Fransızca içindeki calme ne anlama geliyor?

Fransızca'deki calme kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte calme'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Fransızca içindeki calme kelimesi sakin, huzurlu, kuytu, durgun, durgun, sakin, sakinlik, sakinlik, sakin, soğukkanlı, kendine hakimiyet, durgun, sakin, yumuşak huylu, kendi halinde, sessizlik, sessiz, gürültüsüz, huzurlu, rüzgarsız hava, sükûnet, sessizlik, sakinlik, sakinlik, sukûnet, sakin, (deniz, vb.) sakin, durgun, burnu sürtülmüş/dersini almış, durgun, hal, tavır, (iş, satış, vb.) kesat, durgun, durgun, sakin, sessiz, durgun, dalgasız, sakin, sakin, çalkantısız, durgun, sakin, sakinlik, sakinlik, sessizlik, sakinlik, huzur dolu, huzurlu, sakin, sessiz, sakin, sukûnetli, sessiz, sessiz/sakin, hissiz, duygusuz, sessizlik, sakin, sükunetli, sakin, durgun, sakin, berrak, sakinlik, soğukkanlılık, ılımlılık, itidal, sessizlik, sükût, soğukkanlılık, sakinlik, sakin, endişesiz, dengeli, uysal, halim selim, sakin, susturmak, sakinleştirmek, yatıştırmak, burnunu sürtmek, donuklaştırmak, rahatlatmak, hafifletmek, hafifletmek, azaltmak, bastırmak, sakinleştirmek, bastırmak, rahatlatmak, kolaylaştırmak, yatıştırmak, teskin etmek, rahatlatmak, yatıştırmak, üzüntü, rahatlatmak, rahat ettirmek, yatıştırmak, teskin etmek, susturmak, (ağrı, acı) hafifletmek, azaltmak, yatıştırmak, sakinleştirmek, dindirmek, hafifletmek, sakinleştirmek, yatıştırmak, teskin etmek, rahatlatmak, ferahlatmak, yatıştırmak, sakinleştirmek, soğukkanlı, yavaşlamak, sıkıcı, sakin ol, sakinleş, sakin ol, fırtınadan önceki sessizlik, sakin olmak/kalmak, sakin olmak/kalmak, daha gevşek, sakin ol anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

calme kelimesinin anlamı

sakin, huzurlu, kuytu

adjectif (endroit)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
J'ai cherché un endroit calme dans le parc.
Bugün deniz çok durgun.

durgun

adjectif (activité) (işler, vb.)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Les affaires étaient calmes depuis plusieurs mois.

durgun, sakin

(eau) (su)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
L'eau du lac était calme.

sakinlik

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Je cherche un peu de calme.

sakinlik

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Maman apprécie le calme d'une maison vide.

sakin, soğukkanlı

adjectif

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Il est resté calme (or: serein) malgré la pression qui pesait sur lui.
Bugün deniz çok durgun.

kendine hakimiyet

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Garde ton calme (or: ton sang-froid) quand l'interrogatoire devient musclé.

durgun

adjectif (vent) (hava, vb.)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Le vent est calme (or: doux).

sakin, yumuşak huylu, kendi halinde

(personne)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Sam est un homme réservé.
Cem sakin bir adamdır.

sessizlik

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Le silence dans la bibliothèque était détendant.

sessiz, gürültüsüz

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Les bibliothèques sont des endroits silencieux.
Kütüphaneler sessiz yerlerdir.

huzurlu

adjectif (atmosphère,...)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
L'atmosphère du temple était paisible (or: sereine).

rüzgarsız hava

(absence de vent)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
C'était le calme plat et le voilier ne bougeait pas.

sükûnet, sessizlik, sakinlik

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Nous nous sommes détendus sur la véranda, savourant le calme de la soirée d'été.

sakinlik, sukûnet

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

sakin

adjectif (personne)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Même en danger de mort, le capitaine du bateau restait calme.

(deniz, vb.) sakin, durgun

adjectif

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Nous avons pris le bateau pour naviguer sur les eaux calmes du lac.

burnu sürtülmüş/dersini almış

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

durgun

(activité, affaires) (iş, vb.)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Les affaires sont calmes en ce moment ; nous n'avons pas beaucoup de travail à faire.

hal, tavır

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Maggie a prononcé son discours avec un calme impeccable.

(iş, satış, vb.) kesat, durgun

adjectif (ventes, activité)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Les affaires sont calmes depuis quelques mois ; il nous faudra peut-être licencier certains membres du personnel.

durgun, sakin

adjectif (su, vb.)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Le lac avait l'air très calme alors nous avons sorti le bateau.

sessiz

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
C'était une nuit très calme et on n'entendait pas un bruit.

durgun, dalgasız

adjectif (sans vagues) (su)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
La mer était calme ce jour-là, une vraie mer d'huile.

sakin

adjectif (mecazlı)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Irene réussit toujours à rester calme même sous la pression.

sakin, çalkantısız

adjectif (eau) (deniz, vb.)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Nous sommes allés faire du radeau sur les eaux calmes de la rivière Colorado.

durgun

adjectif (mecazlı)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
La bourse est calme aujourd'hui : elle n'a ni monté ni chuté depuis des heures.

