Fransızca içindeki état ne anlama geliyor?
Fransızca'deki état kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte état'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki état kelimesi eyalet, devlet, durum, hal, hal, evre, durum, hal, tedirgin hal, devlet, durum, hal, vaziyet, durum, hal, vaziyet, durum, hal, durum, hal, durum, sağlık durumu, durum, liste, profil, durum, hal, eyalet, eyalete ait, devlet, harap/çürümeye terk edilmiş, yıkık dökük, harap, viran, sarhoş, alkollü, içkili, tutum, tavır, davranış, refah devleti, restorasyon, onarım, kendi, kendisi, ruh hali, keyif, neşe, tam, tam anlamıyla, durum anlatan, kurmay, iş gören, iş görür, (uzayda) ağırlıksız, denize açılabilir, deniz yolculuğuna elverişli, faydalı, yararlı, yola çıkacak durumda, yola çıkabilir, çok hasta, ağır hasta, şok geçiren, faal, aynı kafada, eyalet merkezinin kuzeyinde, olduğu gibi, bu durumda, hazır olma, hayati risk, darbe, ihtilal, İsrail, sicil/nüfus memurluğu, politikacı, siyasetçi, kafa yapısı, mantalite, sicil dairesi, sarhoşluk, sarhoş olma, (bıçak, vb.) körlük, uyuşturucu madde etkisi altında araç kullanma, devlet olma, devlet başkanı, medeni hal, medeni durum, polis devleti, Genelkurmay Başkanı, darbe, ruh hali, ruh hali, alkollü araba kullanma, kararlı durum, kararlı hal, mali bilanço, hukukun üstünlüğü, özerk ülke, hazır olma, kritiklik, korunmuş, muhafaza edilmiş, eyalet merkezinin kuzeyindeki, halk tarafından, hava, atmosfer, hükümdar, kötü durum/hal, NY, durum değerlendirmesi, durağanlık, New York, alkollü araç kullanma suçu, hemen eski haline dönmek, (fikir, vb.) başlangıç aşaması, tasarı aşaması, yapabilmek, rastgele, bağımsız devlet, yapabilmek, hurda etmek, hurdahaş etmek, saf, cicim, yol durumu, doğa yaşamı, boyut anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
état kelimesinin anlamı
eyaletnom masculin (Géographie) (özellikle ABD'de) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les États-Unis comptent cinquante états. ABD'de elli eyalet bulunmaktadır. |
devletnom masculin (Géographie, Politique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) En 1948, l'état hébreu a été fondé. 1948 tarihinde bir Yahudi devleti kurulmuştur. |
durum, halnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
halnom masculin (Physique, Chimie) (fen bilimleri) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La glace est de l'eau à l'état solide. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Buz sıvı hale geçti. |
evrenom masculin (étape d'un processus) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le papillon est à l'état larvaire. |
durum, halnom masculin (d'émotions) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle était dans un état de tristesse après que son petit-ami l'ait quittée. |
tedirgin halnom masculin (humeur) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Polly était dans un tel état après l'accident ! |
devletnom masculin (Politique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dans certains pays, il y a séparation entre l'Église et l'État. |
durum, hal, vaziyetnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'agent décrivit l'état de la maison comme ayant besoin de modernisation. Emlakçı evin durumunu 'modernleştirilmeye ihtiyacı var' şeklinde tanımladı. |
durum, hal, vaziyetnom masculin (aspect) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La maison est dans un état lamentable. De nombreux travaux sont nécessaires. Evin durumu (or: hali) bir felaket. İyice elden geçmesi gerekiyor. |
durum, halnom masculin (d'un objet) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ma machine à laver était toujours en bon état après quinze ans. |
durum, halnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cette maison que nous avons vue était en mauvais état. Elle a besoin d'être retapée. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Gördüğümüz ev çok kötü durumdaydı. Bir sürü tamirat yapılması gerekecek. |
durum, sağlık durumunom masculin (santé) (tıp) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le patient cancéreux est dans un état stable. Kanser hastasının durumunun iyi olduğu söylendi. |
durumnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cette voiture est en mauvaise état. Le bâtiment est vieux, mais en bon état. |
listenom masculin (liste) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'état des frais et dépenses détaillait toutes les charges liées au projet. |
profilnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce profil démographique est très bien documenté. |
durum, hal
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il est d'humeur morose. |
eyalet, eyalete ait(subdivision territoriale) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La réglementation locale est très pointilleuse en matière d'affichage publique. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Eyalet yasaları, yolda hız yapmayı yasaklamaktadır. |
devletlocution adjectivale C'est une affaire d'État. |
harap/çürümeye terk edilmiş(bina) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'entreprise de Jamie rénove des bâtiments délabrés. |
yıkık dökük, harap, viran
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Patty en avait marre d'être fauchée et de vivre dans une maison délabrée. |
sarhoş, alkollü, içkili
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
tutum, tavır, davranış(mental) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle a une attitude positive au travail. İşe karşı olumlu bir tavır içindedir. |
refah devletinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
restorasyon, onarım(d'une maison, objet) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les amis d'Ellen admiraient sa restauration de la vieille maison. |
kendi, kendisi(eril) (zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu sözcüktür (örnek: "kitabı gördün mü? > bunu gördün mü?").) Hier, il était très énervé, mais aujourd'hui, il est redevenu lui-même. |
ruh hali, keyif, neşe
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il était de bonne humeur quand il apprit qu'il avait réussi son examen. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Sınıfını geçtikten sonra keyfi (or: ruh hali) yerindeydi. |
tam, tam anlamıyla(chance, hasard) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Je l'ai croisé par pur hasard, si j'étais passé par cette rue une minute plus tard je ne l'aurais pas vu. |
durum anlatanlocution adjectivale (Grammaire : verbe) (dilbilgisi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kurmaynom masculin (Militaire) (askeri) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'état-major se charge des problèmes d'ordre administratif. |
iş gören, iş görür
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Peter était mécanicien et son métier était de s'assurer que toutes les machines de l'usine restent en état de marche. |
(uzayda) ağırlıksız
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dans l'espace, tout est en apesanteur. |
denize açılabilir, deniz yolculuğuna elverişlilocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
faydalı, yararlı(appareil) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yola çıkacak durumda, yola çıkabilir(otomobil, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çok hasta, ağır hastalocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Paul était en mauvais (or: piteux) état après son accident de moto. |
