasó un cepillo por su cabello.

altından geçmek

(abertura, paso estrecho)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
El tope del camión pasó por debajo del puente con varios centímetros de margen.

geçmek

verbo transitivo (gümrükten, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Nos encontraremos después de que pases la aduana.

yanından geçmek

verbo intransitivo

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

geçmek

(kırmızı ışıkta)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
A Audrey la paró la policía cuando se pasó un semáforo en rojo.

göndermek

verbo transitivo (deporte)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Durante el partido, hábilmente lanzó varios pases difíciles.

gösterim yapmak

(películas) (sinema)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Hoy pasan Casablanca en el cine local.

(zaman) geçmek, akmak, akıp gitmek

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Transcurrió una hora hasta que finalmente llegó la policía.

ileri sarmak

(película)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Adelantá hasta los últimos cinco minutos del clip que es la parte más divertida.

öne geçmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

uğramak

(figurado)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Sólo tuve tiempo de asomarme a saludar antes de tener que volver al trabajo.

pas

interjección (cevabı bilmeme)

(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.)
"Jenna, ¿cuál es la respuesta a la pregunta número doce?". "Paso".

dağ geçidi, geçit

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Hay un puerto de montaña a treinta kilómetros al norte de aquí.

adım

nombre masculino (dans hareketi)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Este paso de tango es difícil, así que presten atención.
Bu tango adımı oldukça zor, onun için dikkatle takip edin.

geçit, yaya geçidi

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Esa señal indica un paso peatonal.

ayak sesi

(sonido)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

adım

nombre masculino

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Él dio tres pasos antes de detenerse y darse vuelta.
Üç adım attıktan sonra durarak geriye döndü.

at yürüyüşü

(caballo)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
La jinete presionó suavemente con las pantorrillas para cambiar el paso del caballo de trote a medio galope.

geçit, geçiş yolu

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Este es el único paso a través del pueblo, el resto de las vías están inundadas.

geçme/geçiş hakkı

nombre masculino

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

ayak vuruşu

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Con un paso enfadado, Barry se dio la vuelta y salió de la habitación.

adım

nombre masculino

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Ella se movía con pasos cortos pero rápidos.

(zaman) geçme, geçiş

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Linda todavía era hermosa, pensaba Sheila, a pesar del paso del tiempo.

adım

nombre masculino (medida de longitud) (ölçü)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Estaban a diez pasos de distancia.

sekme, sekerek yürüme

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Andaba con un paso ligero, como una niña pequeña.

yönelmek, hareket etmek

nombre masculino (bir şeye doğru)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
El alguacil bloqueó el paso del fugitivo a la puerta.

ayak sesi

nombre masculino

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Oí los pasos mientras ella se acercaba.

kısa mesafe

nombre masculino

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
La sede del club está a unos pocos pasos.

adım

nombre masculino

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
La junta de revisión ha recomendado diez pasos para solucionar el problema.

hareket şekli

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Si no estás seguro de los pasos de baile, sigue mi paso.

yol

nombre masculino (mecazlı)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Su paso a la riqueza fue rápido.

adım

nombre masculino

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
A cada paso que daba estaba más cerca del borde.

geçme, geçiş, geçiş yapma

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Greta está sentada fuera del café, viendo el paso de la gente por la calle.

ilerleme, gelişme

(figurado) (mecazlı)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

geçme

nombre masculino

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
El paso del tiempo calmó el dolor de Walter después de la muerte de su hermano.

yürüyüş

nombre masculino

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Para ser un hombre tan grande, John tenía un paso ligero.

ayak sesi

nombre masculino

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Wendy llevaba horas esperando cuando finalmente escuchó los pasos de Peter sobre la gravilla detrás de ella.

ayak sesleri

(sonido)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Se oyeron pisadas y luego un grito en el pasillo.

geçmek

(gümrükten, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Primero debes atravesar la aduana y después esperar el equipaje.

içinden geçmek

locución verbal

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Demoramos 20 minutos en pasar a través del Túnel Mont Blanc.

çekmek

(sıkıntı, acı)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Habiendo crecido en Rwanda, Joe tuvo que pasar por muchos tormentos para convertirse en el hombre que hoy es.

kaçakçılık yapmak, birşeyi kanunsuz yollardan ülkeye sokmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
A Kate la pillaron pasando drogas de contrabando.

olmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
¿Qué pasó con ese libro que te presté?

yanından geçmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La procesión del funeral pasó por la municipalidad.

kalmak

(miras olarak)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Su casa pasó a su hijo mayor y el contenido, al menor.

aldırmamak

(birisine)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Es tan pesada que simplemente la ignoro.
Bu kadın çok sinir. Ona hiç aldırmıyorum.

incelemek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Inspecciona el auto minuciosamente antes de firmar la planilla.

İspanyolca öğrenelim

Artık paso'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.

paso ile ilgili kelimeler

İspanyolca hakkında bilginiz var mı

İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.