sakin

adjectif (paisible)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

sakinlik

nom masculin (kişi)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

sakinlik

nom masculin (davranış, tavır)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

sessizlik

nom masculin (ortam)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

sakinlik

nom masculin (climat, vent) (hava)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

huzur dolu, huzurlu

adjectif

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
L'eau qui coule doucement rend souvent un lieu calme.
Ne kadar sakin olduğu yüzünden belli oluyordu.

sakin, sessiz

adjectif (kişi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Mon frère est resté calme au milieu de toute cette agitation.

sakin, sukûnetli

adjectif

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
L'océan était calme, parfait pour naviguer.

sessiz

adjectif

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

sessiz/sakin

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

hissiz, duygusuz

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

sessizlik

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Cindy ne se faisait jamais remarquer à l'école de par son calme.

sakin, sükunetli

adjectif (personne)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Même en situation stressante, Cameron est toujours posé.

sakin, durgun

adjectif

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Le bois était calme (or: tranquille), sans le moindre bruit aux alentours.

sakin

adjectif (au repos)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Les enfants étaient enfin couchés et calmes dans leur lit. Les dormeurs tranquilles ronflaient doucement.

berrak

adjectif

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Je sors toujours de mon cours de yoga l'esprit apaisé (or: calme).

sakinlik, soğukkanlılık

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

ılımlılık, itidal

(soutenu)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

sessizlik, sükût

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Il y eut un soudain silence lorsque la nouvelle de la guerre s'est répandue.

soğukkanlılık, sakinlik

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Bien qu'il fût furieux, il garda son sang-froid en public.

sakin

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Bob a passé une journée sans histoire au bureau, se contentant d'expédier les affaires courantes.

endişesiz

adjectif (personne)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

dengeli

adjectif

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Mark était parfaitement calme quand il prit la parole.

uysal, halim selim

adjectif (personne) (kişi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
La personnalité placide de Teresa est ce qui fait d'elle un bon professeur de yoga.

sakin

adjectif

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Étonnamment, Eddie avait l'air calme avant le grand examen.

susturmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le père a calmé son bébé qui était en train de pleurer.

sakinleştirmek, yatıştırmak

verbe transitif (birisini/bir şeyi)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Elle caressa le cheval nerveux pour le calmer (or: l'apaiser).
Yatmadan önce hafif müzik dinlemek küçük çocukları sakinleştirdi.

burnunu sürtmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
L'équipe a été calmée par sa défaite.

donuklaştırmak

verbe transitif (une douleur)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ce comprimé va calmer ta douleur.

rahatlatmak

verbe transitif (1)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

hafifletmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je ne trouvais aucune excuse pour calmer le directeur en colère.

hafifletmek, azaltmak

verbe transitif (la douleur) (acı, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Mike a besoin de médicaments pour calmer sa douleur.

bastırmak

verbe transitif (la faim) (açlık, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Samantha mangeait des pêches pour calmer sa faim.

sakinleştirmek

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Elle calma les enfants excités d'un simple regard.

bastırmak

verbe transitif (açlığı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ce pain calmera un peu ta faim.

rahatlatmak

verbe transitif (mide, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le médicament a calmé ses douleurs d'estomac.

kolaylaştırmak

verbe transitif (figuré) (mecazlı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Son explication calma la situation avec le client.

yatıştırmak, teskin etmek, rahatlatmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Elle le calma par quelques phrases gentilles.

yatıştırmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

üzüntü

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Travailler 14 heures par jour décourageait Anya.

rahatlatmak, rahat ettirmek

(une personne)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Maggie faisait de son mieux pour calmer (or: apaiser) l'enfant en pleurs.

yatıştırmak, teskin etmek

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Justin essaya de calmer le bébé en lui donnant de plus en plus de bonbons.

susturmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

(ağrı, acı) hafifletmek, azaltmak

verbe transitif (la douleur)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La pommade a calmé (or: soulagé) la sensation de brûlure de la blessure que Jim avait à la jambe.

yatıştırmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

sakinleştirmek

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Elle a donné un biberon au bébé pour le calmer.

dindirmek, hafifletmek

verbe transitif (une douleur) (ağrı, acı, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
L'aspirine est connue pour soulager les maux de tête légers chez quasiment tout le monde.

sakinleştirmek, yatıştırmak, teskin etmek

verbe transitif (birisini)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La nouvelle nounou a calmé l'enfant agité en lui chantant une berceuse.

rahatlatmak, ferahlatmak

(des craintes) (içini, kalbini, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Que pouvons-nous leur dire pour calmer leurs craintes vis-à-vis de l'opération ?

yatıştırmak, sakinleştirmek

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

soğukkanlı

(mecazlı)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Linda est restée imperturbable malgré les questions difficiles qu'on lui posait.

yavaşlamak

(Sport) (egzersiz)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)

sıkıcı

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

sakin ol, sakinleş

interjection

(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.)
Du calme ! Vous allez réveiller grand-père !

sakin ol

interjection

(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.)
Calme-toi ! Le problème est résolu.

fırtınadan önceki sessizlik

(figuré)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Mary est bien trop calme. J'ai peur que ce ne soit le calme avant la tempête.

sakin olmak/kalmak

locution verbale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il faut garder son calme quand on vous provoque.

sakin olmak/kalmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il va essayer de t'énerver mais tu dois rester calme.

daha gevşek

(corde,...)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

sakin ol

interjection

(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.)
Du calme, j'arrive dans une minute !

Fransızca öğrenelim

Artık calme'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.

calme ile ilgili kelimeler

Fransızca hakkında bilginiz var mı

Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.