şok geçiren(travmadan sonra) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les patients en état de choc nécessitent une hospitalisation immédiate |
faaladjectif invariable (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) J'ai réussi à remettre la vieille voiture de mes parents en état de marche. |
aynı kafada(gündelik dil) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
eyalet merkezinin kuzeyindelocution adverbiale (aux États-Unis, souvent loin des villes) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Frank a déménagé dans le nord de l'État pour vivre avec sa tante. |
olduğu gibilocution adjectivale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) La télé est vendue en l'état, il n'y a pas de garantie implicite ou explicite. |
bu durumda
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
hazır olma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hayati risknom masculin (Médecine) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les médecins ont dit qu'il était dans un état critique du fait de la gravité de ses blessures. |
darbe, ihtilalnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'opposition a manigancé un coup d'État pour faire perdre son siège au président. Le général devint dictateur suite à un coup d'État. |
İsrailnom propre masculin (pays moderne) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Israël (or L'État d'Israël) a été établi en 1948. |
sicil/nüfus memurluğunom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'officier de l'état civil a enregistré les détails concernant la naissance de l'enfant. |
politikacı, siyasetçinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Trois grands hommes d'État ont été envoyés pour négocier une trêve. |
kafa yapısı, mantalite
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il faut être dans un état d'esprit optimiste pour surmonter ces obstacles. |
sicil dairesi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Pour vous inscrire aux cours, vous devez vous rendre au bureau d’enregistrement. |
sarhoşluk, sarhoş olma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
(bıçak, vb.) körlük
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
uyuşturucu madde etkisi altında araç kullanmanom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
devlet olmanom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La région a récemment tenté de s'octroyer le statut d'État mais le gouvernement central ne l'a pas reconnu. |
devlet başkanınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dans un royaume, le chef d'État est un roi et non un président. |
medeni hal, medeni durum
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Veuillez indiquer votre âge, votre niveau de revenus et votre état civil. |
polis devletinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'Allemagne est devenue un État policier quand elle a été dirigée par Hitler. |
Genelkurmay Başkanınom masculin (Militaire) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
darbenom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ruh hali
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quand il est dans un bon état d'esprit, il est très poli. |
ruh halinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Son état d'esprit actuel semble confus. |
alkollü araba kullanmanom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il a été arrêté pour conduite en état d'ivresse. |
kararlı durum, kararlı halnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
mali bilanço
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hukukun üstünlüğü
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Pendant la ruée vers l'or, il n'y avait pas d'État de droit dans les camps de mineurs. |
özerk ülkenom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Même si la nation avait précédemment été une colonie, c'est désormais un État souverain. |
hazır olmanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kritikliknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
korunmuş, muhafaza edilmiş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le musée possédait une collection d’objets anciens du quinzième siècle dans un bon état de conservation. |
eyalet merkezinin kuzeyindekilocution adverbiale (aux États-Unis, souvent loin des villes) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Jess a quitté Manhattan pour emménager dans le nord de l'État de New York. |
halk tarafındanlocution adjectivale (géré, fondé) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Les fonctionnaires élus par l'État devraient dévoiler leurs déclarations d'impôts. |
hava, atmosfernom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'état d'esprit des électeurs est au plus bas, avec un taux de chômage très élevé. |
hükümdarnom masculin et féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La reine Elizabeth II est la chef d'État actuelle de la Grande-Bretagne. |
kötü durum/halnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
NYnom propre masculin (New York Eyaleti, kıs.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
durum değerlendirmesinom masculin (figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
durağanlık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
New Yorknom propre masculin (eyalet) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La ville de Buffalo se trouve dans le nord de l'État de New York. |
alkollü araç kullanma suçu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hemen eski haline dönmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
(fikir, vb.) başlangıç aşaması, tasarı aşamasınom féminin (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Avant que l'idée n'existe à l'état embryonnaire dans son esprit, tout le monde pensait que James deviendrait président. |
yapabilmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) On peut aller se promener après manger, si tu t'en sens capable. |
rastgeleadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Une grande variété de fleurs et d'herbes poussent à l'état sauvage dans le champ d'à côté. |
bağımsız devlet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Puerto Rico est un état autonome des Etats-Unis. |
yapabilmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hurda etmek, hurdahaş etmek(araç) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
saf(émotions,...) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
cicim(figuré) (cicim ayları) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ne vous en faites pas avec ces deux-là, ils sont toujours au stade de la lune de miel. |
yol durumu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'état du terrain (or: du sol) est bon jusqu'à la rivière, mais après ça devient plus difficile. |
doğa yaşamınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dans certains documentaires, on peut voir des personnes vivant à l'état primitif en Afrique. |
boyut(olay, vb. mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
Fransızca öğrenelim
Artık état'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
état ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.