Fransızca içindeki calme ne anlama geliyor?
Fransızca'deki calme kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte calme'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki calme kelimesi sakin, huzurlu, kuytu, durgun, durgun, sakin, sakinlik, sakinlik, sakin, soğukkanlı, kendine hakimiyet, durgun, sakin, yumuşak huylu, kendi halinde, sessizlik, sessiz, gürültüsüz, huzurlu, rüzgarsız hava, sükûnet, sessizlik, sakinlik, sakinlik, sukûnet, sakin, (deniz, vb.) sakin, durgun, burnu sürtülmüş/dersini almış, durgun, hal, tavır, (iş, satış, vb.) kesat, durgun, durgun, sakin, sessiz, durgun, dalgasız, sakin, sakin, çalkantısız, durgun, sakin, sakinlik, sakinlik, sessizlik, sakinlik, huzur dolu, huzurlu, sakin, sessiz, sakin, sukûnetli, sessiz, sessiz/sakin, hissiz, duygusuz, sessizlik, sakin, sükunetli, sakin, durgun, sakin, berrak, sakinlik, soğukkanlılık, ılımlılık, itidal, sessizlik, sükût, soğukkanlılık, sakinlik, sakin, endişesiz, dengeli, uysal, halim selim, sakin, susturmak, sakinleştirmek, yatıştırmak, burnunu sürtmek, donuklaştırmak, rahatlatmak, hafifletmek, hafifletmek, azaltmak, bastırmak, sakinleştirmek, bastırmak, rahatlatmak, kolaylaştırmak, yatıştırmak, teskin etmek, rahatlatmak, yatıştırmak, üzüntü, rahatlatmak, rahat ettirmek, yatıştırmak, teskin etmek, susturmak, (ağrı, acı) hafifletmek, azaltmak, yatıştırmak, sakinleştirmek, dindirmek, hafifletmek, sakinleştirmek, yatıştırmak, teskin etmek, rahatlatmak, ferahlatmak, yatıştırmak, sakinleştirmek, soğukkanlı, yavaşlamak, sıkıcı, sakin ol, sakinleş, sakin ol, fırtınadan önceki sessizlik, sakin olmak/kalmak, sakin olmak/kalmak, daha gevşek, sakin ol anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
calme kelimesinin anlamı
sakin, huzurlu, kuytuadjectif (endroit) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) J'ai cherché un endroit calme dans le parc. Bugün deniz çok durgun. |
durgunadjectif (activité) (işler, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les affaires étaient calmes depuis plusieurs mois. |
durgun, sakin(eau) (su) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'eau du lac était calme. |
sakinlik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je cherche un peu de calme. |
sakinlik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Maman apprécie le calme d'une maison vide. |
sakin, soğukkanlıadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il est resté calme (or: serein) malgré la pression qui pesait sur lui. Bugün deniz çok durgun. |
kendine hakimiyetnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Garde ton calme (or: ton sang-froid) quand l'interrogatoire devient musclé. |
durgunadjectif (vent) (hava, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le vent est calme (or: doux). |
sakin, yumuşak huylu, kendi halinde(personne) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sam est un homme réservé. Cem sakin bir adamdır. |
sessizlik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le silence dans la bibliothèque était détendant. |
sessiz, gürültüsüz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les bibliothèques sont des endroits silencieux. Kütüphaneler sessiz yerlerdir. |
huzurluadjectif (atmosphère,...) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'atmosphère du temple était paisible (or: sereine). |
rüzgarsız hava(absence de vent) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'était le calme plat et le voilier ne bougeait pas. |
sükûnet, sessizlik, sakinlik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nous nous sommes détendus sur la véranda, savourant le calme de la soirée d'été. |
sakinlik, sukûnet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sakinadjectif (personne) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Même en danger de mort, le capitaine du bateau restait calme. |
(deniz, vb.) sakin, durgunadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Nous avons pris le bateau pour naviguer sur les eaux calmes du lac. |
burnu sürtülmüş/dersini almış
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
durgun(activité, affaires) (iş, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les affaires sont calmes en ce moment ; nous n'avons pas beaucoup de travail à faire. |
hal, tavırnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Maggie a prononcé son discours avec un calme impeccable. |
(iş, satış, vb.) kesat, durgunadjectif (ventes, activité) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les affaires sont calmes depuis quelques mois ; il nous faudra peut-être licencier certains membres du personnel. |
durgun, sakinadjectif (su, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le lac avait l'air très calme alors nous avons sorti le bateau. |
sessiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) C'était une nuit très calme et on n'entendait pas un bruit. |
durgun, dalgasızadjectif (sans vagues) (su) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La mer était calme ce jour-là, une vraie mer d'huile. |
sakinadjectif (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Irene réussit toujours à rester calme même sous la pression. |
sakin, çalkantısızadjectif (eau) (deniz, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Nous sommes allés faire du radeau sur les eaux calmes de la rivière Colorado. |
durgunadjectif (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La bourse est calme aujourd'hui : elle n'a ni monté ni chuté depuis des heures. |
sakinadjectif (paisible) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
sakinliknom masculin (kişi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sakinliknom masculin (davranış, tavır) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sessizliknom masculin (ortam) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sakinliknom masculin (climat, vent) (hava) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
huzur dolu, huzurluadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'eau qui coule doucement rend souvent un lieu calme. Ne kadar sakin olduğu yüzünden belli oluyordu. |
sakin, sessizadjectif (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mon frère est resté calme au milieu de toute cette agitation. |
sakin, sukûnetliadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'océan était calme, parfait pour naviguer. |
sessizadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
sessiz/sakin
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
hissiz, duygusuz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
