Fransızca içindeki à la ne anlama geliyor?
Fransızca'deki à la kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte à la'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki à la kelimesi tarzında, şehvet düşkünü, şehvetli, azgın, kenar, kenardaki, emekli, emekliye ayrılmış, emekli olmuş, kara ile çevrili, denize kıyısı olmayan, belkemiğine ait/belkemiğiyle ilgili, spinal, sarhoş eden, sarhoş edici, yukarıdan aşağıya, geride kalan, yerine, kusursuz bir şekilde, kusursuzca, gizlice, gizli olarak, birbiri ardına, geri kalmış, hoşçakal, (bilgisayarda) yazma, daktilo etme, bombalama, bombalı saldırı, yankesici, işten çıkarma, heyecanlı son, sonraki, eve dönmek, yüzmek, aşağı indirmek, -den indirmek, televizyonda yayınlamak, iltihaplı, iltihaplanmış, boşuna umutlandıran, dikkatsiz, popülerliğini yitirmiş, parçalara, küçük parçalara, sonunda, geri dönüş, dönüş, işten atmak, işten kovmak/çıkarmak, işine son vermek, ponzalamak, süngertaşıyla temizlemek/ovmak, moda, modaya uygun, beşinci, yermantarlı, kemeli, domalanlı (sos, vb.), yeniden hayata dönmek, dirilmek, işten çıkış saatini kaydetmek, çıkarmak, yükselen, sert, balığa çıkmak, geri getirmek, şerefe, ezbere, mantığıyla hareket etmek, mantığını kullanmak, on birinci sırada, aceleyle, berbat hal, ev ödevi, çamaşır yıkama, kasa, kapan ile yakalamak, bağırsakları boşaltmak, azaltmak, içip bitirmek, eşit olmak, içini boşaltmak, atmak, kovmak, moda, modaya uygun, serbest, aceleyle yapılmış, telâşla yapılmış, (ırk ayrımı yapılarak) ayrılmış, kalitesiz/işe yaramaz, el yapımı, el işi, sürüklenen, sürüklenmiş, dış, merkez dışı, su üstünde yüzen, yüzmekte olan, (kadın) büyük göğüslü, iri göğüslü, koca memeli, sarhoş eden, sarhoş edici, buğulanmış, buharda pişmiş, daktilo edilmiş, yazılmış, elle yazılmış anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
à la kelimesinin anlamı
tarzında
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Il jure beaucoup quand il est en colère, à la Gordon Ramsay. |
şehvet düşkünü, şehvetli, azgın(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il a été arrêté pour comportement lubrique dans un lieu public. |
kenar, kenardaki
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le logement est considérablement moins cher dans les quartiers périphériques. |
emekli, emekliye ayrılmış, emekli olmuş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le couple retraité a déménagé dans le sud-est l'année dernière. |
kara ile çevrili, denize kıyısı olmayan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
belkemiğine ait/belkemiğiyle ilgili, spinal(muscle, nerf) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
sarhoş eden, sarhoş edici
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yukarıdan aşağıya(Hiérarchie) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
geride kalan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yerine(tercih) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Tu m'as proposé du vin et du soda, mais je prendrai plutôt de l'eau. |
kusursuz bir şekilde, kusursuzca
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
gizlice, gizli olarak(agissement invisible) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
birbiri ardına
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
geri kalmış
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
hoşçakal(un peu familier) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Salut ! À demain ! |
(bilgisayarda) yazma, daktilo etme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bombalama, bombalı saldırı(avion) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les bombardements n'ont pas cessé de toute la nuit. |
yankesici(anglicisme) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
işten çıkarma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
heyecanlı son(anglicisme) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'émission s'est terminée sur un cliffhanger, et les spectateurs ne sauront donc pas la fin avant la semaine prochaine. |
sonraki
|
eve dönmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Et tu rentres tout de suite après les cours, jeune homme ! |
yüzmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) J'ai nagé jusqu'à l'île hier. Dün adaya yüzdüm. |
aşağı indirmek, -den indirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il a descendu le carton de l'étagère. Kutuyu raftan indirdi. |
televizyonda yayınlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
iltihaplı, iltihaplanmış(gorge, yeux,…) (boğaz) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tina avait un rhume ; son nez coulait et sa gorge était irritée. |
boşuna umutlandıran
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Elle fait de nombreuses suggestions tentantes mais ne va jamais jusqu'au bout. |
dikkatsiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le travail bâclé de Brian fait qu'il lui est difficile de garder un emploi. |
popülerliğini yitirmiş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
parçalara, küçük parçalara
|
sonunda
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
geri dönüş, dönüş(moda, popülarite) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La mini-jupe fait le plus grand retour en force de la saison. |
işten atmak, işten kovmak/çıkarmak, işine son vermek(un employé) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le patron a renvoyé Edward parce qu'il était toujours en retard. |
ponzalamak, süngertaşıyla temizlemek/ovmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
moda, modaya uygun(familier) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) C'est une tenue tendance (or: branchée). |
beşinci
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Tim est arrivé cinquième à la finale nationale. |
yermantarlı, kemeli, domalanlı (sos, vb.)
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La nouvelle spécialité du café est le chocolat chaud à la truffe. |
yeniden hayata dönmek, dirilmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
işten çıkış saatini kaydetmek(familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
çıkarmak(familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sa clique l'a virée quand elle a fait un gros faux pas en société. |
yükselen
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
sert(trait) (yüz hatları) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Beaucoup de femmes trouvaient les traits durs de John attirants. |
balığa çıkmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Je vais à la rivière tous les dimanches pour pêcher. |
geri getirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Essayent-ils de relancer les pantalons pattes d'éléphants ? |
şerefe(pour trinquer) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Santé ! |
ezbere
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Allison n'avait pas besoin de notes, elle connaissait parfaitement son discours (or: elle connaissait son discours à la perfection). |
mantığıyla hareket etmek, mantığını kullanmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dans les débats, un bon orateur va raisonner alors qu'un mauvais va faire appel aux émotions. İyi bir tartışmacı mantığıyla hareket eder, kötü tartışmacı ise hisleriyle hareket etme yoluna başvurur. |
on birinci sırada(position) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
aceleyle
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
berbat hal(figuré : personne) (duygusal yönden, mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'était une véritable épave après la mort de sa femme. |
ev ödevi(Scolaire) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ma fille a beaucoup de devoirs. |
çamaşır yıkama
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kasa(de vin) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Vous ne pouvez pas acheter de bouteille de vin à l'unité ici : nous les vendons seulement par caisse. |
kapan ile yakalamak(Can) (avlanma) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il passa son enfance à trapper dans les forêts du nord. |
bağırsakları boşaltmak(soutenu) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Après l'opération, il fut incapable de déféquer pendant un certain temps |
azaltmak(mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) À mesure que les affrontements se multiplient, l'espoir d'une paix prochaine diminue. |
içip bitirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Jeremy vida son verre. |
eşit olmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
içini boşaltmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La ville avait fait passer à la trappe le service qui applique les normes de construction, ce qui donna lieu à un incendie. |
atmak, kovmak(familier) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les joueurs de football ont été virés du club pour avoir déclenché une bagarre. |
moda, modaya uygunlocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Garrett travaillait dans une boutique qui vendait des vêtements pour hommes à la mode. |
serbest(anglicisme : travailleur) (yazar, çevirmen, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mike était journaliste free-lance. |
aceleyle yapılmış, telâşla yapılmış
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Nous avons pris un petit déjeuner à la hâte avant de partir. |
(ırk ayrımı yapılarak) ayrılmış(yer) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'Afrique du Sud a été une société séparée (or: réservée) jusqu'aux années 90. |
kalitesiz/işe yaramaz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ta tentative de dissertation était absolument minable ! |
el yapımı, el işi
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) J'ai acheté un couvre-lit fait à la main chez un artisan réputé. |
sürüklenen, sürüklenmişlocution adverbiale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le canot de sauvetage est parti à la dérive dans la mer pendant huit jours. |
dış, merkez dışı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
su üstünde yüzen, yüzmekte olan(personne) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
(kadın) büyük göğüslü, iri göğüslü, koca memeli(resmi olmayan dil) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quand on a une forte poitrine, il est difficile de trouver un soutien-gorge confortable. |
sarhoş eden, sarhoş edici(parfum) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
buğulanmış, buharda pişmiş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quand j'étais au régime, je ne mangeais que des légumes cuits à la vapeur. |
daktilo edilmiş, yazılmış(ordinateur, machine à écrire) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tina a remis à son patron une lettre de démission tapée. |
elle yazılmışlocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
Fransızca öğrenelim
Artık à la'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
à la ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.