sessizlik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cindy ne se faisait jamais remarquer à l'école de par son calme. |
sakin, sükunetliadjectif (personne) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Même en situation stressante, Cameron est toujours posé. |
sakin, durgunadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le bois était calme (or: tranquille), sans le moindre bruit aux alentours. |
sakinadjectif (au repos) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les enfants étaient enfin couchés et calmes dans leur lit. Les dormeurs tranquilles ronflaient doucement. |
berrakadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Je sors toujours de mon cours de yoga l'esprit apaisé (or: calme). |
sakinlik, soğukkanlılıknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ılımlılık, itidal(soutenu) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sessizlik, sükût
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y eut un soudain silence lorsque la nouvelle de la guerre s'est répandue. |
soğukkanlılık, sakinlik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Bien qu'il fût furieux, il garda son sang-froid en public. |
sakin
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Bob a passé une journée sans histoire au bureau, se contentant d'expédier les affaires courantes. |
endişesizadjectif (personne) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
dengeliadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mark était parfaitement calme quand il prit la parole. |
uysal, halim selimadjectif (personne) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La personnalité placide de Teresa est ce qui fait d'elle un bon professeur de yoga. |
sakinadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Étonnamment, Eddie avait l'air calme avant le grand examen. |
susturmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le père a calmé son bébé qui était en train de pleurer. |
sakinleştirmek, yatıştırmakverbe transitif (birisini/bir şeyi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Elle caressa le cheval nerveux pour le calmer (or: l'apaiser). Yatmadan önce hafif müzik dinlemek küçük çocukları sakinleştirdi. |
burnunu sürtmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'équipe a été calmée par sa défaite. |
donuklaştırmakverbe transitif (une douleur) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ce comprimé va calmer ta douleur. |
rahatlatmakverbe transitif (1) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
hafifletmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je ne trouvais aucune excuse pour calmer le directeur en colère. |
hafifletmek, azaltmakverbe transitif (la douleur) (acı, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Mike a besoin de médicaments pour calmer sa douleur. |
bastırmakverbe transitif (la faim) (açlık, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Samantha mangeait des pêches pour calmer sa faim. |
sakinleştirmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Elle calma les enfants excités d'un simple regard. |
bastırmakverbe transitif (açlığı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ce pain calmera un peu ta faim. |
rahatlatmakverbe transitif (mide, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le médicament a calmé ses douleurs d'estomac. |
kolaylaştırmakverbe transitif (figuré) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Son explication calma la situation avec le client. |
yatıştırmak, teskin etmek, rahatlatmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Elle le calma par quelques phrases gentilles. |
yatıştırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
üzüntü
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Travailler 14 heures par jour décourageait Anya. |
rahatlatmak, rahat ettirmek(une personne) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Maggie faisait de son mieux pour calmer (or: apaiser) l'enfant en pleurs. |
yatıştırmak, teskin etmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Justin essaya de calmer le bébé en lui donnant de plus en plus de bonbons. |
susturmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
(ağrı, acı) hafifletmek, azaltmakverbe transitif (la douleur) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La pommade a calmé (or: soulagé) la sensation de brûlure de la blessure que Jim avait à la jambe. |
yatıştırmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
sakinleştirmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Elle a donné un biberon au bébé pour le calmer. |
dindirmek, hafifletmekverbe transitif (une douleur) (ağrı, acı, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'aspirine est connue pour soulager les maux de tête légers chez quasiment tout le monde. |
sakinleştirmek, yatıştırmak, teskin etmekverbe transitif (birisini) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La nouvelle nounou a calmé l'enfant agité en lui chantant une berceuse. |
rahatlatmak, ferahlatmak(des craintes) (içini, kalbini, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Que pouvons-nous leur dire pour calmer leurs craintes vis-à-vis de l'opération ? |
yatıştırmak, sakinleştirmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
soğukkanlı(mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Linda est restée imperturbable malgré les questions difficiles qu'on lui posait. |
yavaşlamak(Sport) (egzersiz) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
sıkıcı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
sakin ol, sakinleşinterjection (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Du calme ! Vous allez réveiller grand-père ! |
sakin olinterjection (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Calme-toi ! Le problème est résolu. |
fırtınadan önceki sessizlik(figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mary est bien trop calme. J'ai peur que ce ne soit le calme avant la tempête. |
sakin olmak/kalmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il faut garder son calme quand on vous provoque. |
sakin olmak/kalmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il va essayer de t'énerver mais tu dois rester calme. |
daha gevşek(corde,...) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
sakin olinterjection (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Du calme, j'arrive dans une minute ! |
Fransızca öğrenelim
Artık calme'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
calme ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.